Türkiye Cumhuriyeti Devletinin önce gönül ve daha sonra oy vererek iktidara taşıdığı Ak Parti, 20 yıla yaklaşan iktidarı ile Dünya Demokrasi tarihinde kırılması güç bir rekora da imza atmış müstesna partilerin belki de en başta gelenlerindendir

Milleti tarafından böylesine sevilen bir partinin ve liderinin sevenleri olduğu kadar elbet düşmanlarının olması da doğaldır. Hele hele bu kadar uzun bir zaman diliminde girdiği bütün seçimleri ezici bir çoğunlukla kazanması yanı sıra, ülkesini çağlar üstü bir konuma getirmesi de onu diğer parti liderlerinden ayıran başlıca hususlardandır. Hal böyle olunca, ülke insanının güveni ve sevgisi, kadar da düşmanı olmasından tabii ne olabilir.

Hele hele o sevilen adam bir de Yüzde 52 ile Cumhurbaşkanı olduysa özellikle dikkat edilmelidir. Ve Türk milleti de öyle yaptı Yüzde 52 ile Tayyip Beyi Devlet Başkanlığı koltuğuna oturttu. Oturttu diyoruz ama Tayyip Beyi Devlet Başkanlığı koltuğunda bu güne kadar bir dakika olsun gören var mı? Gecesini gündüzüne katarak açılışlar, temel atmalar, konferanslar, yurtiçi gezileri yanı sıra yurtdışı seyahatler, Uluslar arası toplantılar Vs. Vs.

Tayyip Bey her yönüyle kendisini vatanına, Milletine ve dünya mazlumlarına adadığı için adeta her an ecel kapımızı çalabilir. O halde Vatanımız için, milletimiz için, dünya mazlumları için ne yapabilirsem kârdır anlayışıyla çalışıyor.

Zaman; otursan da, uyusan da koşsan da geçiyor. O halde biz zamanımızı milletimiz için, Devletimiz için ve mazlumların refahı için koşarak, çalışarak geçirelim anlayışıyla hareket ettiğinden dolayı, Tayyip Bey ve arkadaşları milletimizin gözünde her geçen gün daha bir büyüyor.

Tayyip Bey,‘’İki günü denk olan zarardadır’’ anlayışıyla hareket ederek çalışıyor. Gelecek günlerinin geçen günden daha ileride olması, Tayyip Bey’in en birinci şiarı ve vasfı olduğu için kazanan hep Türkiye ve Türk insanı oluyor. Şöyle bir düşünelim; Tayyip Beyin iktidara geldiği günden bu yana ülkemize kazandırdığı eserleri yapmak bir yana, bu projeleri düşünebilecek veya hayal edebilecek kapasitede bir başka Parti lideri var mı? İstemezük’çü Parti liderlerini dünya siyasetinde adam yerine koyup da kim muhatap alabilir?

Kemal efendi ve Meral Hanım Kanal İstanbul olmasın diye bir yerlerini yırtacaklar! (Herhalde gırtlaklarını!) Kanal İstanbul inşaatında görev alacak yerli ve yabancı firmaları şimdiden uyarıyorlar; Kanal İstanbul’un yapımında görev almayın, biz geldiğimizde paralarınızı ödemeyiz diye.

Zavallılar Türkiye Cumhuriyeti Devletini bakkal dükkânı zannediyor olmalılar ki, Devletlerarası ilişkilerde süreklilikten ve devamlılıktan haberleri yok. İşin bir diğer garip yanı ‘’sizi kim İktidara getirdi, kim Cumhurbaşkanı yaptı da şimdiden yatırımları durdurma, temelleri sökme, yapılacak işlerin paralarını ödememe vaadinde bulunabiliyorsunuz? Hani bir söz vardır ‘’Hayaller güzel şeylerdir, fakat gerçekler olmazsa’’ diye.

Tayyip Bey’e ezeli, belki de ebedi düşmanlıkta sınır tanımayan muhalefet partilerini ve muhalefet liderlerini şöyle bir düşündüğümüzde ister istemez, muhalefet ve liderleri konusunda ‘’Kaht-ı Rical (kaliteli parti ve parti lideri yokluğu mu yaşıyoruz’’ dememek mümkün mü? Maalesef Tayyip Bey’in yaptıklarını bunların hayal etmeleri dahi mümkün değil!

