AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''1926-1950 arasında 513 cami satılıyor.327 cami arsası ki bunların çoğu üzerinde cami var, bunlar da satılıyor. 1070 mescit satılıyor. Bunlarla birlikte, kilise, manastır, mezarlık gibi çok sayıda tarihi eserin satışı yapılıyor. Toplamda 3 bin 411 adet hayrat vakıf taşınmazının satışı gerçekleştiriliyor. Bunların tamamının belgesi elimizde'' dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan şunları kaydetti;
"TBMM'nin iradesine kasteden hiçbir girişim-gerekçesi her ne olursa olsun- meşru değildir" diyen Erdoğan şunları söyledi: "Dönemin siyasetçilerini suçlamak yapılan darbelere ortaklık etmektir. Siyasetçinin hatası olabilir ama siyasetçinin hesap vereceği merci TBMM'dir. Kendisini milletin yerine koyarak hiçkimse gayrimeşru ve hukuk dışı yöntemlerle siyasetçiyi cezalandıramaz.
CHP 27 Mayıs'ın öncesinde müdahaleye su taşımış, ertesinde de müdahaleye alkış tutmuştur. CHP bugün dahi 27 Mayıs darbesinin gerekli olduğunu savunuyor. 12 Eylül müdahalesinden zarar gördüğü için bunu eleştiriyormuş gibi yapan CHP bunlarla cesaretle yüzleşemedi. CHP sürekli birbiriyle çelişen açıklamalar yapıyor. Çok ciddi bir akıl tutulması yaşıyor. Darbeleri doğrudan eleştiremeyen CHP konuyu farklı yerlere çekerek adeta minderden kaçıyor. Darbelere karşıyım ama.. diye başlayan her ifade darbeleri meşrulaştırmaktır. 28 Şubat tartışmalarını görüyoruz. O günkü hükümet de hata yaptı diyerek meseleyi meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Siyasiler hangi hatası yaparsa yapsın bu darbenin gerekçesi değildir. Darbeyi darbe yapanları değil siyasetçileri konuşmak darbe zihniyetinin yansıması. İntikam kelimesini telaffuz etmek CHP'nin genlerine işlemiş darbeseverliği gösteriyor. İntikam kavramıyla kırdığı potu düzeltmeye çalışan CHP Genel Başkanı samimi bir duruş sergileyememiştir.

GRASS'IN YASAKLANMASINI NASIL SAVUNACAK?
CHP Ömer Seyfettin'in Pembe İncili Kaftan hikayesinden bahsediyor. Bu hikayeyi birileri ona özetleyerek anlatmalı. AK Parti dış politikada hayali gerçeğe dönüştürdü. Kılıçdaroğlu iktidara geldiğinde Yunanistan ekonomisini de kurtaracaklarını ifade etmişti. Yunanistan'ın en büyük gazetesi de 'Dayan Yorgo Kılıçdaroğlu geliyor' diyerek dalgasını geçmişti. ABD'li yazarın kuyruğuna takılıp İsrail'de basın özgürlüğü olduğunu savundu. Günter Grass'a koyulan yasağı izah etsin. İsrail'in bu tavrını temize çıkarsın. Alman yazar Grass İsrail'in nükleer silahlarını eleştiren şiir yazdığı için girişi yasaklandı. Kılıçdaroğlu'nun bunu nasıl savunacaklarını merak ediyoruz. Bize dış politika konusunda yol da gösteremez. Sayın Kılıçdaroğlu sen Baas'çısın. Kılıçdaroğlu gitsin Ömer Seyfettin'in Diyet adlı hikayesini okusun. Kılıçdaroğlu orada bizzat kendisini görecektir.

CHP DARBELERİN KÜVEZİNDE YETİŞTİ
Kılıçdaroğlu şunu görmeli hem Ergenekon'un avukatı, hem de darbe karşıtı olunmaz. Sizi o genel başkanlık koltuğuna kim oturttu? Siz önce bununla yüzleşin. Bu CHP nereye gidiyor diye merak ediyorum. 28 Şubat'a selam duracaksınız, 27 Mayıs'tan övgüyle bahsedeceksiniz sonra da AK Parti'yi 28 Şubat üretti diyeceksiniz. Darbelerin küvezinde sadece CHP yetişmiştir. 28 Şubat süreci hukuki bir süreç. Ucu kime ulaşıyorsa sorumluların ortaya çıkması ve yargılanması için üzerimize düşeni yaparız.

