NEYZEN TEVFİK KABRİNDEN SESLENİYOR

MEMLEKETE HARAMİLER DADANDI

Karaborsa ve stokçuluk yaparak Devleti darboğaza, milletimizi de sıkıntıya duçar ederek ve özellikle fakir fukaranın cebindeki üç kuruşa göz diken şarlatanları görüp de Neyzen Tevfik merhumu hatırlamamak mümkün mü?

EKMEK HERKESE YETECEKTİ ASLINDA. TARLAYA KARGA DADANDI, AMBARA FARE, FIRINA HIRSIZ, MEMLEKETE HARAMİ. GELDİKLERİ GİBİ GİTMEDİLER. KİMİ İTİNİ BIRAKTI KİMİ BİTİNİ, KİMİ DE PİÇİNİ. YOKSA BU KADAR ŞEREFSİZİN BİZDEN OLMASI MÜMKÜN DEĞİL…

Savaş yıllarında milletimiz fakr-u zaruret içersinde gazyağı, tuz, şeker ve diğer temel ihtiyaç maddelerinin temini için sabah-Akşam bakkalların önlerinde bekleşiyor, fırınlarda uzun kuyruklar oluşturuyorlardı. El altından fahiş fiyatla satılan temel ihtiyaç maddelerine fakir fukara ulaşamazken, tek parti iktidarına yakın tuzu kuru zenginler her şeye fazlasıyla sahip olabilmekteydiler.

O kadar ki; milletimiz cenazelerini kefenleyecek kaput bezini bulamıyor ve fakat tek parti devrinin tuzu kuruları Amerikan bezlerini top halinde evlerine götürüyorlar ve karaborsa mallara ulaşamayan fakir fukaraya farklı insan oldukları intibaını vermeye çalışıyorlardı.

Aslında farklıydılar, haramilerle birlikte milleti soymakta! Karaborsacılık almış başını yürümüş. Millet gaz lâmbasında yakacak gazyağını, çayına katacak toz şekerini, (bakkalda kalmadı) denildiği için alamıyor, bakkalların ardiyelerinde, depolarında ise tonlarca gazyağı, tuz, şeker ve hatta kefenlik kaput bezleri el altından fahiş fiyatlarla satılacağı günleri beklemekteydi. Ekmek zaten karne ile verildiği için fırın önlerinde kuyruklar alabildiğince uzuyor ve milletimiz aç karnına yatağa giriyor, çocuklarını da aç karnına yatmaya alıştırıyorlardı.

Neyzen Tevfik’in dediği gibi aslında; ekmek herkese yetecekti. Gazyağı, şeker, kaput bezi herkese yetecekti ama doymak bilmeyen o zamanın bazı aç gözlü bakkalları, karaborsanın ve mal stoklamanın daha kârlı bir ticaret olduğunu anlamışlardı. Tıpkı günümüzün doymak bilmeyen bazı zincir marketleri gibi(!)

O darlık günlerinin marketleri bazı bakkal dükkânlarıydı. Tabi karaborsacılık, stokçuluk bazı bakkalların en iyi yaptıkları işlerin başın da geliyordu. Ardiyelere ve depolara gazyağı, tuz, şeker ve yemeklik yağ depolama işi iyi kâr getiren bir ticaretti! Daha sonra el altından fahiş fiyatlarla satma işi de bazı bakkalların kısa zamanda Milyarder olamasalar da, Milyoner olmalarının ilk adımıydı(!)

Şimdilerde bakkal dükkânları pek kalmadı dense yeridir. Bakkalların bazıları marketler zincirine dayanamayıp piyasadan çekildiler. Bazıları büyüdükçe büyüdü ve markete dönüştü. Daha çok kazanma dürtüsüyle hareket eden bazı zincir marketler çarşı ve Pazar esnafının sattığı sebze ve meyvelere de el atınca, pazarcı esnafı elindeki malı satamaz hale geldi ve adeta Zincir marketler, Pazar yerlerini teslim alıp zincir market reyonlarına sıkıştırıldılar.

