Partilerimizin her seçim öncesi seçmenlerimize bol keseden verdikleri sözler ve vaatler daha sonra anlaşılıyor ki, o partilerin adeta başının belâsı olabiliyor. Ana muhalefet Partimiz CHP nin şu an karşı karşıya kaldığı işten çıkarmalar veya işten atmalar da bu hesapsız vaatlerin gün yüzüne çıkmasından başka nedir ki.. Binlerce emekçi başta İstanbul olmak üzere, pek çok ilimizde aş ve iş mücadelesi veriyorlarsa ki, veriyorlar. Bunun müsebbibi kendilerini kapı önüne koyan Belediyelerin verdikleri sözleri tutmamalarıdır.

18-19 Milyonluk bir şehre bedava su, bedava ekmek, bedava süt verme ve Belediye hizmetlerinde ucuzluk vaatleri hep havada kaldı. Emekçilerin işlerinden çıkarılmayacaklarına dair verilen iş garantisi vaatleri de daha ilk günden rafa kaldırıldı. Verilen sözler yerine getirilemediğine göre, bu vaatleri yapan partiye, Partinin liderine ve onun Belediye başkanına Pinokya hatırlatması veya yakıştırması elbette yapılacaktır.

Bilindiği gibi her çocuğun yakından tanıdığı Pinokya, devamlı yalan söyleyen ve yalanlarından dolayı da burnu devamlı büyüyen bir masal kahramanıdır. Seçim öncesi mangalda kül bırakmamacasına hayali vaatlerde bulunan Partiler ve onların Belediye başkanları şimdi kara kara düşünüyor ve Belediye binalarına arka kapıdan giriyorlarsa bunun sebebi elbette hesapsız kitapsız ve sınırsız vaatleridir. Verilen namus sözlerinin havada kalmasındandır. Lâfın kısası yalancı çıkmalarındandır(!)

CHP ve CHP nin adaylarından bazıları işçi çıkarılmayacağına dair noterden tasdikli sözler bile verdiler. Fakat ilk icraatları pek çok işçiyi kapı önüne koymak oldu. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun, ‘’hiçbir emekçinin işiyle aşıyla oynamayacağız. İşci kardeşlerimizin hangi partiye mensup olduklarına bakmayacağız. CHP li belediyelerde kesinlikle işçi çıkarılmayacaktır. Bu konuda 82 Milyon insanımızın önünde namus sözü veriyorum’’ diye vaatlerde bulunmasını, Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve diğer CHP li Belediye Başkanları çok çabuk unuttular. Ama işinden aşından olan ve sokağa atılan emekçiler bu palavra vaatleri unutmadılar. İşte bu sebeple başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere tüm CHP li Belediyelerin önlerinde binlerce emekçi ‘’nerede sizin namusunuz? Nerede sizin namus sözleriniz?’’ diye, sabah akşam yeri göğü inletiyorlar ve nöbet tutuyorlar. Binlerce emekçinin Parti liderlerini ve Belediye Başkanlarını sözlerini tutmaya çağırmaları elbette emekçilerin en doğal hakkıdır. CHP li Belediyeler; seçim öncesi iş vaadiyle ve partizanca bir tavırla koşturdukları militanlarını şimdi mutlaka bir yerlere yerleştirecekler(!) Seçim öncesi dirsek teması(!) yaptıkları ortaklarının adamları da sırada bekliyorlar.(!) ‘’Başta CHP olmak üzere,HDP.SP.İP Vd.’’ Bu sebeple şimdi yapılan işten çıkarmalarda, militanlarına ve adamlarına iş yeri açma kaygısıyla yapılmaktadır. İşlerinden atılan emekçilerin CHP yi, Ekrem İmamoğlunu, CHP li Bolu Belediye Başkanını ve diğer CHP li Belediyeleri seçim öncesi verdikleri namus sözlerini tutmaya çağırmaları kadar tabii ne olabilir ki.? O halde söz namussa, o sözü verenler sözlerini tutmak zorundadır.

Mustafa Kemal’in sağlığında ona bağlı kalacaklarını devamlı söyledikleri halde, Mustafa Kemalin ölümünden hemen sonra yaptıkları ilk icraat; Mustafa Kemal’in resmi dairelerden Fotograflarını, Paralardan ve pullardan resimlerini çıkarıp atmak ve onun yerine CHP lideri Milli şef(!) İsmet İnönü’nün resimlerini koymak olan bu CHP, maalesef Mustafa Kemal’e bağlılık sözlerini de tutmamıştı. Tıpkı bugün binlerce işçiye verdikleri namus sözünü tutmadıkları ve unuttukları gibi.

Belediye önlerinde geceli gündüzlü bekleşerek ‘’ Nerede sizin namus sözünüz, Aşımızla, işimizle oynamayın’’ diye yeri göğü inleten Belediye işçilerinin bir çift sözü de seçim öncesi CHP ye ve bu partinin adayı Ekrem İmamoğlu’na sahip çıkarak kazanmasına destek olan partilere ve bu partilerin çılgın hatiplerine… CHP ve dolayısıyla Ekrem İmamoğlu’nun kazanması için kahve köşelerinde ‘’AK Partiye biz kaybettirdik, daha da kaybettireceğiz’’ diye yeri göğü inletenler, CHP ye ve dolayısıyla Ekrem İmamoğlu’na destek olanlar, şimdi bu işçi kıyımları karşısında bilmiyoruz ne düşünüyorlardır?

Ak Partili İstanbul Büyükşehir Belediyesinin kaybedilmesinde katkıları olduklarını ilân edenler şimdi utanıyorlar mıdır acaba? İşlerinden atılan işçilerin feryatları karşısında her halde biraz olsun vicdan muhasebesi yapıyorlardır.(!)

17 yıldır Ak Partili İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yardım ve destekleriyle ayakta duran öğrenci yurtlarıyla Belediyenin tüm ilişkileri kesildi. Binlerce öğrenci ne yapacaklarını bilemez halde. İslâmi vakıflar ortada kaldı, yetim ve fakir fukara yardımları durduruldu. Bu sonucun alınmasına ölümüne gayret gösterenler, eserleriyle(!) övünebilirler mi?

İslami vakıfların, talebe yurtlarının, aşsız ve işsiz bırakılan binlerce işçinin, hastasının ilacını alamayan garibanların düşürüldükleri bu içler acısı halin suçlusu belli. CHP ve CHP ye hakim Kemalist zihniyet.

O halde; işsiz, aşsız, ilaçsız bırakılarak ahı enini göğe yükselen bu garip işçilerin, işten atılmış olmalarının ve perişan ailelerinin vebali kimin veya kimlerin boynuna? Bu sorunun cevabını vicdan sahipleri rahatlıkla veriyor. Peki, Ak Partiye kaybettirdik diyenler de verebiliyorlarmı.? 11.09.2019 Blk.