BELGELERLE GEREKLİ CEVABI VERİRİZ
İki tane kitaptan yola çıkarak 1940’lardan binlerce kitabın yasaklanmasını meşru göstermeye çalışmak yüzsüzlüktür. Karanlık geçmişinizle gurur duyabilirsiniz, bir şey diyemeyiz. Ama zulüm ve baskıyla dolu geçmişinizi meşrulaştırmaya kalkarsanız biz de size belgelerle gerekli cevabı veririz.
Biz CHP döneminde camilerin satıldığını, ahıra çevrildiğini söylediğimizde Kılıçdaroğlu bizi şiddetle reddetti. Ben bu zatın kılavuzunun kim olduğunu bilmiyorum. Bununla kalmadı değerli bir bilim adamı olan Diyanet İşleri Başkanı’mıza son derece münasebetsiz bir üslupla dil uzattı.

12 HAZİRAN'DA KILIÇDAROĞLU İLE AL TAKKE VER KÜLAH YAPMAKTAN KAÇINMADI
Şimdi burayı Kılıçdaroğlu’nun özellikle dinlemesini, bilmeden konuştuğu tarihini öğrenmesini tavsiye ediyorum. Kılıçdaroğlu’nun bir yol arkadaşı var. Eski Başbakan, eski Cumhurbaşkanı... Bu zat şapkasını kaptırmaz, şapkasını alır gider ama, 12 Haziran seçimlerinde Kılıçdaroğlu ile al takke ver külah yapmaktan kaçınmadı. 28 Şubat’ın özenle dışında tutulmak istendiğini bu zat, 1966’da CHP’nin camileri kapattığını ifade ediyor. 12 Ekim 1966’da bakın çok enteresan, bugün Kemal Kılıçdaroğlu gibi İnönü aynen şunları söylüyor “Acaba cumhuriyetin hangi devrinde, camiler kapalı ve ibadet yasak olmuştur. Hiçbir zaman olmamıştır” diyor. Bugün Kılıçdaroğlu ne diyorsa o gün İsmet İnönü onu söylüyor. Dün dündür, bugün bugündür derse bilemem. 19 Ekim 1966’da Yeni İstiklal Gazetesi, İnönü’nün yalanlarına karşı vatandaşı ispata çağırıyor.
Bir Müslüman değil, bir Hristiyan Ermeni vatandaş aynen şu mektubu yazıyor:
'Muhterem Yeni İstanbul gazetesi, İnönü’nün yalanlarına karşı yaptığınız ispat çağrısına Diyarbakır’dan, uyruğu bulunduğum Türkiye’ye karşı vazife diye yazıyorum. Ben bu zat’ın faaliyetini arz edeyim. Müslümanların Kurşunlu Camii dedikleri ibadethane 1941-1942 yılında depo yapılıp kapatılmıştı. İçerisinde pek az miktarda, kütüklük, kama at eğeri gibi döküntü konmuştu. Avlusunda hurda at arabası takoza alınmış ve nöbetçi dikilmişti. Bizim Latin Kilisesi’ne de bir manga asker yerleştirilmiştir. Dini ibadethanemizi tuvalet olarak kullanıyorlardı'

KILIÇDAROĞLU BAK BUNLARI İYİ ÖĞREN
Evet bu satırları Diyarbakır’dan bir ermeni vatandaş yazıyor. Sayın Kılıçdaroğlu bak bunları iyi öğren. Muğla’dan bir mektup, kapatılan camide, kadın oynatılıp şarap içilmiştir. Bütün bu yürekler acısını mücadele Münir Özsay, vali tarafından görevinden azledilmiştir.
Kahramanmaraş’tan Mehmet karaca şunları yazıyor:
1945’te Ulu Camii kapatılmıştır. 1947 senesinde Şekerli ve Hatuniye Camii’si de kapatılmıştır. Biri ambar diğeri karakol olarak kullanılmıştır.
Balıkesir’den mektup:
'Sayın muhalefet lideri İnönü, son konuşmalarında hiçbir camii ve mescit kapatılmamış diye milletin gözünün içine baka baka utanmadan bu yaştan sonra yalan söyleyerek milleti yanıltmak istemektedir. Balıkesir’de, bütün camiiler kapatılmış, içlerine ot saman askeri malzeme depo edilmiştir. Bu millet bir daha CHP’yi tekrar başa geçirip eski aç günlerinde dönmek niyetinde değildir. devir değişti paşam. Arayıp bulamadığın aptal köylü kalmadı. Bugünün kıymetini daha iyi anlıyor. Senin zamanında çarık alamayan köylü şimdi ayakkabı giyiyor. Senin zamanında yırtık pırtık gezen köylü, bugün ekstra kumaş giyiyor. Bizi artık rahat bırak paşam. '

