VANDALLAR hariç kime sorarsanız sorun; 
"Kabak tadı verdi..!"  
Karşılığını verecektir "Gezi Parkı" protestoları için. 
Nedeni de şu:
İlk iki-güç gün niyetler halisti.  
Mesele AVM veya benzeri yapılar için "Gezi Parkı"na kıyılmamasıydı.
Mesajı alması gereken almıştı, iki-üç günlük eylem amacına ulaşmıştı. 
Sağduyunun kazanması beklenirken olan oldu.
Tahmin edilemedi bir yerlerden düğmeye basılacağı!
Puslu havayı seven kurtlar sahneye çıkıverdi aniden. 
İstikrardan rahatsızlık duyan iç ve dış güçler, içimizdeki vandalları ateşe sürükleyiverdi. 
On, onbeş gündür İstanbul, Ankara, İzmir'de ortalığı yakıp yıkıyorlar.  
Yapmadıkları, sergilemedikleri pislik kalmadı!
***
Pislik diyorum, çünkü Taksim'e gidip gelen dostların anlattıkları karşısında tüylerim diken diken oldu inanın.
Samimi duygularla, sadece ve sadece çevrecilik adına bu protestolara katılanları tenzih ediyorum. 
Onlara asla sözüm yok. 
Aksine alkışlıyor, alınlarından öpüyorum.
Ama  o vandallar varya, vandallar.. 
Çevre katliamının daniskasını yaptılar!
Biri polis dört kardeşimizin canına kıydılar..
Onların yatacak yeri yok bu Türkiye'de..
Sabırları öylesine zorladılar ki, taşları bile yerinden söküp çatlattılar!
***
İyiniyetle başlayan, ardından seçimle işbaşına gelmiş bir hükümeti devirmeye yönelik 'ayaklanmaya dönüştürülmek' istenen, Türkiye düşmanlarının ellerini avuşturmasını beraberinde getiren vandallara anlayacakları dilden karşılık verilmesi hoş olmasada Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin "Muz Cumhuriyeti" olmadığını göstermek adına yerindeydi. 
Yok öyle yakıp yıkmak!
Herkes haddini bilecek..
Özgürlükse özgürlük. 
Sonuna kadar varız. 
Bunun alanını iyi belirlemek lazım. Bir başkasının özgürlük alanına tecavüz etmeye başladığınızda "kabak tadı" vereceğinin de bilinmesi gerekiyor. 
Dedik ya, mesele 'gezi' meselesi değildi. Mesele anarşiydi, kargaşaydı, kaostu, seçilmiş iktidara başkaldırıydı.. Zaten bunu vandallarda ilan etti.. İşte onun içindir ki, mesele kabağın tadını kaçırdı..
***
Taksim'i ve Gezi Parkı'nı şimdilik vandallara bırakıp asıl konumuza gelelim. 
Başka deyimle Ferdi Tayfur'un bir şarkısında seslendirdiği gibi; köyümüze dönelim, Fadimenin düğününde değil, kentin meydanında halay çekelim!
"Hangi meydanda toplanıp çekeceğiz halayı.. Doğru-dürüst meydanımız mı var?" demeyin sakın. 
Var.. Var..
Balıkesir Belediyesi'nin imar planlarında KENT MEYDANI olarak görünen meydan var!
İşte benim sözünü ettiğim meydan orası..
Yıkılan hal binasının yerinden söz ediyorum. 
Balıkesir'e gelip gidenlere gösterebileceğimiz tek tarihi mekanın yer aldığı Zağnos Paşa Camii'nin hemen karşısındaki alanı kastediyorum. 
Tam halay çekilecek, nefes alınabilecek, tarihi dokuyu ortaya çıkarıp eşe dosta meydan(!) diye gösterilebilecek KENT MEYDANI diyorum size anlasanıza..
***
Biliyorsunuz, yazılarımda sürekli altını çiziyor, aylardır adeta avazım çıktığı kadar bağırıyor, sessiz yığınların sesi olmaya çabalıyorum
"MEYDANIMA DOKUNMA" diyorum. 
Sadece ben desem, bağırsam anlayacağım. 
Çünkü adamcağız beni sevemedi bir türlü, kendisini sevip saygı duymama rağmen. 
Ne desem, ne söylesem arkasında art niyet arıyor.  Ardımdan basıyor gamatayı!
Oysa tek ben değilim "Meydanıma dokunma" diyen.
