Keşke bir bakan, ilk, orta ve lise öğretiminden sadece meslekte kıdemi en fazla olanlardan 15-20 kişilik birer heyet kurup onların görüşlerine göre yol alsaydı…

Yok yok yanlış yazmadık kelimeyi..

Örtmenim” işte…

Çünkü en saf, en duru hitap şeklidir okula yeni başlayan miniklerin dudaklarından dökülen kelimeler.

“Örtmenim canım benim canım benim

Seni ben pek çok pek çok severim

Sen bir ana sen bir baba

Her şey oldun artık bana”

Öylelerdir gerçekten…

Anne, baba, arkadaş, abi, abla, teyze, amca…

Ne yükleyebilirsek kalplerimize öylelerdir.

Bugün gün onların…

Gün onların diyorsak; takvimsel olarak kuşkusuz.

Yoksa onlar zaten her daim gönüllerimizde…

İlköğretim öğretmenlerinin yerini bir tarafa koyun; onlar zaten unutulmaz…

Ama hayat boyu kaç öğretmenimizin imzası değdiyse üstümüze hangi birini unutabiliriz ki…

Zamanında biz çok yaramazdık…

Sınıfça yaramazdık…

Ortaokul ve lisenin en haşarı ve en çalışkan sınıfı nasıl olunurun 1982-1985 Karesi Ortaokulu, 1985-1988 Balıkesir Lisesi tarihine bakın bulursunuz…

Tüm liselerin abuk şekilde süper lise, Anadolu Lisesi gibi yapılmamış, herkesin işini ciddiyetle yaptığı, Milli Eğitim’in cılkının çıkarılmadığı, her gelenin saçma sapan uygulamalarla eğitim sistemini mahvetmediği o zamanlarda, okulun en haşarı sınıfından üniversite sınavında ilk 100’e giren öğrenci vardı…

Şimdi tüm okullar dökülüyor di mi?

Çünkü eğitimi siyasete oyuncak yaptılar.

Bilimden, akıldan, doğrudan, evrensel gerçeklerden uzaklaştılar…

Saçma sapan modellerle, küçük küçük siyasi dokunuşlarla eğitimdeki öncelikleri mahvettiler…

Fen Liselerini kulak arkasına koyup dağ taşı İmam Hatip yaptılar…

Oysa eğitim, siyasete bırakılmayacak kadar ciddi iştir…

Keşke bir bakan, ilk, orta ve lise öğretiminden sadece meslekte kıdemi en fazla olanlardan 15-20 kişilik birer heyet kurup onların görüşlerine göre yol alsaydı…

Nerdeee???

Milli bayramlardaki törenlerden Andımıza, karma eğitimden kız öğrencilerin diz kapaklarına kadar uğraşan zihniyetin arasında eğitim öyle mi?..

29 Ekim’i, 30 Ağustos’u görmezden gelip 15 Temmuz’u ilk plana alan ve tarihi bile siyasete malzeme eden bir anlayışta kutlamak 24 Kasım’ı öyle mi?..

Öğretmenlerimiz can’dır.

Bizi insana çeviren, hayatımıza temel atan en değerli varlıklarımızdır, ötesi var mı?..

Topluma, ailesine, kendisine, vatanına ve insanlığa iyi bir insan yetiştirmek içindir tüm çabaları; ötesi yok.

Sorunları çok ama bugünkü büyülü kelimelere, tabiri caizse yağlamalı ifadelere de karınları tok.

Çünkü sorunlarını dile getirmek istedikleri an karşılarına kolluk güçleri dikilip demokratik haklarını kullanmaları bile engelleniyor, polisimizin deyimiyle “süpürülüyorlar” iyi mi!

Velhasıl…

Hayatta olanların hepsini şükranla, saygıyla; vefat edenleri rahmet ve minnetle anıyoruz bir kez daha.

Ne olduysak onların sayesinde olduk.

Onlar bizim neyimiz?

“Örtmenim canım benim canım benim, seni ben pek çok pek çok severim.”

Ve Başöğretmen Atatürk’ün Cumhuriyet öğretmenleri ile inanıyoruz Türkiye’nin geleceği Başöğretmenimiz ışığında her şeye rağmen daha güzele, daha iyiye yol alacak.