Tanzimat'ın ilanı, meşrutiyetin getirilmesi, Cumhuriyet'in kabulü gibi değişimler hiç de ders kitaplarında yazdığı kadar kolay ve sancısız olmamıştır... 
Her değişim hem taraftarını hem şiddetli karşıtlarını yaratmıştır... 
Mücadele eksik olmamıştır.
Fakat bizim topraklarımızdaki çatışmanın temeli hep BATI'ya dayanmıştır... Onların kendi aralarındaki mücadele ülkenin yönünü belirlemiştir...
Kabaca 150 yıldır Türkler, DERİN DEVLETTTEN mahrum kalmıştır!
Cumhurbaşkanlarına, hükümetlere, Başbakanlara, Meclis'e DANIŞMANLIK yapan derin ve akıllı bir teşkilat yoktu! 
Bütün büyük devletlerde olan yapı, uzun zaman önce bizde ortadan kaldırılmıştı... 
Hafızamızın silinmesi, eskiye dönmemesi için bu şarttı! Adamlar, onların istediği şekilde yaşamamızı istiyordu. İddiasız, amaçsız, hareketsiz ve en önemlisi HAYALSİZ...
Devletin kurumlarının üstünde olan bu yapı, çarktaki her dişlinin sağlıklı dönmesi için gerekliydi!
Ama Neo-Con, Londra, İsrail ve Avrupa koalisyonu Ankara'nın göbeğine kendi derin devletlerini gelip kurdu! Yıllarca bu heyetin aldığı kararlar uygulandı.
Ekonomide, siyasette, hatta sporda bu masanın istekleri yerine getirildi. 
Ancak olan biten her şey ülkenin çıkarlarının karşısındaydı...
Adı Türkiye olan ülke, Türkiye karşıtlarına hizmet ediyordu...
Ettiriliyordu!
Kimsenin buna "DUR" diyecek gücü yoktu...
Ama başka coğrafyalarda bizdekinin tam tersi oluyordu! Devletin bekası için yaşayan derin devlet, en önemli kavşaklarda görevini eksiksiz yapıyordu!
Mesela Rusya...
Yakın tarihin en büyük değişimini böyle gerçekleştirdi...
Nasıl mı?
Anlatalım....
Komünizm altında 70 yıl yaşayan SSCB'de, işler istenildiği gibi gitmiyordu. Koca bir dev dışarıya tamamen kapalı da olsa içeriden çatlak sesler geliyordu. 
Ve bunlar dışarıdan rahatlıkla duyuluyordu. 
Özellikle ekonomi çarkı sağlıklı dönmüyordu! Kimse gelecekten umutlu değildi.
Alternatif olarak dünyada yerini alan KOMÜNİZM sarsılmaya başlamıştı... 
Ve bizde olmayan Rus derin devleti sahneye çıktı!
1985'te Gorbaçov lider oldu... 
Batı'ya ve Çin'e giderek değişimin ayak seslerinin duyulmasını sağladı... 
SSCB, eski SSCB değildi!
Glasnost ve Perestroika ile eskiye ait olan bütün yapılar çatırdamaya başladı. Komünizm sallanıyordu... 
Çünkü Rus Derin Devleti, ülkeyi kurtarmak için başka bir seçenek görmüyordu!
Devletin değişerek yaşaması gerektiğine inanmıştı!
Hamleler peşpeşe geldi...
Kökten değişim yaşanırken, küçük bir grup dışında çatlak ses çıkaran yoktu! Önce Reagan ile görüşen Gorbaçov daha sonra Baba Bush'la yeni dünyanın temellerini atıyordu... 
Özellikle 9 Eylül 1990 Helsinki Zirvesi'nde son nokta konuluyordu...
O görüşmeden sonra Amerika, şu anda oluşturulan dengenin temellerini attı...
Washington'a göre Asya ile Avrupa, Rus ve Türk desteğiyle kontrol edilebilirdi!
Washington petrol fiyatlarını bilerek yükseltip Rusya'nın zenginleşmesini sağlayacaktı...