Kent halkının neredeyse tamamı benim gibi bağırıp sesini duyurmaya çalışıyor idareye..
Şehir planlamacısı, mimarları, mühendisleri de aynı şekilde yüksek sesle haykırıyor; "MEYDANIMA DOKUNMA, KENTİNE İHANET ETME!" diye...
***
Hadi beni anladım da, kent halkını neden takmıyor, onu anlamakta zorlanıyorum. 
Kazara almış adam birkez eline beyliği..
Dediğim dedik, çaldığım düdük yol ve yöntemini izliyor.
Tekme tokat atıyor, kapı pencereyi çarpıyor, önüne gelene gamatayı basıyor
!
Siz deyin inatçı, ben diyeyim narsist..
Neyse bu işin ironi tarafı..
Dağıtmayalım konuyu.  
Çünkü herşey meydanda..!
Ama MEYDAN YOK ortada!
Daha doğrusu yok ettiler göz göre göre, gözlerimizin içine baka baka meydanımızı..
Kelime oyunlarına başvurarak halkımıza yalan söylediler, kafaları bulandırıp kente adeta İHANET ettiler.
Bursa Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu kararıyla "Koruma" altında bulunan meydanı koruyabilmek şöyle dursun, tarihi dokununda  (çok özür dilerim ama) içine edecekler yakında!
Ne halkın, ne şehir planlamacılarının, ne mimarların, ne mühendislerin sesine kulak vermedikleri gibi, İdare Mahkemesi'nin kararını bile beklemeye gerek duymadan ellerine kazma küreği alıp kentin meydanına vurdular..!
***
Şimdi gelelim yazımızın en can alıcı bölümüne.
Gezi Parkı ile Hal Binası alanı mevzuu birbiririne çok benziyor. 
İki yerde de nefes alınabilecek alan istemi var.
"Parkıma, meydanıma dokunma" talebi öncelikli.
Peki, üzerlerine vazife olmamasına rağmen İstanbul'daki park için sokaklara dökülen vandallar, tencere tava çalan sözde çevreciler, söz konusu yaşadıkları kentin meydanı olunca neden hava civa  durumuna düşüyorlar dersiniz?
Sorunun karşılığı belli ama, siz yine de biraz düşünün?
Fikir jimnastiği yapmak her zaman herkese iyi gelir.. 
Çünkü düşünen beyin gelişir!

***
TAM YERİNE RAST GELDİ!
YENİ GAZETEM'deki "Balıkesir Konuşuyor" köşesini takip etmiyorsanız, çok şey kaçırıyorsunuz derim size. 
Özellikle kent yöneticileri, siyasetçileri, yani halk adına karar veren mevki makam sahipleri mutlaka takip etmeli bu köşede neler konuşulduğunu, ne gibi mesajlar verilmek istendiğini. 
Arkadaşlarımız her gün bir konu belirleyip, vatandaşa soruyor. Söylediklerini de  sayfalarımızda 'sansürsüz' aktarıp, tarihe not düşüyor. 
Dünkü konu "Hal Binası"ymış.  Sabah okudum. Kent halkı gerçekten kentiyle ilgili. İlgili ama, seslerini duyan, görüşlerini dikkate alan yok denilse de, söyledikleri sözler, kullandıkları ifadeler çok büyük anlam ifade ediyor, bugün için olmasa bile yarınlar adına. 
Vatandaşlardan birinin düşüncelerini bana ayrılan sütuna alıyorum. 
"Tam yerine rast geldi, manzara koyduk" denilir ya, işte o tarzda. 
Adı: Hakkı Günaydın. Mesleği : Esnaf.. 
Bakın ne demiş, Kent Meydanı için:
"Halka rağmen kendi isteği doğrultusunda iş yapanlar bir gün halkın karşısına nasıl çıkacaklar orasını kendileri bilecek. Gün gelecek yanıldıklarını anlayacaklar ama, vakit çok geç olacak. 
Bölgenin Balıkesir'in tarihi yapılarını içinde barındırdığını belediye de biliyor. Zağnos Paşa Cami, hamamı ve Karesi Türbesi üçgeninde böyle bir alan açılmışken, buraya bina kondurmada ısrar etmenin mantığını hala anlamış değilim. 
Seçim öncesi Başkan İsmail Ok yıktırmam diyerek oy alıp koltuğu oturmuştu. Şimdi halka rağmen bunu yapıyor. O da yakaladığı büyük bir fırsatı kaçırıyor.