Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının; "Suç ve cezalara ilişkin esaslar" kenar başlıklı 38'inci maddesinin dördüncü fıkrasında; "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz." Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, "Adil yargılanma hakkı" kenar başlıklı 6'ncı maddesinin ikinci bendinde; "Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır." 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 285'inci maddesinin birinci fıkrasında; "Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlâl eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, soruşturma aşamasında alınan ve kanun hükmü gereğince gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğinin ihlâli açısından aleniyetin gerçekleşmesi aranmaz." 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun; "Soruşturmanın gizliliği" kenar başlıklı 157'nci maddesinin birinci fıkrasında; "Kanunun başka hüküm koyduğu hâller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir."( mevzuat.adalet.gov.tr)
***
Hayatta bir olması gerekenler vardır bir de olanlar. Nasıl herkesin doğrusu farklı ve bu yüzden herkes toplumsal normları farklı yorumluyor, işte hukuk da böyle bir şey.Hükmü açık ve net olan uygulanmazsa olmaz, büyük suçları (öldürmek gibi) kapsayan kanunlar var. Bir de sınırları keskin bir şekilde çizilmemiş, hukukçunun yorumuyla da şekillenebilecek maddeler var.(hâkimin takdir yetkisi) Yukarıda yazdıklarım olması gerekenler. Olmadığı zaman yaptırım ile karşılaşacağınızı söyleyen kurallar vardır. Bir de böyle söylenmesine karşın uygulamada sıkıntı çekilen durumlar vardır. Çelişkili durumlar…
***
Günümüzde basın, her anlamda çok gelişti. Her gün yeni bir şeyler bulunuyor ve hızla değişim sürüyor. Değişim arttıkça insanlar bir şeylerin daha çok farkında oluyor. Bu farkında olan kişi sayısı zaman geçtikçe daha da artacaktır. Hal böyle olunca insanlar olup bitenlerden haberdar olmak istiyor. Aynı şekilde basının takip edilir olabilmesi içinde merak uyandıran öğeleri-olayları anlatması gerekiyor. Ne gerek var demeyin. Biz meraklı bir milletiz. Kime, nerede, ne olmuş bilmek isteriz. Ayrıntılarını öğrenmek isteriz. Öğreneceğiz ki başkasıyla dedikodusunu yaparken üzerine ekleyecek bir şeyler bulabilelim. İşte bu sebepten bizde soruşturma gizli falan kalamaz, kalmamalı da. Dedi dokudu yapmak için değil ama! Takdir yetkisinin kullanılması sonucu haksızlık emaresi olan bir durumla karşılaşmamak için. Her şey aleni olmalı, eğer aleni yapılırsa yetki sahiplerinin yanlış karar alması- korkudan en azından- olmayacaktır diye düşünüyorum. SIRF hukuk için değil bu istediğim. Siyasette buna dâhil, ekonomi de! Tamam, geneli cahil millet olabiliriz ama bunu bir düzen olarak Türk milletine sunanların suçudur bu! Bilgilenmemizi istemediler yıllarca ve hala, çünkü bilgilenen insan düşünmeye, eleştirmeye, tartışmaya başlar. Her şeye kafa sallamaz. Birçok yazımda belirttiğim gibi biz düşünen hele hele eleştiren insandan pek hoşlanmıyoruz.
***
Peki ya basın onlar masum mu? Asla değiller. Biraz düzelme var eskiye oranla ancak yeterli değil. Neden mi bahsediyorum. Masumiyet karinesinden elbette... Yani suçu ispatlanana kadar herkes masumdur. – da basın buna ne kadar uyuyor, orası tartışılır. Daha kesinleşen bir şey olmadığı halde çok insanı suçluymuş gibi gösteriyorlar. Haber değil sanki kısa film izliyormuş havasında bültenler izliyoruz. Evet izliyoruz. Dram, ağlamaklı bir şekilde verilen haberlere deli oluyoruz. Yoksa insanlar hoşlanmasa neden izlesinler. Durum böyle olunca hiçbir şey düzgün değil diye veryansın etmeye başlıyoruz. Düzeltmek için bir şey yapan kimse olmuyor. Herkes lafı söyleyip kenara çekiliyor. Ve olan benim meraklı Melahat halkıma oluyor. Hadi hayırlısı…  
*******************
GÜNÜN SÖZÜ:
*******************
Aldığın her nefesi fırsat bil, ot değilsin yeniden bitmezsin. Ömer Hayyam