Yanılmıyorsak dört seriydi, her zaman insanı tebessüm ettiren o “Tanrılar Çıldırmış Olmalı” filmi.

2020’de üst üste gelen felaketlerden karamsarlık üst noktaya çıkmış olsa da açık olan bir şey var, asıl bizim ülkemizde insanlar çıldırmış olmalı.

Olmalı” kelimesi de fazla.

Çıldırdı!

23 Nisan ile haklı olarak birleştirilen dört günlük sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

Çılgın yoğunluk; kararın açıklandığı günün bir gün sonrası Salı’dan başladı.

Kaldı ki bu kez bakkal ve marketlerin, yasağın ilk iki günü öğleye kadar açık olacağı da belirtildi.

Neyin çılgınlığı bu?

Pazar yerlerine giriş çıkış konvoy…

Market park yerleri bugünden dolmuş, araçlar caddelere uzamış…

Sosyal mesafe hak getire.

İnsan ister istemez düşünüyor; planlı koordinasyonlu geçici bir sokağa çıkma yasağında bu çılgınlık boyutuna geliniyorsa Allah korusun bir savaş hali yaşasak birinci dakikada yağmaya başlar bizim ahali!

Peki Corona’da artı ve eksilerimiz neler?..

Sağlık altyapımızın gerçekten güçlü ve yoğun bakım yatak sayımızın fazla olması İngiltere ve Fransa’yı bile kıskandırır şekilde sağlık camiasının panik düzeyine geçmesini engelledi.

Tedavide de hızlı ve etkin olunması ölüm sayısının diğer ülkelere göre daha düşük seyretmesine yol açtı.

Elbette bu tabloda bilgili tıp camiasının çok büyük rolü var.
Ama..

Unutmamak gerekiyor ki, yaklaşık 85 milyonluk bir ülkeyiz.

85 milyonun hepsi de aynı bilinçte değil.

Bizde şu an korkulan düzeyde bulunmasak da bu tablonun her an kötüye kırılma yapabileceği tahminler içinde. Çünkü yukarıda da bahsettiğimiz gibi insanlarımızın çoğu sosyal mesafeyi önemsemiyor.

Her olumlu açıklama, hastalığın bittiğine, bu işten kurtulduğumuza dair vatandaşta ne yazık ki rahatlamaya sebep oluyor. Bu algı da, yanlış şekilde hareket serbestisi getiriyor.

Oysa tedavide iyi olsak da vaka sayısında hiç de iyi değiliz.

Bugün için vaka sayısında 7.sıradayız.

Çin ve İran’ı vaka sayısında geçtik, yeni vaka sayısında da 5.sıraya yükseldik.

Tedavide iyiyiz ama virüsün yayılmasını önlemekte aynı başarıyı gösterdiğimiz de söylenemez.

Çünkü insanlarımız çıldırmış vaziyette.

Ve bazı kurumlar bile bilim insanlarından daha ileri görüşlüler ki şimdiden takvim açıklıyorlar kamuoyuna:

Federasyondan bahsediyoruz, şimdiden tarih vererek açıklamalar yapıyorlar, seyircisiz olarak ligler 1 Haziran’da başlayabilirmiş de en geç Temmuz ortasında her şey bitermiş.

Kraldan çok kralcı, kuşkusuz bizim TFF.

Bilim insanları onlara mı danışsalar, n’apsınlar?..

Bu şaşkınlık hali bir yana, gerçekten kritik bir süreçten geçiyoruz.

15 gün sürekli sokağa çıkma ilan edilemiyorsa tatil günleri ile hafta sonlarında mutlaka uzun süre sokağa çıkma yasağı uygulaması devam etmelidir. Lakin bizce sadece büyükşehirlerde değil, ülkenin tümünde bu uygulama yapılmalıdır; dört günlük sokağa çıkma yasağı da tüm ülke çapında uygulansa hastalığın seyri için daha olumlu bir karar alınmış olmaz mıydı?..

Çıldırmış haldeyiz..

Yarın da bu yoğunluk devam edecek… Cuma günü başlayacak Ramazan ayı hazırlıklarının da bunda etkisi olsa da şimdi başka dert sardı insanımızı:

İftar saatinde sıcak pideyi nasıl alacak?

Elbet yetkililer bununla ilgili de bir yol gösterecekler de velev ki olmadı pide, bulamadın pide, tüm gün oruçlusun, pideyle değil 330  gün yediğin ekmeği katık yaparsın iftar sonrana, ölür müsün pide yemesen?

İnsanlar çıldırmış olmalı dememiz boşa mı?

Corona günlerinde tek derdimiz pide olsun be yav!

Sen sosyal mesafeni bir koru, bilim insanlarına iyi bir kulak ver, çıldırmış gibi alışveriş yapma; elbet sağlık olunca bol bol yersin ne istersen.