18 yıl boyunca girdiği tüm seçimleri ezici bir çoğunlukla kazanarak milletimizin gönlüne taht kuran Devlet Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve dolayısıyla Ak Parti, adeta tarihe ve günümüz siyasetine mührünü vurmuştur. Milletimizin kara sevdası olan, Tayyip Bey ve Ak Parti yine milletimiz tarafından devamlı kazanmaya mahkûm edildikleri için, devamlı kazanıyorlar. ‘’Kararların üzerinde bir karar vardır’’ diyen milletimizin kararı 18 yıldır hiç değişmedi; Zaferler Tayyip Beye ve dolayısıyla Ak Partiye, hezimetler ise, altısı yedisi 5 para etmeyen muhalefete..

Önce Hak’tan bilâhare milletinden aldığı destekle Türkiye siyasetinde ‘’en uzun iktidar’’ rekorları kıran Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan, 2023 seçimlerinde veya olası bir erken seçimde tekraren kazanacağının sinyallerini şimdiden vermeye başladı. İrili ufaklı muhalefet Partilerinin, emperyalist odakların ve yerli uşaklarının telaşları, yalan, iftira ve kumpasları bunun en bariz işaretidir.

İç düşman olarak telâkki edilen güruhlar her ne kadar ‘’ Tayyip bey ve Ak Parti Türkiye’yi yalnızlaştırdı, etrafımızda dost ülke kalmadı’’ yaygarasına sarılsalar da, milletimiz biliyor ki, Türk insanı ve Türk Devletleri tarih boyu hep yalnız başlarına yaşam mücadelesi vermişlerdir. Dost diye yutturmaya çalıştıkları Devletler, Anadolu’yu işgal eden emperyalistler değilmiydi? Fransa’mı dost, İtalya mı dost, Yunanistan mı dost, Avusturya, Amerika, Rusya, Belçika, Ermenistan, Almanya ve diğerleri mi dost? Hepsi kuzu postuna bürünmüş sırtlan, Çakal veya ayı değil mi? Hepsinin elinde en zor zamanlarımızda kullandıkları ambargo silahı yok mu?

Türk dünyasının etrafındaki devletlere şöyle bir bakalım; tarih boyunca hangisi bize gerçek anlamıyla dost olmuştur. Çaldıranda, Niğbolu’da, Haçova’da, Mohaç’da, Kosova’da, özellikle Çanakkale de ve diğer savaşlarda hep karşımıza 7 – 8 Haçlı devleti birleşerek çıkmadılar mı? Çanakkale’ye hem karadan hem denizden yüklenerek son Türk yurdunu ve Türk insanının neslini yok etmeye çalışanlar mı Türk’ün dostu? Papalığın organize ettiği Haçlı seferleri Hâlâ devam etmekte ve Türk’ü tarihten silmek için yeni yeni tuzaklar peşindeler. Ciğeri beş para etmez Yunan palikaryalarının Ege’de, Ak denizde, Kıbrıs’ta efelenmesi, Haçlı devletlerine daha doğru bir ifadeyle Haçlı sürülerine güvenmesine bağlı değil mi?

Emperyalist Batı dünyası 18 yıl öncesine kadar Türkiye Cumhuriyeti Devletine her İstediklerini yaptırabildikleri için ‘’ Güya Türkiye onların dost kategorisinde bir Devletti.’’ Çünkü emirlerini ‘’rica’’ kisvesi ardına saklanarak veriyorlar ve içimizdeki satılmış güruhlar da ‘’Emret Komutanım’’ mantığıyla her türlü izzetsizliği ve şerefsizliği, izzet ve şeref kabul ederek ,‘’Bizim çocuklar yine başardı’’ övgüsünü alıyorlardı.!

Tayyip Beye gelinceye kadar Devletimizin lügatinde ‘’Hayır’’ diye bir şey yok, bilakis ‘’emret komutanım’’ mantığı hâkimdi. Ak partinin iktidara, Tayyip Bey’in de Devlet Başkanlığına gelmesiyle; ‘’hop arkadaş nereye? Burası Müslüman Türk yurdu ağır ol bakalım’’ denilince dost gibi görünen yüzlerin bir anda drakula gibi sırıttıklarını gördük. İşte bu drakula suratlı mahlûkat Tayyip Bey ve Ak Parti Türkiye’yi yalnızlaştırdı diyen güruhun yol arkadaşları.

Emperyalist Batı dünyasında dost diye bir şey yoktur. Onlar sömürebildikleri ülkeleri, emirleri altında kullanabildikleri Devletleri ve Devlet adamlarını sözde dost olarak kabul ederler.

Dostlukları(!) o kadar belirgindir ki, Uçak yapacaksın, boşuna uğraşma biz size veririz. Makine yapacaksın, ne gerek var al sana makine. Motor yapacaksın, uğraşma biz veririz. Otomobil yapıyorsun, bak pahalıya mal oldu, ben sana daha ucuza veririm diyerek, Milli Görüş ve Milli şuurdan bihaber Devlet adamlarımızı egemenlikleri altına alarak ülkemizde sömürülerini devam ettirmediler mi?

