Suriye ve Gazze konusunda Rusya'nın sessizliği arkada bazı gizli anlaşma veya mutabakatların olduğunu akla getiriyor.

YAZI DİZİSİ: (BÖLÜM 5 )

KÜRESELCİ SERMAYENİN YENİ STRATEJİSİ NE OLABİLİR

"Küreselci sermayenin savaş istediği; geçmişte ve bugün bu tür olayların arkasında olduğu" nitelemesi çeşitli yorumlarda sık sık dile getirilir. Ülkeleri yeni bir düzene ikna edebilmek için kaos, ekonomik kriz ve savaş ortamlarına ihtiyaç olduğu ve hatta Davos'un "THE GREAT RESET" oturumlarının bu düşünceye hizmet ettiği yazılıp çizilmiştir. Gerçekten de, savaş değilse de yeni gelecek teknolojilerin uyumu, yeni yönetim şekilleri, yeni sosyal hayat ve hatta yeni bir sosyalist sistem için her şeyin sıfırlanıp yeniden başlamak gerektiği Davos toplantılarında savunuluyordu. Bireyler için mülksüz ama daha kolay ve sorunsuz bir yaşam ve bir tür sosyalizm dile getirildi.

Küreselci karşıtları mülksüzleştirme ile bireyin direncinin zayıflayacağı, otomasyona ve yapay zekayla olağanüstü kontrol ve müdahalelere bireyin karşı koyamaz olacağını savundu. Mülksüzlestirme uygulamasıyla şirketlerin her şeye sahip olacağı bir kölelik sistemine gidilmek istendiği dile getirilip itiraz edildi.

Davos toplantıları çok büyük itirazlar, ertelemeler ve olaylarla geçti.

Ancak sürpriz bir gelişme oldu; Süper güç ABD'de bu tür küresel, sosyal ve siyasal politikalara karşı olan "ulusalcı" diye nitelenen bir ekip iktidara ikinci kez geldi.

Küreselci gurup kendine yakın en büyük askeri ve yönetim gücünü kaybetti. Fakat bunun karşısında ABD'nin eski gücüne kavuşması gerektiğini savunan yeni ekibin de artık, "küreselci sermayenin" çok güçlü olduğu bir Dünya'da hareket alanı o kadar da rahat değildi.

Trump, veren ve hükmeden bir ABD politikası yerine pazarlık ve tehdit karışımı bir yaklaşımı benimsedi. İç ve dış sorunlar karşısında elde ne varsa onunla pazarlık yapılan bir politika devreye girdi.

Trump, ABD için düze çıkışın ve Dünya'da güçlü bir hegemonyayı devam ettirebilmenin, devasa kamu borçlarından kurtulmak ve ABD'ye yük kabul ettiği angajmanlarından sıyrılmak olduğunu ısrarla vurguladı.

Trump'a göre borçlardan kurtulmak, gereksiz gelir getirmeyen işler ve müdahalelerden uzaklaşmak yaklaşımı izlenmesi gereken yoldu.

Ukrayna'da Rusya'ya karşı savaş destekçisi olmama yanlısı Trump politikası ABD silahlarını satma garantisi ve AB ülkelerinin masrafları yüklenmesi karşısında gevşetilebildi.

Bununla beraber Rusya'nın Doğu Avrupa 'ya yönelik hedeflerinin değişmemesi Trump'ı da zora sokan bir durum olarak devam edeceğe benziyor.

Alaska zirvesinde Rus Dışişleri Bakanı'nın SSCB (Sovyetler Birliği) tişörtüyle katılımı Rusya'nın tavrını en kestirme yoldan ima ediyordu. Rusya kendisi için bu değişim ortamının sonucunda adeta eski Sovyetler Birliği benzeri bir güç ve yayılmacılığı işaret ediyordu...

Basında Trump'ın bu zirveden sonuç alamaması ve gösterdiği barış hedefine ilerlediğini gösteren bir sonucun ortada olmaması çok eleştiri aldı.

Bana göre, iki lider arasında, Ukrayna meselesinin halledilememesi dışında, bu konuyu çok daha önemli istişareler yapılmış olması ve bunlarla ilgili kararların konuşulması ihtimali daha yüksek.

Belki de Trump, AB ülkeleri karşısında Rusya'yı eleştiren bir tutuma girerken, gerçekte gelecekte ABD ve Rusya arasında yüksek işbirliği kanallarının temellerini atıyordu. Alaska'da, Rusya ve ABD arasında ulaşımı sağlayacak trilyon Dolarlık köprü projesinin karara bağlanması bunun göstergesidir. Bu köprü, gelecekte bir tür ekonomik işbirliği ve kısmi entegrasyonu işaret edebilecek büyüklükte bir yatırımdır.

Ayrıca Suriye ve Gazze konusunda Rusya'nın sessizliği arkada bazı gizli anlaşma veya mutabakatların olduğunu akla getiriyor.

Akla gelen diğer önemli konu ise iki lider arasında henüz açıklanmamış, küreselcilerin "küresel hedef veya projelerine" alternatif projeler portföyünün olması ihtimalidir.

UKRAYNA'DA ÇÖZÜM ACIYLA GELEBİLİR

Rusya, Ukrayna ve Doğu Avrupa'daki bazı hedeflerinde kendi jeopolitik güvenliğinden emin olana kadar ısrar edecektir. Bu nedenle Ukrayna konusunun çözümü AB ülkeleri ve küreselci gücün ısrarı sonucu çok büyük ve acı gelişmeler yaşanmadan kolay gözükmemektedir.

Suriye ve Gazze konusuna gelince; Türkiye destekli Şara'nın zaferine sessiz kalan ve hatta onunla görüşen Rusya ve gelişmeleri taktirde karşılayan Trump yönetimine bakıldığında konunun zaten çözüm yolunda olduğu anlaşılmaktadır. Suriye de çözümü zor olan konu İsrail'in Golan tepeleri konusundaki ısrarı ve Dürzilerin özerklik talebidir. Bu iki konunun Netanyahu sonrası döneme kalması mümkündür.

Halen "SDG Yönetimi" altındaki ABD destekli bölgedeki nüfusun 1/4'ünün Kürt, geri kalanının %75lik nüfusun Arap, Türkmen, Ermeni ve Süryani nüfus olduğu bilinmektedir. ABD bölgede bir kaç üs dışında uzun dönem kalmayacağına göre bu bölgedeki silahlı ekiplerin Şara yönetimi altındaki yeni Suriye Ordusuna katılımları tezinin gerçekleşme ihtimali yüksektir.

ABD'de özerklik tezlerine anlayış gösteriliyor ortamı olsa da istisna olarak SDG kontrolü altındaki bölgenin kuzey doğusundaki Kürt yoğunluklu bölgenin Kuzey Irak'taki yönetime katılmasının gündeme getirilmesi ihtimali vardır. Bu konu ABD'nin İran'ı felç etmek amacıyla yapması beklenen büyük hava saldırısı sonrası gündeme gelebilir.

-Devam Edecek-