Kalemin kaderi olsa en “iyi”yi yazacak olana teslim olurdu kanaatimce…

Aynı zamanda en iyi yazana…

En iyi yazan olduğumu iddia etmem, asla!

Ancak en iyiyi yazma iddiam her zaman geçerlidir.

Bu olumsuzu görmemek değil, hakikatin “olumsuzluktan” ibaret olmadığı gerçeğini bilmemdendir.

Bildiğim bir şey var, o da hiçbir şey bilmediğimdir.”

Bu sözü hatırladınız; yüzyıllardır değişmeyen gerçeğin sözcüsü Sokrates’e ait.

Dünyada belki de kendini keşfetmiş tek insandı. O da idam edildi.

Bu dünya tehlikeli, bu dünya acı ve keder dolu…

Bu dünyadan sağ çıkan olmadı.

Her şeyi bildiğini iddia edenlerin; hiçbir şeyi bilmediğini bilmemesi daha tehlikeli değil mi?

MEDYA OKUR-YAZARI OLUN!

Sosyal medya terörüyle hayatımız karardı.

Hep “medya okur-yazarlığı eğitimi ilkokulda başlamalı” diye söylerim.

Tam da bu zamanlar için ihtiyaç var. Sosyal medyada yazılan her şeye inananların, zaten iç açıcı olmayan dünyayı yaşanmaz yer olarak göstermedeki abartılı mesajları yüzünden huzurumuz katlediliyor.

Dünya 2 yıldır koronovirüs salgınıyla boğuşuyor.

Yeni varyantlarla kaygı düzeyi yüksek bir gelecek işareti veriliyor.

Sosyal medya daha da köpürterek dünyayı yaşanmaz yer ilan ediyor.

Pekiyi ne yapalım? Kaçacak yer yok!

İşte bunun için diyorum, sosyal medyada yazılan her iddialı bilgiyi doğrulamadan başkasına “kara haber” vermeyin. Kendi hayatınızı karartırken başkasının hayatını da karartmayın.

Sosyal medya okur-yazarlığı işte bunu doğrulamak için gerekli…

Neyin, neden, niçin yazıldığını bilmek için…

Siz de başkasının olumsuzu yayma girişimine alet olmamak için medya okur-yazarı olun!

BELİRSİZLİK HER ZAMAN GEÇERLİ

Koronavirüs, hayatımızı ortasından ayırdı.

Bu zamana kadar sürdürdüğümüz yaşam düzenini alt üst etti.

Kabul…

Endişe, sevdiklerine hasret, kayıpların yarattığı acı, hüzün, sosyal yaşam noksanlığı, öğrenme kaybı…

Bunları da koyun kenara…

Ancak hayatı gelişine yaşamayanlar için büyük fırsat sundu.

Hayatını gözden geçirme fırsatı!

Yaşamın sadece mutluluktan, iyiden, huzurdan, coşkudan ibaret olmadığını; tüm duyguları hissetmekle ilgili olduğunu da fark etmemizi sağladı.

Öyle değil mi?

Öyle değil diyorsanız; öyledir!

O halde daha fazla acı, keder, ayrılık yaşamalısınız…

Çünkü acı da, geleceğe ait belirsizlik de hayatın hakikati, kaçınılmaz gerçeğidir de ondan…

Çünkü yaşamlarımızı yaşadığımız acılardan öğrenerek; bıraktığımızdan daha ileri bir yerden devam ettirebilmek, yeni ve daha anlamlı bir yaşam kurabilmek gerek.

İşte bu akıllı insanların işidir. Hayatın gerçeği karşısında makul duranların yeni bir öykü yaratarak yaşamını devam ettirme fırsatıdır.

Tehlike, tehdit, acı ve kederlerle dolu bu dünyadan yine sağ çıkmayacağımız kesin. Ancak aynı dünyadan neşe, mutluluk, huzur ve coşku çıkarabilmek akıllı insanların kazancı olacaktır.

Karanlık düşünceler, umudun ışığını göremeyen gönüllerden çıkar.

Aklını kullananlar, hayatın sunduğu sonsuz fırsatlara daima hazırdır.

Kaderiniz elinizde olsaydı…

Başlıktaki sorunun cevabı verilmiş oldu.

Karanlık düşüncelerinizi içinizde değiştirmediğiniz sürece, dış dünyada değişmesini istediğiniz her şeye kalma hakkı tanımış olursunuz.