“Dedem koynunda yattıkça benimsin ey güzel toprak.

Neler yapmış bu millet en yakın tarihe bir sor, bak.”

DEDEMİ bana anımsatacak ne bir tek fotoğraf karesi var, ne de ondan bizlere kalan tek bir çarığı. Çocuk yaşlarda kaybettiğim Havva ninem anlatırdı sadece Raşit dedemi. Bazen hüzünlenir, bazen de gururlanırdı anlatırken. Evlendiklerinden kısa bir süre sonra cepheye çağırmışlar.. Gidiş o gidiş. Babasının adını taşıyan rahmetli babam dünyaya geldiğinde de bağrına basıp buram buram koklayamamış dedeciğim.

Yüzünü göremediğim, boyunu posunu bilemediğim, elini öpemediğim dedemin nasıl birini olduğunu hâyâl ettiğimde Çanakkale’deki “meçhul asker” anıtı aklıma gelir ve “işte benim dedem bu” derim.

***

BUGÜN tarihi bir günün yıldönümü olduğu kadar, bağımsızlığımızı savunmak ve yurt topraklarımızı korumak için yapılan savaşın ne kadar kutsal olduğunun da güzel örneğini oluşturması yönüyle de Türk’üm diyen herkesin asla unutmaması gereken bir gündür.


TÜRK Tarihinin en şerefli sayfalarını dolduran Çanakkale Destanı’nın yazıldığı, Türk’ün gücünün Dünya’ya gösterildiği günün 91. Yıldönümünüdür yarın..

Türk Ulusu, Anadolu’yu işgalden kurtaran Anafartalar kahramanı Atatürk’ü burada tanıdı ve onun gibi dahi bir lidere sahip oldu. Bağımsızlık savaşının temelleri, Çanakkale'nin sularında, Conkbayırı'nda ve Anafartalar'da atılmış, bu zaferler Türk Kurtuluş Savaşına maya çalmıştır.

Çanakkale Zaferi, vatan topraklarını ve bağımsızlığımızı korumak için şahlanan bir milletin, bağımsızlık ve egemenlik aşkının destanıdır. Bu destanı yazan binlerce şehidimiz, "Çanakkale Geçilmez" gerçeğini ve kendisine vurulmak istenen esaret zincirini parçalayıp atacağını tüm dünyaya göstermiştir. Çanakkale Zaferi'yle, millet olma bilincinin tohumları atılmış, Türk Milletinin üstün vatan sevgisi ve kahramanlığının sembolleşmiştir.

Her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmış bu vatan, hiç bir milletin esareti altına girmemiş ve girmeyecektir. Türk milleti var oldukça bu eşsiz vatan, sonsuza dek bizim olacaktır.

Şanlı tarihimize şöyle bir baktığımızda, Türk milleti var olduğundan beri vatansız ve bayraksız yaşamamıştır. Vatan sevgisi ve hürriyet aşkı, Türk Milletinin karakterini oluşturur. Bu millet, bu değerler uğruna, bir tarih boyunca savaşmıştır. En önemlisi de yenilmez gücünü ve eşsiz imanını bütün dünyaya 1915'te en sert bir şekilde, Çanakkale'de göstermiştir.

Koskaca bir dünyaya Türk'ün gücünü işte, bu topraklarda gösterdik. Her alanda gelişmiş ve ilerlemiş Avrupa'yı, imkansız ve çaresiz haldeyken bile işte, bu topraklarda perişan ettik. Dünyanın çeşitli yerlerinden gayesizce ve bilinçsizce savaşmaya gelen binlerce insana, insanlığı ve mertliği burada gösterdik. Koskaca Avrupa'yı yenilmez iman gücümüzle bir anda yok ettik. Türk'ün şanlı tarihine Çanakkale Savaşlarını da katmış olduk.

Kuvvetli bir iman ile, aşılamayacak hiç bir engel yoktur. Bizde var olan bu coşkun vatan ve millet sevgisi, dünya durdukça bizimle birlikte yaşayacaktır.

Milli duygularımızı bir kez daha uyandıran bu savaşta yazdığımız destanın Türk’üm diyen herkesin rehberi olması dilerken, Hasan Pulur’un okuduğumda duygulandığım şu yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum.

***

Çanakkale zaferi ve askerin bir tas çorbası...

BU milletin tarihinde bir "Çanakkale Zaferi" vardır.

