“İslam’ın ikinci halifesi Hz. Ömer, Şam ziyaretinden sonra Humus iline gitti.. Humus'ta şehrin eşrafını topladı, toplantıdan sonra onlardan şehirdeki fakirlerin bir listesinin çıkarılmasını istedi.Hz. Ömer, fakirlerin içerisinde Said bin Amir ismini görünce çok şaşırdı. 
Humus’taki yardıma muhtaç fakirlerin listesini hazırlayanlara Said bin Amir'i listeye niçin yazdıklarını sordu.
” Valimiz fakirdir, devamlı "Rüşvet alan da veren de Cehennemdedir" hadis-i şerifini okur ve en küçük bir hediyeyi dahi kabul etmez.Mülüman ve gayrimüslim her birimiz onu çok severiz, çünkü O, halkın dert ortağıdır” dediler.
Hz. Ömer:” Valinizin kusuru var mıdır?” diye sorunca Humus eşrafı  Vali   Saîd bin Âmir’in dört kusurundan bahsettiler. Bunun üzerine Hz. Ömer, Humus Valisi Saîd’i hemen Medîne’ye çağırdı ve aralarında şu konuşma geçti:
“ Ya Said, senin bazı kusurların varmış. Bunların aslı nedir? Vazifene sabah namazından hemen sonra değil, kuşluk vakti geliyormuşsun. Geceleri insanlar içerisine hiç çıkmaz, görünmezmişsin. Haftada bir gün evine çekilir hiç kimseyi kabul etmezmişsin. Sahabelerden Hubeyb’in şehit edildiği söylenince bayılıyor, kendinden geçiyormuşsun.”
Bunun üzerine Humus Valisi Said, şu cevabı verdi:- Ya Müslümanların Emiri! Anlatılanlar doğru. Şimdi bunları sana izah edeyim:
1- Vazifeme ancak kuşluk vakti, gelebiliyorum. Çünkü hanımım hastadır. Evde bütün hizmetleri kendim yapıyorum. Hamur yoğurur, ondan ekmek yapar, pişirir, abdest alır öyle çıkarım. Geç kalışım bundandır.
2- Geceleri insanların içerisinde görünmeyişimin sebebi; gündüzleri halkın hizmetleriyle meşgul olurum. Geceleri de Allah’a hizmet ve kulluk için ayırdım. Böylece gündüzleri yaptığım işlerin, verdiğim hükümlerin muhasebesini yapar, yanlış kararlarım varsa düzeltirim.
3- Haftada bir gün evime çekilip hiç kimse ile görüşmememin sebebi, üzerimdeki elbisemden başka giyecek elbisem olmadığından, yıkadığım elbiselerim kuruyuncaya kadar kimseyi kabul edemiyorum.
4- Hubeyb hazretlerinin şahadetini hatırlayınca bayılmamın sebebi anlatılacak şey değildir. Çünkü Mekke müşrikleri Hubeyb hazretlerini asarlarken yanlarında idim. Belki onlara engel olabilirdim, fakat o zaman henüz iman etmemiştim. Seyirci kaldım. Onun gösterdiği cesaret ve celâdeti hatırladıkça, ne kadar kuvvetli bir imana sahip olduğunu daha iyi anlıyorum. Niçin mâni olmadım diye üzüntümden bayılıyorum.”
Sonra, Saîd bin Âmir Hz. Ömer'den rica etti:” Yâ Ömer, ne olur beni bu yükten kurtar Valilikten affet” dedi..Hz. Ömer bunu kabûl etmeyip yine vâli olarak bıraktı. 
Hz. Ömer Humus Valisi Said bin Amir’i hatırladıkça gözyaşlarını tutamaz halkın içinde bile olsa ağlar ve “Ah Said ah!..Allah Korkusu ve din duygusu  seni ne kadar yüceltmiş, millete faydalı hal getirmiş.Senin gibi imanı kuvvetli dindar Valilerle değil Arabistan’ı bütün dünyayı hem polissiz, zabıtasız idare edebilirim, Yeter ki onlara işte böyle dinleri hakim olsun..” derdi.”
Bu döneme “Saadet Asrı” denmesinin sebebi İslam’ı böylesine dikkat ve tam bir bağlılıkla yaşanmasıdır.
 “Hz. Ömer  halifeliği zamanında şehirlerden birine, vali olarak birini göndermek istedi. O zat tayin emrini almak için küçük çocuğu ile Hz. Ömer’in huzuruna çıktı. Hz. Ömer, o çocuğu kucağına alarak öptü. Bunu gören vali adayı:
“Ey müminlerin emiri, çocuğu kucaklayıp öptünüz. Halbuki benim birkaç evladım olduğu halde, şimdiye kadar hiçbirini öpmedim” dedi.
Bunun üzerine Hz. Ömer: “Demek sen çocuğuna bile şefkat ve merhamet ile davranmayan bir kişisin. O halde insanlara karşı merhamet ve şefkatin de az olur. Emri altında olanlara merhameti olmayan kişiden vali olmaz” diyerek tayin emrini geri alır.”
İslam sadece insanlara, yakınlarına karşı değil bütün canlı cansız mahluklara karşı merhametli ve adaletli olmayı emreder. Bu nedenle merhamet Müslüman’ın en belirgin özelliğidir.Merhametini kaybeden insanlığını da kaybeder. 
Hz. Muhammed :“Ümmetimin erenleri, çokça namaz kılmaları veya çokça oruç tutmaları sebebiyle cennete girecek değillerdir. Fakat onlar, herkese karşı temiz kalpli, cömert gönüllü ve bütün Müslümanlara karşı merhametli olmaları sebebiyle cennete gireceklerdir…Allah merhamet edenlere merhamet eder. Yeryüzündekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin”” demiştir.
Güzel ahlaklı olmanın sırrı “incinmemek” ve “incitmemek” tir.
Akıllı kişi, ister şehrin Valisi olsun isterse şehrin en fakiri olsun Allah’ın emir ve yasaklarını hayatının tek ölçüsü kabul ederek Hz. Muhammed’in  izinde O’nunla aynileşecek bir hayat tanzimi yapar ve her anını buna göre yaşar.