Bir ara kendimi emanet ettiğim Onkoloji Uzmanı arkadaşımıza "Balıkesir'den niçin ayrıldın" diye sorduğumda; aldığım cevap hiç şaşırtmamıştı beni.

Şimdi yazsam söylediğini buraya, geleceğe dair umutlarınızı yitirmenize vesile olabilirim.

Saklı kalsın o hepimizin bildiği aşina ifadeler bende.

Gerçek şu;

O günden bugüne değişen bir şey olmamış bizim şehirde ki, gelen ortama alışamadan kaçıyor!

Nedenlerini biliyor, bilmesi gerekenler,

lâkin çözüme zemin ve fırsat bulamıyor.

Olup bitenleri bizler gibi çare'siz'ce izliyor!

Olan bizim Neslicanlar'a oluyor.

Kimi Balıkesirle İzmir veya Bursa arasında mekik dokurken tamamen bitap düşüyor.

Kimiyse sessiz-sedasız ölüp gidiyor bu dünyadan biçare..

Belki de kurtuluş oluyor ölüm onlar için!

*

Balıkesir'deki kanser hastası sayısını soruyorsanız

Küçük bir ilçe nüfusu kadar varlar.

Sayıları o kadar çok olmasına rağmen kendilerini yapayalnız hissettiklerini söyleyebilirim.

*

Bu vesileyle

"Balıkesir'e Onkoloji Hastanesi şart"

diyerek bir de ev ödevi verelim şehrin yönetenlerine..

verelim

vermesine de

öncelikle Tıbbi Onkoloji Uzmanı getirmekle işe başlasak bizim şehir adına daha hayırlı hizmet olacak sanki..

*

Okuduğunuz satırları 2 yıl önce yazmışım.

O günden bu yana bir kaç tıbbi onkoloji doktoru gelip geçti bizim şehirden.

Nice günler, haftalar, aylar boşluklar yaşandı.

Kimbilir

kaç hemşerimiz İzmir veya Bursa yollarında çile çekti ya da öldü!

Acıyı yaşayandan başka kim bilebilir ki?

*

Geçen bir hemşehrimiz

Balıkesir Son Dakika grubuna şöyle yazmış :

"Bizi yönetenlere yazıklar olsun! KANSER HASTASIYIM. Koskoca Şehir Hastanesinde TIBBİ ONKOLOJİ doktoru kalmadı.

(Sandıkta görüşmek üzere) diye de ekleme yapmış,

https://www.facebook.com/groups/caycim/permalink/4547450388620400/

Sitem edip konuyu sandığa bağlamış kemoterapi tedavisi gören ve bunun için İzmir'e gidip gelmek zorunda kalan vatandaşımız.

Hastalığının verdiği psikolojiyle şehirdeki eksikliği biraz ağır ifadeyle dile

getirse de

derdinin üzüm yemek olduğu her halinden belli!

Lakin sandığı karıştırınca acayip yüklenmişler fakire!

*

Altına ilginç yorumlar yapmış bizim şehrin insanı. (olumlu veya olumsuz yönleriyle hepsini okumanızı isterim)

Kimi başka branşlardaki eksikliği de dile getirmiş,

Kimiyse "nankörlüğün lüzumu yok" demiş, canı oradan yanmadığı için.

Burada tek kişi dahi hastanelerin fiziki ortamlarına laf etmiyor.

Aksine "Yapanlardan Allah razı olsun" diyerek dua ediyor.

Dua ederken de diyor ki;

"Balıkesir'de böyle güzel hastane var iken, ben niçin başka illere gitmek zorunda kalıyorum?"

İşte soru bu. Açık ve basit.

Vatandaş derdine derman olacak doktor istiyor sadece.

Nankör veya teröristliğe bağlamak da neyin nesi Allahaşkına!

*

Daha 2 gün önce, Balıkesir'in ve bizim mesleğin ak saçlısı Nevzat Özpelitoğlu yazdı.

"Hastanelerimiz çok güzel de, doktorlarımız da öyle mi?" diye sordu?

http://www.balikesirim.net/m/yazi-makale,2862.html

Nevzat abi yazısını şu can alıcı cümleyle bitiyordu:

"Bir işi veya bir olayı küçük görmememiz için özellikle idarecilerimiz için söylenmiş bir atasözümüz vardır; Bir mıh bir nal kurtarır, Bir nal bir at kurtarır, bir at bir komutanı ve dolayısıyla vatanı kurtarır. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az…"

Sıkıntılar var, dünden bugüne devam eden.

Ķüçük dokunuşlar ile ortadan kalkabilecek tarzda hepsi aslında.

*

Arkadaşlar

Balıkesir'deki kanser hastaları yanı sıra şifa dağıtanlar da çile çekiyor.

Hastanenin onkoloji bölümündeki doktor ve hemşireleri dinleyerek işe başlayabilirsiniz.

Diyecekler ki, "sayımız az, yetemiyoruz, iş yükümüz çok fazla, altından kalkamıyoruz. Tek başına kalan da 'dünyayı ben mi kurtaracağım' diyerek zorunlu hizmetini bitirir/bitirmez kaçıyor."

Anlayacağınız tek doktor yeterli gelmiyor.

Eskisi gitti!/kaçtı! Yenisi atandı, ama bir dönem sonra yeniden başa döneceğimiz kesin.

*

Çözüm

Tıbbi onkoloji, hatta radyasyon onkolojisi hekimi sayısını arttırmak, iş yükünü paylaştırarak hafifletmek.

Hem acılar paylaşıldıkça azalır, mutluluklar çoğalır denilmiyor mu?

*

Konu sağlık iken "şehrin dimamiklerine" bir soru da ben sorayım:

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi burnumuzun dibinde dururken,

İstanbul'daki bir vakıf üniversitesiyle afiliasyon yapılmasını içinize sindirebiliyor musunuz?

Yoksa bizim Tıp Fakültesi Hastanesi YETERSİZ mi?

*

Sözün özü;

Yolları altın ile döşeseniz, köprüleri zümrüt ile kaplasanız, havalimanlarını elmas ile donatsanız, hastaneleri 5 yıldızlı otele dönüştürseniz dahi, vatandaşı direk etkileyen hizmetlerde noksanlık olduğu sürece değer atfedilmiyor.

Selametle..