28 Şubat ihanet günlerinde Tanklarımızın revizyonuna yerli firmalarımız çok daha ucuz fiyatla talipken, ille de İsrail’e verilecek diye direten ve yenisinin, fiyatının üzerinde bir bedelle ve Hükümete rağmen Yahudi’ye verdiren, Balans ayarcısı(!) Paşalarımızı millet olarak unutmadık! Sanki İsrail’le kan bağları varmışçasına(!) Kim bilir belki de vardır!

En kritik dönemde en kritik yerlerden torağa gömülmüş envai çeşit ordu malı silahlar mantar gibi fışkırırken, elindeki kullanılmış Lav silahını basın mensuplarına göstererek; ‘’ne var bunda bu bir boru’’diyerek pimaş su borusu ile karıştıran Paşamızı Sultan Ahmet camiinde gören olmadı ama Yahudi’nin ağlama duvarı önünde, başında Kipasıyla görmek de hiç hoş olmadı.!

Eee şimdi öyle mi? Ak Parti iktidarında ve Tayyip Bey Başkanlığında Tank’larımızı, Tank paletlerimizi kendimiz yapıyoruz. Uçaklarımızı ve her türlü silahlarımızı kendimiz üretiyor ve satıyoruz. Her çeşit Piyade tüfeklerimiz, zırhlı kara ve hava araçlarımız ve silahlarımız, Helikopter, İHA ve SİHA larımız, Füzelerimiz, hava savunma sistemlerimiz, Uçak, Tank ve ağır vasıta motorlarımız yanı sıra yerli imalat deniz filosu ve Kruvazörlerimizi kendimiz yapıyoruz. Uçak gemimiz bitim aşamasında ve siparişler alıyoruz. Pek tabii ki, sömürgen ve emperyalist Batı dünyası tüm bu gelişmelerden rahatsız.

Benim anlayamadığım nokta; irili ufaklı partilerden oluşan Türk muhalefet Partileri ve Başkanları neden rahatsızlar. Ülkemizin dünü ile bu günü arasındaki gelişme, kalkınma, muasırlaşma ve çağdaşlaşma farkını düşmanlarımız gördükleri ve düşmanlıklarını bunun üzerine inşa ettikleri halde bizim muhalefet bunları nasıl göremez anlamak mümkün değil.

Köprülerden geçerler göremezler, Otobanlardan geçerler göremezler, Marmara’yı kullanırlar göremezler, Hastaneleri kullanırlar göremezler, Havaalanlarını kullanırlar göremezler, Hızlı trenleri tercih ederler göremezler. Bu kadar kör ve nankör muhalefet Türkiye’den başka nerede vardır diye sormamak mümkün mü?

18 yıl boyunca Türkiye yi gerçek demir ağlarla ören. Otobanlarla donatan, Hastanelerle ihya eden, Askeri gücümüzü en son teknolojiyle zirveye çıkaran Ak Parti iktidarı ve dolayısıyla Devlet Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan elbet milletimizin kara sevdasıdır. Milletimiz Ak Partiyi ve Tayyip Beyi devamlı kazanmaya mahkûm ettiğinden dolayı bunun aksinin olması mümkün değildir.!

Şu an İlk kıblemiz Mescid-i Aksa yanıyor, Müslümanların izzeti ayaklar altında çiğneniyor. Analar-babalar, dedeler-nineler, beşikteki Bebeler Siyonistler tarafından katlediliyor. Tayyip Erdoğan ise, göremeyen, duyamayan, hissedemeyen dünya devletlerini ayağa kaldırmaya, katliamları durdurmaya ve Siyonist zulmü dünyanın gözü önünde deşifre etmeye çalışıyor.

Milletimiz, Tayyip Bey’in Filistin ve Mescid-i Aksa için geceli gündüzlü uğraşlarını heyecanla izleyip dua ediyor. Kudüs ve Mescidi Aksa; ‘’Tayyip Erdoğan Aksa’ya’’nidalarıyla inlerken, 6 sı 7 si, 5 para etmeyen bizim muhalefet cenahı ise oy kapma hesaplarıyla yeni yeni şer ittifakları peşinde ömür tüketiyor ve Tayyip Beyin ayaklarına dolanıyorlar.

Filistinli kardeşlerimiz Tayyip Bey’in Birleşmiş Milletlerde Filistin konusunda yaptığı konuşmayı unutamadığı için ısrarla ‘’Tayyip Bey Aksa’ya’’ diye meydanları inletiyor. Çünkü Filistin’in, Mescid-i Aksanın ve dünya mazlumlarının ızdırabını Tayyip Bey ve vefalı Türk milleti kalbinde hissediyor.

Bu sebeple Mescid-i Aksa Türk bayraklarıyla dolu ve şehit cenazelerinin üzerleri Türk bayraklarıyla örtülü. Çünkü Filistin, Mescid-i Aksa ve tüm dünya Müslümanlarının ve mazlumlarının hamisi ve sığınağı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan dır.

Milletimiz Ak parti iktidarını ve Devlet Başkanımız Tayyip beyi küçük hesaplarla kaybetmemeye kararlıdır. Tayyip Bey bir milletin başına her yüz yılda bir gelebilecek bir kutup yıldızı mesabesindedir. Abdülhamit Han, Adnan Menderes, Turgut Özal ve Necmettin Erbakan gibi…