Daha düne kadar market rafları yemeklik yağla, tuz, şeker ve temel ihtiyaç maddeleriyle doluyken şimdi market rafları bomboş. Bazı marketler göstermelik de olsa raflara bir şeyler koysalar da fiyatları dudak uçuklatacak kadar uçuk.

Milletimiz; yağ bulamıyorum, tozşeker ve diğer temel ihtiyaçlar maddelerini bulamıyorum diye feryat ediyor, Hükümet yetkilileri ise, yemeklik yağımız, tozşekerimiz ve diğer temel ihtiyaç maddelerimiz yeterinden fazla mevcut deseler de, suni kıtlık bazı zincir marketlerin raflarında olanca çıplaklığıyla sırıtmaktaydı. Nihayet rafları ve reyonları bomboş olan bazı zincir marketlerin depolarına maliye ve Belediye memurları tarafından baskınlar yapıldı.

Baskınlarda ortaya çıkan gerçek; inanılamayacak kadar korkunçtu. Market rafları ve reyonları bomboş olan ve vatandaşlara ; (yağ yok, şeker yok, diğer temel gıda maddeleri hiç yok) diyerek eli boş gönderen marketlerin depoları, tıka basa yemeklik yağ, şeker ve diğer gıda maddeleriyle doluydu. Yüzlerce ton tozşeker, Binlerce teneke yemeklik yağ ve çeşitli temel ihtiyaç maddeleri maalesef market depolarında bekletiliyor ve zaman zaman de el altından fahiş fiyatla satılıyordu. Depolarda bekletilen tonlarca soğan ve patatesin çöplüklere ve denize dökülmesi de işin tuzu biberiydi.

Muhalefete mensup bazı Belediyelerin ekmekleri kasıtlı olarak Belediye ekmek satış büfelerine zamanında getirmemeleri de şehir merkezlerinde onlarca metre kuyrukların oluşmasına neden olmaktaydı. Suni kıtlık oyunları ve ekmek kuyrukları vatandaşlarımızı perişan etse de Hükümete muhalif partilerce yalan ve istismarın şahı olarak günlerce alkışlandılar. Karaborsacı, stokçu ve vicdansız bakkalların yerini, karaborsacı, stokçu ve vicdansız marketler almış dememek mümkün mü?

Adeta; (Bu millet normal şartlarda bize iktidar vermeyecek o halde karaborsacılara, stokçulara destek çıkalım da millet iktidardan bıksın belki o zaman bize iktidar nasip olur) dercesine.

Hayatının tüm safhaları inişli çıkışlı fakr-u zaruret içinde geçen ve fakat toplumdaki çıkarcılara, karaborsacı ve stokçulara tahammülü olmayan Neyzen Tevfik’in taşlamaları bu günümüze de ışık tutmaktadır. Sözün burasında; Ney, fıkra, şair ve taşlama üstadı Neyzen Tevfik’e bir defa daha kulak verelim;

EKMEK HERKESE YETECEKTİ ASLINDA. TARLAYA KARGA DADANDI, AMBARA FARE, FIRINA HIRSIZ, MEMLEKETE HARAMİ. GELDİKLERİ GİBİ GİTMEDİLER. KİMİ İTİNİ BIRAKTI KİMİ BİTİNİ, KİMİ DE PİÇİNİ. YOKSA BU KADAR ŞEREFSİZİN BİZDEN OLMASI MÜMKÜN DEĞİL..

Karaborsacılık, stokçuluk yapıp milletimizi nahak yere soyarak, daha bir palazlanma ve kısa yoldan daha zengin olma yoluna tevessül eden bazı zincir marketler ve kaldıysa bakkallar yanı sıra, bu oyun ve dalavereleri alkışlayan muhalefet partilerinin dikkatine!...