31 Mart yerel seçimleri konuşulmaya devam ediyor halen.

Türk seçmeninin değişik bir yapısı var, ne yapacağı belli olmuyor.. 

Genel seçimlerde sol gösterip sağ mı vurdu, yerel seçimlerde sağ gösterip sol mu vurdu; beklenen miydi, beklenmeyen mi; bunların tartışmasını ve analizlerini kamuoyu araştırmacıları, anket şirketleri, konunun uzmanları ve ekran müdavimleri yapmaya devam ededursun…

Sonuç itibariyle masasız muhalefet ve muhalefette de CHP büyük bir başarıyla çıktı.

Kuşkusuz bu başarıyı çalışmayla taçlandırmak gerek.

Hoş; tüm belediyeler aşırı borç yükündeyken bu borç sarmalı arasında nasıl ilerleme kaydedecekler artık orası hesap kitap ve plan-proje işi.

Lakin sata sata kaynak yaratmaktan öte; öncelikle kamu kaynaklarının olağanüstü akılla idaresi şart.

Bu noktada hep altını çiziyoruz; yerel idareler ekip işidir ve liyakat ön planda olmalıdır.

Yerel idarelerin artık boşa geçirecek zamanı yoktur.

Bu noktada kutlama, tebrik, ziyaret vs programların tümüyle sonlandırılması mümkün olmasa da tüm belediyeler açısından minimuma indirilmesi ve belediyelerin tabiri caizse 24 saat ışıklarının yanması yani çalışmaya odaklanılması şarttır.

Balıkesir özeline bakalım, devasa bir ilde pek çok ihtiyaç, pek çok eksiklik mevcuttur.

Ama önce hesap verilebilir ve şeffaf bir idarenin ehil ellerde ortak akılla ele alınması elzemdir.

Lütfen bu noktada gereksiz reklama, tanıtıma, abur cubura, hediyeye para akıtılmasın.

En büyük reklam hizmettir.

Seçim başarısı ve birleşen bayram içiçe geçtiği için belli bir noktaya kadar makul ve mazur karşılanabilir ama lütfen artık belediyeler reklama para harcamasın; bezler, bilboarlar, direkler, devasa afişler sonuç itibariyle inanılmaz yekûn tutan harcamalar.

Belediyelerin kasası tamtakırken yapılan lüzumsuz harcamalar seçmen aklına mutlaka yazılıyor…

Sokağı o yüzden unutmamak, sokakta konuşulan eleştirilere her daim kulak kabartmak şart.

Şehir merkezlerini bir kenara koyalım, park gibi alanları da…

Ama şehir giriş çıkışlarından tutun, şehirlerarası yollarda, kavşaklarda lüzumsuz çim sulama işinden acilen vazgeçilerek taş döşemeli peyzaj çalışmalarına dönülmelidir.

Ki pek çok noktada Balıkesir açısından bunun örneklerini görmeye de başlamıştık, bunun devamı gelmeli ve su gibi kıt kaynakların son derece hassas kullanımı gözetilmelidir.

Şehir içi yolların perişan ötesi hali hepimizin malumu…

Cengiz Topel, Vasıf Çınar ve Bandırma Caddesi’nin bir kısmı hariç her yolun tekrar ele alınması şart, insanın içi dışına çıkmadan araç kullanmak mümkün değil caddelerimizde.

Sosyal hayata yönelik mekanlar açısından kent merkezi, bundan 40-50 yıl öncesine göre inanılmaz derecede fakirleşti, geriye gitti; Balıkesir’e “marka” ve “vitrin” donatıların artarak gelmesi/getirilmesi/yaratılması şart.

6 Eylül Belediyesi’nin birkaç yıldır düzenlediği Kitap Fuarları, her ne kadar şehir için olumlu bir etkinlik olsa da ve devamı sağlansa da dar kapsamlı ve belli bir bakış açısıyla sınırlı olan fuarlardı.

Bunun, Eskişehir, Bursa, Samsun, Ankara, İstanbul gibi TÜYAP çatısı altında Ticaret Odası ve Büyükşehir şemsiyesi ile gerçek bir fuara dönüştürülmesi, bunun için de özellikle Avlu 2.Etap alanının harika bir yer olduğunun not alınmasını temenni ediyoruz.

Yeni Başkan Ahmet Akın’ın vatandaşla sıcak temasının gözle görülür ve somut hizmetler yanında eser ve yatırım anlamında da alınacak doğru kararlarla pekişmesi gerektiğine inanıyor ve arzuluyoruz.

Şehirle barışık, insanıyla yakın ve doğru ortak akıl ve liyakatli ekiplerle çok daha güzel bir Balıkesir hedefine ulaşılacaktır.

Önemli olan siyasetin çıkara malzeme edilmemesi, belediye imkanlarının kişisel rantlara heba edilmemesi ve israfa son verilerek çok çalışılmasıdır.

Vatandaşın istekleri de ihtiyaçları da sonsuzdur.

Kentlerin de aynı paralelde ihtiyaçları sınırsızdır.

Modern, ufku açık, akıllı kentlere ulaşabilmek ancak çok çalışmakla olur.

Her ne kadar bazı siyasi liderler yerel seçim başarısını küçümser gibi beyanatlar verseler, grup toplantılarında konuşsalar da vatandaş 31 Mart’ta kimi nereye koyduğunu gayet net ve çelişkisiz ortaya koymuştur.

Bu sebeple de şimdi çalışma zamanıdır.

Kaybedecek bırakın günü, tek dakika yoktur.