BELGELERLE CEVAP
Belge 1: Camilerin satışını gösteren yasa. Sayın Kılıçdaroğlu belge konuşuyor bak.
Tasnif harici camii ve mescitler kendilerinden başkaca ifade edilmek üzere kapatılır. Bu caminin çıkmasının ardından Türkiye’nin her vilayetinde camiler kapatılmaya başlandı.
Belge 2: İşte cetvel. 1926-1950 arasında 513 camii satılıyor. 327 cami arsası ki, bunların çoğunun üzerinde camii var, bunlar da satılıyor. 1070 mescit satılıyor bu arada. Bunlarla birlikte, kilise mezarlık gibi çok sayıda tarihi eserin satışı yapılıyor. Bunların tamamının belgeleri de elimizde.
Ben sayın Kılıçdaroğlu’na sadece bir kaçını gösteriyorum.
Buyurun bakanlar kurulu kararı...
Belge 3: Kılavuzu değiştir kılavuzu. Ben CHP’ye gönül veren kardeşlerimize de sesleniyorum. İnanıyorum ki sizin mayanız sağlam, ama genel başkanınız sıkıntılı. Satılan camiler, müze olarak, toprak mahsulleri ofisi, hububat deposu olarka kullanılıyor. Eğlence merkezine dönüştürülen cami bulunuyor. Camilerin satışı denilirken, harap ve vakıf bina deniliyor.
Belge 4: Vakıflar umum müdürlüğünden Tekirdağ Valiliği'ne, satılmasına bakanlar kurulunca karar verilip tebliğ edilmiş olan camilerin satış ilanlarının mevki olarak adı tahsis edilmek suretiyle, harap bina şeklinde neşrettirilmesi rica olunur. Bunlar millet uyanmasın diye yapılıyor.
Belge 5: Vakıflar Genel Müdürlüğü önemli ve acele notuyla bir belge gönderiyor. Üsküdar’da, Atik Valide Camii ve müştemilatından Efkan Tekkesi, vakıflar müdürlüğüne haber verilmeksizin işgal edilmiş ve yalnız Efkan Tekkesi’nin havuzlu odalarının işgaline devam edilmekte bulunmuştur. Emsalsiz, ince ve kıymetli yadigarlardır.
Belge 6: Bir vatandaş vakıflar genel müdürlüğüne dilekçe yazıyor, genel müdürlük bunu başbakanlığa gönderiyor.
Behçet Öner tarafından gönderilen tel yazıda kazada mevcut camilerin tamamen işgal edildiğinden bahisle, ramazanda cemaatle namaz kılmak üzere, Ulu Camii’nin tahliyesi istirham edilmektedir. Karacabey’de namaz kılacak yer kalmıyor.
Belge 7: Gaziantep’teki Selim Efendi Camii. Ne olmuş biliyor musunuz? Cumhuriyet Halk Partisi’ne satılmış. Çok manidar. Cumhuriyet Binası burası teşkilat binası olarak kullanıyor.
Belge 8: Edremit’teki Yıldırım Camii. O da halk evi yapılmak üzere CHP’ye satılıyor. 300 lira bedelle satılıyor.Kılıçdaroğlu’nun bunlardan haberi yoktur.
Belge 9: Osmangazi İlçesi Tophane Mahallesi’ndeki camii bando müdürlüğüne teslim ediliyor.20 Nisan 1936 Cumhuriyet Gazetesi. Bu ne insafsızlık. Seferhisar’da tarihi bir camii ahır yapılmış. Bu dosya içinde tek parti döneminde camilerin satışına, depo olarak kullanılmasına, ahır yapılmasına dair, onlarca yüzlerce haber küpürü bulunuyor.