Plan buydu!
Ancak zayıf da olsa sosyalist rejimin sevdalıları vardı. Gorbaçov'dan hazetmiyorlardı. 19 Ağustos 1991 sabahı KGB'nin içinden küçük bir grup, YANAYEV ile birlikte hareket eden 8 kişilik İhtilal Komitesi'ne destek verip karşı devrim yapmak istedi. Ancak Gorbaçov'u pek sevmeyen Yeltsin tankların üzerine çıkınca operasyon yattı..
Karşı hareket üç günde tesirsiz hale getirildi...
Komünizm kesin olarak tarihe karışırken, ülkede ne kan akıyor ne de karışıklık yaşanıyordu! Üstelik 11 ülke kendi yoluna gidiyordu! Avrupa ve Asya'nın haritası değişiyordu..
Devleti kurtaran "derin devlet" gereğini yapıyor, ülkeyi geleceğe taşıyordu!
Bütün kurumlar hızla değişiyor ve yenileniyordu!
Derin akıl böyle bir şeydi işte!
Tam bu evrede rahmetli Özal ile birlikte hareket eden birkaç kişi, bu değişimi gördü... Bir şeyler yapmayı düşündüler... Önce ülkenin kanını emen PKK'dan kurtulmak istendi! Ama dışarısı ve içerideki işbirlikçiler buna hazır değildi!
Kanlı 1993'ün arkasında yatan asıl gerçek budur!
Türkiye'nin Rusya'dan sonra değişimi istenmemiştir!
Londra merkezli güç bastırdıkça Washington da karşılık verdi! 
Türk devletinin yetki verdiği isimler tek tek ortadan kaldırılırken, kaybeden Türkiye oluyordu! 
Özal ile birlikte can veren Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Cem Ersever hep iki gücün çekişmesine kurban gidiyordu! 1990'da SSCB'nin dağılmasını fırsata çevirmeye çalışan Ankara, bunun bedelini pahalıya ödüyordu!
Ruslar rejimi silip atarken, Ankara bir türlü istediği rotada gidemiyordu!
Padişah ve Mustafa Kemal'in ortak Cumhuriyet planından sonra ilk kez 2006'da Türk derin aklı hayata geçti! Siyaset kurumunun destekçisi olan bir yapı artık hayattaydı...
Ama yine de işler kolay değildi. Sovyet Komünist Partisi kendini lağvederken, bizdeki bazı partiler Londra'dan emir alıyordu hala...
En önemli devlet meseleleri bile ortak kararla çıkamıyordu!
Mücadele hem içe hem de dışa karşı veriliyordu!
Dönüşüm çok zor oluyordu!
PKK ve barış meselesinde bile her siyasi oluşumdan farklı bir ses çıkıyordu...
Oysa yapılmak istenen çok basitti... Resmi ideoloji esneyip, bölgeyi yönetecek kıvama getirilecekti. Ama bu bile, yani Büyük Türkiye bile tarafları iknaya yetmiyordu!
Ama derin devlet ayakta ve pes etmeye niyeti yoktu!
Irka bağlı milliyetçilik tarihe karışacaktı... 
Büyük devletler nasıl herkesi kucaklıyorsa Ankara da aynısını yapacaktı...
Avrupa gibi, Amerika gibi...
Bu nedenle içeride değişimi anlamayanlar gidecekti! "Ne zaman ve kim?" diye sormayın!
Onlar kendilerini biliyor çünkü!
Derin akıl böyle emrediyor...
Maalesef bizdeki dönüşüm Rusya'dan bile zor oluyor!
Burada kimin eli kimin cebinde belli değil çünkü...
Tarafları anlamamız bile zaman alıyor...
Biraz sabırlı olup bekleyelim...
NOT: Bazı dostlarımız "Rusya dengenin neresinde?" diye soruyor... 
Rusya doğalgazla Avrupa'yı elinin altına almış durumda! 
Vanayı kapattıkları anda Avrupa donar! Sırada Türkiye'nin petrole hükmetmesi var!