12 Eylül 1980 askeri darbesi sürecinde 11 yıl cezaevinde yatan ve idamla yargılanan  Ülkü Ocaklarının lider kadrosundaki ismi Ahmet Ulu, dönemin Mamak Cezaevi Müdürü Albay Raci Tetik'in, kendilerine yapılan akıl almaz işkencelerin emrini verdiğini ileri sürerek, şu çarpıcı ifadeyi kullandı:

"Bana yumruk atıp burnumu ve dişlerimi kırdı. Yere tükürünce de kışın ortasında üzerimdeki bütün elbiseleri çıkartıp sopayla dövdü. Sonra tabutluk olarak adlandırılan hücreye gönderdi. Ayrıca bizi toplu olarak kurşuna dizmekle tehdit etti."

Ulu, 3,5 yılı hücre cezası olmak üzere 11 yıl çeşitli cezaevlerinde yattığını ve işkencelere maruz kaldığını belirterek, sorumlulardan hesap sorulmasını istedi. 12 Eylül askeri darbesinde ismi en çok gündeme gelen kişilerden birinin de Albay Tetik olduğunu vurgulayarak, "1980 tarihinde ilk etapta başka yerde görevli olan Tetik, darbeden sonra Mamak Askeri Cezaevi'ne gönderildi. Cezaevine geldiğimizde daha içeriye girerken bize saldırdılar. Gözümüzü korkutmak için yaptıklarını sandık ancak baktık ki ciddi ciddi vuruyorlar. Bazı arkadaşlamızın kolu, bacağı kırıldı. 'Aşağı kat' diye adlandırdıkları bir yer vardı, oraya götürüp dövüyorlardı. Burada akıl almaz işkenceler yapıyorlardı. Daha sonra 'kafes' dedikleri yere götürüyorlardı. Burası, hayvanat bahçelerinde hayvanların koyulduğu yerler gibiydi." dedi.

'RACİ TETİK, BURNUMU VE DİŞLERİMİ KIRDI'

Mamak Cezaevi'nde B blokta bulunan bir hücrede kaldığını anlatan Ahmet Ulu, duygularını şöyle anlattı:
"Dev-Yol'un Çorum sorumlusu olan Özgür Şahin isminde birisiyle aynı koğuştaydım. Dev-Yol Merkez Komitesi, Özgür'ün benimle konuşmasını yasaklamıştı. Konuşma yasağı kararını bana söyleyince aramızda tartışma çıktı ve kavga ettik. Bunun üzerine hapishane yönetimi tarfından A blokta bulunan ve 'tabutluk' olarak adlandırılan yere gönderildim. Albay Raci Tetik'le ilk karşılaşmamız orada oldu. Beni görünce, 'Seni takip ediyorum. Sen B blokun boksörüysen ben de cezaevinin genel boksörüyüm.' dedi ve yumruk attı; burnum ve dişlerim kırıldı, yüzüm ve ağzım kanlar içinde kaldı. Ağzımdan kan çıktığı için nefes alamadım ve tükürmek zorunda kaldım.

ÖLDÜ DİYE TABUTLUGA ATTILAR
Bunun üzerine, 'Sen bana nasıl tükürürsün.' diyerek bu kez sopayla tekrar dövmeye başladı. Üzerimdeki bütün elbiseleri çıkarttı, işkenceye başladı. Kendimden geçince beni battaniyeye sarıp tabutluğa götürmüşler. Bütün elbiselerimi ıslatıp giydirdiler. Bu olay, 14 Aralık'ta meydana geldi. Beni baygın vaziyette tabutluğa attılar. Dışarıda kar var, hava çok soğuk. Kendime geldiğimde duvara yapışmış durumdaydım, ayrılmak için epey uğraştım." 

Tetik'in bir gün cevaevinde bütün mahkumları topladığını anlatan Ulu, "Bizi, 'Eğer bana ve arkadaşlarıma herhangi saldırı olursa hepinizi toplu olarak kurşuna dizerim.' diye tehdit etti. Ayrıca kaldığımız barakaları, elindeki otomatik silahlarla tarıyordu. Mermiler üzerimize düşüyordu. Böyle sapık ruhlu bir adamdı." ifadesini kullandı.


İHTİLALCİLERİN PEŞİNİ BIRAKMIYOR
Ahmet Ulu, eşi Aliye Tetik'in konuşmaları sebebiyle bugüne kadar Albay Raci Tetik'i yurtdışında sandıklarını ifade etti. Eşinin, basına hep kocasının Avustralya'da kanser tedavisi gördüğünü söylediğini vurgulayan Ulu, şöyle devam etti:  
"Oradan da Yeni Zelanda'ya geçeceğini söylüyordu. Yerini hep saklıyordu. Ayrı olduğunu söylüyordu. Türkiye'de saklandığını öğrenince çok şaşırdım. Eğer suç işlemiş birisi olmasaydı, normal bir insan gibi hastanelerde tedavi görürdü. Herkesin önünde tedavi olurdu. Bulunduğu yeri sakladığına göre suçlu olduğunu kabul etmiş." 

Tetik'in, İstanbul'da GATA'ya bağlı Çamlıca Huzurevi'nde kaldığını öğrenince çok şaşırdığını belirten Ulu, şöyle devam etti:
"Ben 12 Eylül davasına müdahil oldum. Ayrıca 'Mamak'ta 30 Gün' isimli kitabım, dava dosyasına delil olarak alındı. Bu nedenle davayı yakından takip ediyorum. Son duruşmada Raci Tetik, mahkemeye sağlık sorunları nedeniyle gelemeyeceğini bildirmişti. Mahkeme de bunun üzerine şahsın yerini tespit etti. Biz de mahkemenin, Tetik'ten yeni bir sağlık raporu istemesini talep ettik."

Editör: Haber Merkezi