Üç beş ay öncesine kadar; dünyanın kocaman ekonomi devi Çin’in küçücük bir mikrop(virüs)la vurulup, bir anda tüm dünyadaki dengelerin alt üst olacağını kim söylerdi? Amerika’nın, İspanya’nın, Fransa’nın, İtalya’nın kendi derdine düşeceğini.. Peki nerden çıktı bu virüs belası?

Bırakın sağda solda yazılıp çizilenleri, komplo teorilerini. Velevki öyle olsun. Ancak ben ve benim gibi Müslümanlar, her şeyin bir sebebe mebni olduğuna inanırlar. Yani Allah CC. Bir şeyi yaratırken sebepleriyle halkettiğine inanırlar. Bu musibeti de yaratırken sebeplere mebni kılmıştır. Yani bu virüsü belki de yapay olarak icat ettiler. Olabilir. Benim için bunların pek ehemmiyeti yoktur. Dünyayı ve olayları Müslüman gözüyle tahlil etmek lazım diye düşünüyorum. Düşüncelerim, tahlillerim yanlış olabilir. Yanlışlar bana aittir baştan belirteyim.

20. Yüzyılın başlarından 21. Yüzyılın başlarına kadar olan uluslararası olaylara baktığımızda belki de sorunun cevabını bulacağız. Birleşmiş Milletler diye bir ucube yapı icat ettiler önce.. Daha kuruluşundan sakat, zulüm ve adaletsizlik temeli üzerine kurulmuş.. Beş daimi üye ne demek? İkiyüze yakın üyesi olan bu sakat yapının, bu beş daimi üyesi (ABD, Çin, İngiltere, Rusya ve Fransa) mutlak veto hakkına sahipmiş.. Güya dünya barışını korumak, sosyal adaleti tüm ülkelere sağlamak üzere kurulmuş.. Sevsinler sizin adaletinizi. .Yani diyorlar ki, dünyayı biz yönetiriz, dünya eşit biz. Yani beş büyüktür yüzdoksandan..

Resmen insanların aklıyla alay ediyorlar.. Ve bugüne kadar mazlum milletler lehine bir karar aldıkları görülmedi.. Sonra Avrupa Birliği, Rusya, Çin ve Japonya. Baktığımızda göreceğiz ki,dünyadaki siyaseti yönlendiren, dünyanın yeraltı ve yerüstü zenginliklerini en fazla sömüren bunlar. Bu ülkelerin dünyayı sömürmek, güçlerine güç katmak için yaklaşık yüz yıldır sürdürdükleri insanlık dışı politikalar, tüm insanlığı bir felaketin eşiğine getirdi.

Bunlar, sömürmek istedikleri ülkelerde, her türlü din, mezhep ve etnik farklılıkları kullanarak savaş ortamı hazırladılar, sonra da sinsi bir şekilde onlara silah satarak birbirlerine kırdırdılar.. Onlar birbiriyle savaşırken, diğer taraftan onların zenginliklerini sömürdüler. Böylece, kendileri zenginliklerine zenginlik katarken, mazlumları daha da fakirleştirdiler, kendilerine köle yaptılar. Kendi uydurdukları bir takım senaryolarla, Müslümanları terörist ilan ettiler ve tüm dünyaya bunu lanse ettiler.

Afrika’da her yıl milyonlarca insan açlıktan ölürken hiç görmediler, duymadılar.. Milyonlarca ton ekmeği çöpe atarken umurlarında olmadı.. Milyar dolarları açlığa, sefalete mahkum ettikleri mazlumlara verme yerine, daha çok masumu öldürmek için silahlanmaya ayırdılar.. Yani kısacası, Güçlülerin zayıfları ezdiği bir dünya kurdular… Ama bir şeyi unuttular… Filistin’de, Suriye’de, Doğu Türkistan’da, akla hayale gelmedik ölüm senaryolarını, işkence usullerini, mazlumların Arşı inleten feryadü-figanlarını, Kainatın Sahibinin duymayacağını sandılar....

Fransa’nın Cezayir’de, İtalya’nın Libya’da yaptığı zulmün hesabını Allah’ın sormayacağını sandılar. Bugün kendilerini dev aynasında gören ABD, AB, Çin…’in gözle bile görülmeyen bir virüs karşısında çaresiz kalışının sebebinin sadece el yıkamamak olduğunu sandılar.. Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sandılar.

Efendimizin: “Mazlumun bedduasından korkun, Mazlumun bedduası ile Allah arasında perde yoktur.”sözünü hiç duymadılar.. Ezdikçe ezdiler, azdıkça azdılar.. Yeryüzünün, tüm insanlığın ortak mirası olduğunu, tüm insanların Hz. Ademden olduğunu, dolayısıyla kardeş olduklarını, bu sebeple zulmetmekten kaçınmaları gerektiğini ve herkesin Rabbi olan Allahtan korkmayı unuttular.. Zulm ile abad olunamayacağını, gariplerin, masumların ahının yerde kalmayacağını, Filistinli çocuğun göz yaşları içinde “ Ölünce hepinizi Allah’a şikayet edeceğim.” Feryadını Allah’ın duymayacağını sandılar.

Velhasıl herşeyi ifsad ettiler, havayı, suyu, ekmeği.. fıtratı değiştirmeye kalkıştılar adeta. Vee sonuç: Dünya devlerinin sağlayamadığı(sağlamadığı) adaleti küçücük bir virüs sağlıyor.

Zengin fakir, kadın-erkek, güçlü- güçsüz ayrımı yapmıyor.

Kimse veto hakkı kullanamıyor, ABD’ye gelmesin, İngiltere’yi pas geçsin, Fransa’ya gelmesini veto ediyorum, gitsin garibanları vursun diyemiyor kimse..

Ama sanki söylenenlere göre çocuklara biraz torpil yapıyormuş..

O da Allah’tandır ne diyelim.

Eee ne demişler: Zulüm eken, ölüm biçer..Belki de yeni bir dünya kuruluyor, çocukların ağlamadığı, kan ve gözyaşının olmadığı bir dünya… kim bilir.

Allah hakkımızda hayırlısını versin.