Tayyip Bey’in ve Ak Parti’nin içte ve dışarıda düşmanları çoktur. Çünkü dünya çapında yapılan atılımlar dış düşmanlarımızı elbet rahatsız ediyor. Muasır milletler seviyesinin üzerine çıkmış bir Türkiye’ye tahammülleri yok. O halde Türkiye içersindeki ajanlarını devreye sokup her yeniliğe, her çağdaş atılıma mani olmalılar! Bunu da Ana muhalefetle, yavru muhalefetle minik, muhalefetle, yalancı - iftiracı - edepsiz basın organlarıyla pek alâ yapıyorlar(!)

Tüm emperyalistler Kanal İstanbul, bilinçli olarak olmasın yapılmasın derdindeler. Bizim hilkat garibesi muhalefetimiz ve onların ardına takılmış bir kısım, ‘’İstanbul’a KANAL istemezük’’ taifesi de aynı şarkıyı seslendiriyorlar. Adeta "ajan olduğunu bilmeyen ajanlar gibi." Çünkü en iyi ajan, ajan olduğunu bilmeyen ajandır.’

Kanuni Sultan Süleyman Zigetvar önlerinde rahmetli olduğunda Tüm Avrupa ülkeleri bayram etmiş ve günlerce kiliselerde çanlar çalmıştı, Osmanlı Sultanından kurtulduk diye. Avrupa ülkeleri ve tüm emperyalistler bugün de Tayyip Bey’den kurtulmanın çarelerini aramıyorlar mı? Çünkü Tayyip Bey sömürgen Devletlerin tekerine çomak sokuyor, her plâtformda ‘’dünya 5 ten büyüktür’’ diyerek emperyalistlerin sömürü düzenlerini ifşa ediyor.

Ak Partinin ve özellikle Devlet Başkanımız Tayyip Bey’in dış düşmanları olduğu gibi, dost görünümlü iç düşmanları olduğu da unutulmamalıdır. Bu düşmanlar karşı cephede olsa tanımak ve tedbir almak kolay. Fakat Parti kadrolarına, Belediye kadrolarında sızmış olanları tanımak o kadar kolay değil.

Cumhurbaşkanımız Tayyip Bey’in en yakınında ve en çok güvenerek Cumhurbaşkanlığına, Başbakanlığa, Hariciye Bakanlığına, İçişleri Bakanlığına, Adalet Bakanlığına, TBMM Başkanlığına, Milletvekilliğine ve daha pek çok önemli yerlere getirdiği adamlar şimdi neredeler ve ne yapıyorlar? Adamlar harıl harıl Tayyip Bey’in ve Ak Partinin Kuyusunu kazmıyorlar mı!

Tayyip Bey’in en yakınındakiler böyle olabildiyse, Belediye ve Parti Teşkilâtı kadrolarına da neden sızmış olmasınlar? Bu sebeple Ak Parti Teşkilâtlarına ve Belediye kadrolarına azami dikkat edilmelidir.!

Yanlışı ve yamukluğu ayyuka çıkmış kişiler seçim günü gelmeden ve en kısa zamanda Teşkilatlardan ve Belediye kadrolarından uzaklaştırılmalıdır ki, milletimiz Ak Parti kadrolarında temizlik yapıldığına inanabilsin. Şaibeli icraatlarından dolayı görevlerinden uzaklaştırılanlar neden hâlâ Parti teşkilatlarında tutulur anlamak mümkün değil.

Halk arasında safra olarak bilinen menfaatperestleri tanımak zor değil, yeter ki, içeriden birileri onları korumasın.! 2023 seçimlerinde başarılı bir sonuç alınabilinmesi ve balonun havalanması için sepetin yan taraflarında duran melek yüzlü şeytanlardan (safralardan) bir an evvel kurtulmak gereklidir. Aksi takdirde kötü bir sonuç alınırsa üzülecek ve ağlayacak olanlar; görmezden gelinen safralar, müsamaha ve hoşgörü ile idare edilen yamuk adamlar değil, milletimiz olacaktır. Ne demişler: Ağlarsa anam ağlar, gayrisi yalan ağlar…