Balıkesir Basınının usta kalemleri arasındaki Politika gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ş. Tarık Sürmelioğlu, son üç yılda birçok şiddet içerikli olayın yaşandığı MHP’li Balıkesir Belediyesiyle ilgili ilginç olduğu kadar tarihe not düşülecek bir yazı kaleme kaldı. ‘Şiddet-li belediyecilik’ başlığı altındaki yazısında Sürmelioğlu, Başkan Ok için şu çarpıcı ifadeyi kullandı: “İsmail Ok’u yarınlarda hasıl hatırlayacağız dersiniz? Belediye’deki şiddet olaylarıyla elbette..” İşte Sürmelioğlu’nun o yazısı..

NASIL olsa kameralar çalışmıyor..
      O halde, Belediye Başkanı İsmail Ok´u darp ettiği iddia olunan Hüseyin Şahingiray şöyle bir yalanlamaya başvurabilir:
      "Darp diye bir şey söz konusu değil; beni uğurlarken yanlışlıkla kapıya çarptı, cam çerçeve o yüzden kırıldı!"
      Yer miyiz?..
      Yeriz tabi..
      İsmail Ok´un "kapı çarptı" açıklamasını yemiştik sonuçta.
      Mahkeme yemedi ama, olsun varsın.
      
      ***
      NE Kİ, üçyüz bine yaklaşan nüfusuyla, koskoca Balıkesir şehrini temsil ediyor o makam.
      Bu şehirde yaşayan herkesin temsilcisi.
      Tenhada kıstır, marizle; ne yaparsan yap.. 
      Makamda yaparsan, haklı bile olsan haksız konuma düşersin.
      Ama bizim Belediye´de bu işlerin yolu açıldı bir kere.
      Ağız dalaşları, itiş kakış, tartaklama, tehdit, darp..
      Cam çerçeve indirme, kapı çarpması falan.
      
      ***
      İSMAİL OK´u yarınlarda nasıl hatırlayacağız dersiniz?
      Belediye´deki ´şiddet´ olaylarıyla elbette.
      Kimi gazetecilerle giriştiği kavgalarla, onlara savurduğu beddualarla..
      Partisinin İl Başkanı´yla aralarındaki ´şiddetli sevgi(!)´ ile..
      PR çalışması için dolaştığı mahalle kahvelerinde partidaşlarıyla yaptığı ağız dalaşlarıyla..
      Makam odasında köşe yazarı yumruklamakla..
      Bir eğitimciye hiç yakışmayan kabadayı formatıyla..
      Hani, Sabri Uğur için "hart hurt Sabri" derdik.
      Mezarlıkta kürek sapıyla adam kovalaması dışında bu tür vukuatların içinde olmadı Sabri Uğur.
      Ne bileyim, başkanlık makamında birilerini dövdüğünü ya da dayak yediğini işitmedik.
      Agresifti, sertti, burnunun dikine giderdi.
      Dediğim dedikçi, ben yaptım olducuydu.
      İsmail Ok, şu üç küsur yılda şiddet içerikli haberlerle kaç kez gündem oldu.
      Sabri Uğur, nevi şahsına münhasır agresif hallerini yönetebiliyordu.
      İsmail Ok yönetemiyor.
      Sabri Bey "niye benimle kıyaslıyorsun" diyecektir.
      Eski ile yeni her zaman kıyaslanır.
      
      ***
      HÜSEYİN Şahingiray, bu şehirde hem ticari hem siyasi faaliyetleriyle tanınan, bilinen bir karakter.
      Sosyal, ekonomik ve siyasal yaşamın içinde olan biri hal ve hareketlerine dikkat etmek zorunda.
      İsmail Ok´un söylediği gibi, Kervan Kafe´nin yerine yaptığı Burger King için izin, onay, ruhsat almadıysa gerçekten..
      Zabıtaların uyarısını gözardı ettiyse..
      "Belediye bizim, istediğimi yaparım" şeklinde baktıysa..
      Tüm bunların üstüne, bir de Belediye´yi basıp ortalığı dağıttıysa..
      Başkan´ı, Başkan Yardımcısı´nı darp edip, camı çerçeveyi indirdiyse..
      Hani, "sabrı taştı" şeklinde de bakılabilir belki, ya da ´geçici cinnet´..
      Her neyse işte..
      Ortada kocaman bir ayıp ve saldırı suçu var şimdi.
      Kamu binasında, kamu görevlisine, halkın temsilcisine saldırı.
      Bir de ´ölüm tehdidi´ iddiası.
      
      ***
      PEKİ, ölüm tehdidi iddiası karşısında, Başkan Ok´un tavrına ne demeli?
      "Öldürsün, yarım bırakmasın işini..."
      Ustura Kemalliğin lüzumu yok.
      "Savcılığa suçduyurusunda bulundum, adaletin terazisine güveniyorum" der geçersin.
      Ama bizim Başkan´ın karşılıkları genelde böyle oluyor.
      İşte o yüzden, "düşük omuzlu asabi şahsiyet" diye anılıyor.
      
      ***
      BİR DE, "açıktan para istediler" iddiası var.
      Yani, Kervan Kafe´yi Burger King´e dönüştüren Şahingiray´dan ´bağış´ adı altında yüklü miktarda bir para istendiği ileri sürülüyor. 
      Gazeteciler bu iddiayı soruyor Başkan Ok´a..
      Her zamanki üslubuyla, "hiç kimse bana rüşvet yiyor, haram yiyor diyemez; adamın alnını karışlarım" formatında yanıt veriyor.
      Yine her seferinde olduğu gibi, ahlâk, onur, gurur, dürüstlük, mertlik, tüyü bitmedik yetim hattı edebiyatı.
      "Üstümdeki takım elbise oğlumun sünnetinden kalma" savunması.
      Kim haram yiyor dedi, kim rüşvet istedi dedi, kim malı götürüyor dedi?
      Hiç kimse.
      Bağış olarak yüklü miktarda bir bedel istendiği iddiasına verilecek en diplomatik yanıt, "kanıtlasın" olacaktır.
      Uzun uzun konuşup kalabalık laflar etmek yersiz.
      
      ***
      ÇALIŞMAYAN kameraları ne yapmalı?
      Köşe yazarı arkadaşın suratına inen yumrukları görüntüleyemeyen kameralar, yine çalışmıyor!
      O vukuatın üstünden ikibuçuk - üç yıl geçti..
      Demek ki, Başkanlık katındaki kameraları tamir ettirmeye fırsat bulamamışlar.
      Arkadaşlar kamera sistemi için ihale hazırlığı yapıyormuş ama,, Ama işte.
      Üç yılda ne bitmez hazırlıkmış bu.. Nasıl bir ihaleymiş!
      İşleyen kamera sistemi de şeffaf belediyeciliğin bir ayağı.
      O sistem çalışmıyorsa, ne düşünür ahali?
      
      ***
      HER halükârda bu saldırı, bu zorba tavır kınanmalı.
      Belediye Başkanlığı makamında yaşanıyor çünkü.
      Halkın temsil edildiği yerde..
      Doğal olarak, "Balıkesirli´ye yapılmış bir saldırı" diye bakılabilir.
      Balıkesir Belediyesi´nde bu tür manzaraları görmek, bu tarz vukuatları yaşamak istemiyoruz.
      Kimsenin yüzüne kapı çarpmasın.
      Kimse kimseyi yumruklamasın.
      Kamu malına zarar gelmesin, cam çerçeve kırılmasın.
      Vatandaş tedirgin olmasın..