Yeni bir yıla gireceğimiz zaman umutlanırız.

Yeni yılın bize uğurlu gelmesini isteriz.

Yeni yılda hayatımızda birçok şeyin değişmesini isteriz.

Yeni yılda yeni “hayaller”, yeni “umutlar”, yeni “beklentiler” içine gireriz…

Ve göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir sürede bir bakmışız yılın sonuna gelmişiz...

Hiçbir şeyi değiştirmeden geldiği gibi gidivermiş o büyük beklentiler içinde karşıladığımız yeni yıl…

Sonra…

Tekrar yılın sonuna geldiğimizde…

Yine aynı umutlara dalarız.

Yine büyük beklentilerle karşılarız yeni yılı…

Aynı değişmeyen duygularla…

Aynı değişmeyen heyecanlarla…

Aynı değişmeyen hayallerle…

Oysa “yıllar” değiştirmez hiçbir şeyi…

Değiştirecek olan bizleriz.

Biz” değiştiririz…

Hayatımızda nasıl bir değişiklik olmasını istiyorsak, nelerin değişmesini istiyorsak, onu sadece “bizler” yapabiliriz, “yıllar” değil…

O yüzden hayallerimizi erteliyoruz…

Umutlarımızı erteliyoruz…

Mutluluklarımızı erteliyoruz…

Eğer bir şeylerin değişmesini istiyorsak, hayatımızda ertelediğimiz ne varsa onlar için bir adım atmak zorundayız.

Bizler için yeni yıl “ertelemelerin” değil “harekete” geçmenin yılı olsun.

Yoksa yeni yıl bize bunları getirsin diye beklersek, daha çook bekleriz…

Hani deriz ya bazen; “yıllar bizden çok şey alıp götürdü...”

Hayır!

Yıllar hiçbir şey alıp götürmez, tam aksine getirir.

Bir beyaz saç teli daha getirir bize…

Göz kenarlarımıza bir fazla kırışıklık daha getirir…

Uzaktaki yakınlarımıza biraz daha artan bir özlem

Biraz yorgunluk

Biraz deneyim

Çokça, “yaşanmışlık” getirir…

Geçen her bir yıl kayıp değildir bana göre.

Kazanılmıştır…

“Bir yıl daha yaşlandık yerine,

“Bir yıl daha yaşadık diyorum ben şükrederek…

Peyami Safa’nın da dediği gibi; “Yaşlanarak değil yaşayarak tecrübe kazanılır, zaman insanları değil armutları olgunlaştırır…”

Yaşadığınız her günün yaşamaya değer olduğunu anladığınız, yapacaklarınızı ertelemediğiniz kocaman bir yıl olsun 2022…