Mehmet Akif Ersoy’un “Tarih”i “tekerrür” diye tarif ederler;/ Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?” mısralarını hatırlayanız vardır. Gerçekten ibret alınmadıkça tarih hep tekerrür ediyor.

Bunun son örneği Meral Akşener’in İYİ Parti’de son çektiği operasyondur. Döviz kurlarının yükselişi, hayat pahalılığının artması, enflasyonun yükselmesi ve bunlara karşı İktidarın etkin tedbir alamaması vatandaşı yeni arayışlara yöneltti. Bu çerçevede CHP’den pek umduğunu bulamayan vatandaşın gözleri Meral Akşener’in İYİ Parti’sine doğru çevrilmeye başlamıştı. Bu durum rahatlıkla kamuoyunda görülüyordu.

Bu arada Türkiye’de örneği pek görülmeyen 6 siyasi parti genel başkanı bir araya gelerek ortak platformda buluştu. Bu aşamada ortak deklarasyonlar ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerileri paylaşıldı.

Tüm bunlar yaşanırken geçtiğimiz hafta İYİ Parti’de beklenmeyen bir gelişme yaşandı. Partinin kurmay kadrosunda geniş çaplı bir değişim. İlk bakışta değişim kadrolarda seçime hazırlık gibi görünüyordu. Fakat değişime yakından bakıldığında sıradan olmadığı anlaşılıyor.

Bu değişim bana 1992’de Alpaslan Türkeş’in, 2001’lerde ise Devlet Bahçeli’nin düştüğü hataları hatırlattı. Her ikisi de geniş kitlelere açılacakları hayalleri ile toplumun önemli bir kesimini temsil eden tabanlarının ağırlığından kurtulma hatasına düşerek Parlamento dışı kaldılar.

Oysa bu hamlenin sürpriz şekilde 1999’da ikinci parti konumuna gelen MHP’yi birinciliğe taşıyacağına inandırılmıştı.

Geçmişte Türkeş ve Bahçeli’nin yaşadığı bu tecrübelerden ders alınmadığı görülüyor.

Bugün Meral Akşener açısından durum daha oynaktır. Çünkü bu hareket bir taban hareketi değildir. Meral hanımın Türkiye genelinde kendine ait bir tabanı ve teşkilat yapısı yoktur. Meral Hanım hareketi iki temel dinamiğin üzerine oturmuştur. Biri MHP tabanı diğeri ülkücü-milliyetçi kesim. Meral hanım Doğru Yol geleneğinden siyasete başlasa da MHP’de karşılık bulmayı başarmış ancak. Fakat bu karşılık Devlet Bahçeli karşıtlığının ötesine geçmez. Yani Bahçeli’ye karşı oluşan grupların liderliğidir. Yani Meral hanımın siyasette tek başına ekipleşecek bir gücü hiçbir zaman olmamıştır.

Bugün İYİ Parti tabanını blok olarak oluşturan en önemli isim Koray Aydın’dır. Koray Aydın aynı zamanda teşkilatçılığı ile ön plana çıkmıştır. İYİ Partinin ayakta kalması Koray Aydın ve benzeri taban hareketini elinde tutmayı başaranlara bağlıdır.

Bugün her ne kadar İYİ Parti merkez sağ ve merkeze oturarak bir tarafta Doğru Yol, diğer tarafta ANAP, bir tarafta CHP yelpazesinde görünse de asıl temelini milliyetçi ve ülkücüler oluşturmaktadır. Bu kesimi çıkardığınız da ortada iskeletsiz bir et yığını kalır. Bu iskeletten mahrum kalacak bir İYİ Parti’nin yaşaması imkânsızdır. 2018 seçimlerinden sonra Koray Aydın misyonuna ilave olarak Muhsin hareketinden gelen Yavuz Ağıralioğlu önemli bir figür olarak İYİ Parti’de kendini gösterdi.

Gelinen noktada Koray Aydın’ın elinden teşkilatların alınması, Yavuz Ağıralioğlu’nun kurmay kadrodan çıkarılması kuruluşundan itibaren kurmay kadroda yer alan önemli diğer isimlerin saf dışı bırakılması öyle görülüyor ki İYİ Parti’yi temelden sarsacak bir konuma itiyor.

İYİ Parti’nin içinde ciddi bir ekibi temsil eden Yavuz Ağıralioğlu gibi bir isme çekilen operasyon seçimde çalışacak çok etkin kadroları saf dışı bırakacağı gibi seçmen tabanını da çok ürkütecektir. Yavuz Ağıralioğlu’nu yakinen bilmem. Fakat yetiştiği çevreye hâkimim. Uzun süredir takip ettiğime göre genç dinamik ekiplere sahip. Türkiye’nin genel toplumsal yapısına hitap edecek potansiyeli bulunuyor. Bugün İYİ Parti’nin ülkücü-milliyetçi-muhafazakâr, dindar kesimini kucaklamasını temsil ediyordu.

Kısaca bir el 2001’lerde Devlet Bahçeli’ye yaptırdığı hatayı Meral’e de yaptırıyor. Meral Akşener partisindeki milliyetçi-muhafazakâr-ülkücü mütedeyyin kesimlerin ağırlığından kurtulayım derken ortağı CHP tam tersine bir açılım sergilerse şaşırmayın. Anlayacağınız bir akıl dengelerle oynamaya devam ediyor.