Her ne kadar geçmişle ilgilenmek, hele askeri zaferleri anlatmak ve bu zaferlerin kumandanlarını anmak bugün bazılarının hoşuna gitmese de, tarihi değiştirmek mümkün müdür?

Değildir!

1915'te bu milletin tarihinde Çanakkale Zaferi vardır.

Bu zaferde, Mehmet Akif'in "Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker" dediği Mehmetçik vardır, kahramanlar vardır, bunlardan biri de Mustafa Kemal Atatürk'tür.

Çanakkale Zaferi'nin en önemli muharebelerinden biri olan Anafartalar Savaşı'nı Atatürk, el yazısıyla, günü gününe, bir okul defterine, sıcağı sıcağına yazmıştır.

***

MESELA Conkbayırı...

Mustafa Kemal Paşa, düşman askerlerinin denizden karaya çıkarma yaptıklarını öğrenir, durumu bizzat görmek için, binek hayvanlarını dahi bırakarak, yanındaki birkaç subayla Conkbayırı'na varır, gördüklerini defterine şöyle yazar:

"Bir müfreze efradının koşmakta, kaçmakta olduklarını gördüm, önlerine çıktım:

- Niçin kaçıyorsunuz?

- Düşman geliyor!

- Nerede?

- İşte orada!"

216 rakımlı tepeyi gösterirler, düşman Mustafa Kemal Paşa'nın istirahat etsinler diye geride bıraktığı askerlerinden, ona daha yakındır.

Kumandan bir anda karar verir:

"Düşmandan kaçılmaz!"

"Cephanemiz kalmadı!"

"Cephanemiz yoksa süngünüz var!

Ve komutunu verir:

"Askerrr, süngü tak, yere yat!"

Askerler emre uyunca, düşman askerleri de durup yere yatarlar.

Mustafa Kemal Paşa defterine olayı yazar ve şöyle der:

"Kazandığımız an, bu andır!"

***

ANAFARTALAR'da düşman taarruzu, yani hücum başlayacaktır.

Atatürk bu taarruza "Herkesin başarmak ya da ölmek azmiyle başladığını” anlatır:

"Ben kumandanlara verdiğim sözlü emirlerde şöyle demişimdir:

- Size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında, yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar gelebilir."

***

DURUM tehlikelidir, düşman karaya çıkmış ilerlemektedir, ordu kumandanı Alman Liman Von Sanders, Kurmay Başkanı Kâzım Paşa aracılığıyla telefonda, Mustafa Kemal Paşa ile konuşmaktadır. Mustafa Kemal Paşa, bütün birliklerin kumandasının kendisine verilmesini ister.

Alman General şaşırır; belki de küçümser:

"Çok değil mi?"

Mustafa Kemal Paşa'nın cevabı, bir top güllesi kadar ağırdır:

"Az bile!"

***

TAARRUZUN başlamasına az kalmıştır, bakın Mustafa Kemal Paşa kimleri ve neyi düşünmektedir? Ordu karargâhından telefonla ne istemektedir?

"Conkbayırı'nda kendilerinden büyük faaliyet talep edeceğim iki piyade alayı için, orada bulunan birlikler vasıtasıyla hiç olmazsa sıcak bir çorba hazırlatmaya imkân bulmanız çok muvaffak olur."

Kumandan odur ki, biraz sonra ölüme göndereceği askerlerinin kursağına girecek bir tas çorbayı düşünendir.

***

TAARRUZ başlar, birliklerden haberler gelir, fakat bu haberler durumu tam olarak anlatmaz. Mustafa Kemal Paşa, bütün tümen kumandanlarına şu emri gönderir:

"Ben şu haberi bekliyorum, düşman mahvedilmiş, askerlerimiz düşman siperlerine girmiştir. Bundan başka hiçbir haber önemli değildir."

Elbette bir süre sonra o haber gelecektir.

Bu milletin tarihinde bir Çanakkale Zaferi vardır, hatırlatalım dedik.

***

Türk Milleti'nin;

Yurdu yurt ki,

Uğrunda ölen oldu.

Toprağı toprak ki,

Kan ile yoğruldu.

İnsanı insan ki,

Savaştı, didindi, yoruldu.

İşte, kadın erkek, yaşlı genç demeden cephede savaşan insanlar, haklı bir galibiyeti elde ettiler. Şimdi belki aramızda değiller. Ancak bize, üzerinde yaşadığımız bu güzel toprakları armağan edip gittiler. Bu nedenle her 18 Mart'ta bu zaferi kutluyor, onları rahmetle anıyoruz.