Başbakan Erdoğan'la seyahatteyiz. Beş günde üç ülke. İlk durak Azerbaycan.
Uçağımız Bakü'ye değil, Şahdağ'ın eteklerindeki Gebele'ye indi. Türkiye'de tanınan bir şehir değil. Azerbaycan deyince akla Bakü ve Gence gibi şehirler geliyor. O yüzden Gebele'den kısaca söz etmek isterim. Gebele bulutların içinde bir şehir. Mevsim sonbahar, hava yağışlı, her yer yemyeşil. Şehrin kenarından coşkun ve sesli akan nehrin uğultuları arasında yazıyorum bu yazıyı.
'Kestane ormanı' bölgenin doğal zenginlikleri arasında sayılıyor. Ortalama yaşları 500'ü aşkınmış... Bazı ağaçlar devlet tarafından koruma altına alınan listeye eklenmiş. Tahmin edeceğiniz gibi şehrin tarihi de çok eski. 2000 yıl önce kurulmuş. Yunan ve Roma kaynaklarında 'Kabala' şehri olarak zikrediliyor. 600 yıl Kafkas Albanyası'nın başkenti oldu. Görünesi bir yer.
Dün, Dağıstan sınırındaki Gebele, önemli toplantıya ev sahipliği yaptı. Türkiye ile Azerbaycan 'Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi' Gebele'de toplandı. İlki geçen yıl İzmir'de gerçekleşmişti. Azerbaycan seyahatinin amacı da bu. Türkiye'den 6 bakan katıldı. Anlaşmalar imzalandı. İki ülke arasındaki işbirliği kültür, tarih ve dille sınırlı değil. Başbakan Ankara'dan ayrılırken enerji alanındaki stratejik boyuta dikkat çekti.
Gebele toplantısının, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkileri daha ileri düzeye taşıyacağı kesin. Altına bizzat Devlet Başkanı Haydar Aliyev ve Başbakan Erdoğan'ın imza koyduğu anlaşmalar kâğıt üzerinde kalmayacak, kısa süre içinde somut adımlara dönüşecek. Erdoğan bugün Aliyev'le birlikte tarihî Şeki ve Zagatala şehirlerini gezecek. Ardından Ukrayna Kiev ve Yalta...
Türkiye'nin sıcak gündemi var. Afyonkarahisar'daki patlama bugün bir haftayı dolduracak. Ama harareti hâlâ çok yüksek. Başbakan Erdoğan yola çıkarken havaalanında önemli bilgiler verdi. "Şu anda oradaki yetkililerden başta albay, yarbay, binbaşı ve yine astsubay olmak üzere dört tanesi görevlerinden alınarak farklı yerlere tayinleri yapıldı." dedi. Süreci başlatan Genelkurmay Başkanlığı... İdari ve adli soruşturma devam ederken olayda sorumluluğu olduğu düşünülen 4 kişinin görevlerinden uzaklaştırılması önemli bir gelişme.
Tabii en yoğun tartışma 'sabotaj iddiaları' üzerinden yürüyor. CHP lideri Kılıçdaroğlu 'Yüzde 99 sabotaj' dedi. İddiasını da adını vermediği komutanlara dayandırdı. Erdoğan Genelkurmay ikinci başkanının Kılıçdaroğlu'nu arayarak iddiayı sorduğunu, CHP liderinin "Ben böyle bir şey söylemedim, açıklama yapacağım." dediğini aktardı. Başbakan, Kılıçdaroğlu'na "Bilgi aldığın komutan kim?" diye sordu. Akla ziyan komplo teorileri de yok değil ama ön rapor ve bütün işaretler sabotaj değil kaza olduğu yönünde.
Kılıçdaroğlu'nun 'Sabotaj iddiası' çok önemli. Anamuhalefet partisi liderinin ağzından çıkıyorsa 'basit bir komplo teorisi' veya 'kuşkunun dillendirilmesi' olarak görülemez. Üzerine gidilir. İddiasını açıklığa kavuşturması beklenirdi. Dün basının karşısına çıktı. İddiasını tekrarladı. Sözünün arkasında durdu. Hatta bir adım öteye götürdü. 'Yüzde 99,5' dedi. Dayanağı ne? Bu kez askerler yerine 'uzmanları' referans gösterdi. "Bana bilgi veren tüm uzmanlar ağırlıklı olarak bu bir sabotajdır dediler." dedi.
CHP liderinin daha somut konuşması lazım. Hangi uzman, hangi veriye dayanarak 'sabotaj' dedi? Ardında 25 şehit bırakmış bir olay. Kaza değil sabotajsa halkın bunu bilme hakkı var. Kim yaptı sabotajı? Terör örgütü mü yoksa devletler mi söz konusu? Bu iddia ortada bırakılmaz, ya ispatlanır ya da çürütülür? Kılıçdaroğlu daha açık konuşmalı? Sokaktaki insan gibi değil, devleti yönetmeye talip siyasetçi gibi iddiasının altını doldurmalı.