BATI ASYADA İKİNCİ PERDE
ABD ORTADOĞU'DAN ÇEKİLİRSE NE OLUR?
▪️10.Bölüm▪️


ABD’nin Ortadoğu’yla ilişkileri açısından geleceğe yönelik şu temel soruyu sorup devam edelim:

Eğer ABD bu coğrafyalarda etkin ve sürekli müdahil olmayı kendi ekonomisi için gereğinden fazla masraflı buluyorsa ve buna bir son vermenin yollarını arıyorsa, beklenen küresel ekonomik kriz ABD dahil büyük ülkeleri en azından önemli bir süre kendi coğrafyasına çekilmesiyle sonuçlanıp kendi sorunlarına yöneltecekse;

ABD'nin olmadığı Ortadoğu ve Akdeniz'de yaratılan boşluk nasıl dolduracaktır?

Süper güçlerin-gelişmiş batı ülkelerinin çekildiği veya etkisizleştiği Doğu Akdeniz de neler olabilir? (ABD yönetimi karlı görmediği coğrafyalarda varlığını sürdürmenin kendi ekonomisi için büyük bir tuzak ve aptallık olduğunu birinci ağızdan ifade etmiştir.)

Büyük bir küresel kriz ortamı gerçekleşip tüm Dünyayı etkisine aldığında, hegemon ülkeler öncelikle ve merhale merhale varoldukları yabancı ülkelerden çekileceklerdir. Her ülke yönetimi kendi iç sorunlarıyla mücadeleye dönecektir.

Ortadoğu ve Doğu Akdeniz gibi coğrafyalarda kendi öz güçlerine dayanmayan ülkeler ve bugün bağımsızlık isteyen etnik yapılar hem içeride hem dışarıda büyük sorunlarla karşılaşacaklardır. Yunanistan ve hatta İsrail bu ülkelerin başında gelmektedir.

Yönetimlerin büyük kısmının değişmesi, rejimlerin sertleşmesi ve bazı ülkelerin kriz öncesinde varlığını sürdürdüğü veya askeri üs bölgelerinden yavaşça çekilmeleri yaşanabilecektir.

Yukarıdaki yorumlara "ABD yönetimi bu bölgelerden çekilmeyi telaffuz ederken daha fazla nüfuz ve müdahaleye doğru yöneldiği" eleştirisi gelebilir. Yorumlar bu durumun uzun sürmeyeceği öngörüsüyle yazılmıştır.

Devam edelim. Sonuçta ne olur?

Bölge ülkesi olup da güçlü ve dinç orduya sahip ve temel gıda ihtiyacını sağlamada nisbi olarak diğerlerine göre avantajlı ülkeler daha şanslı olacaklardır.

Uluslararası sermaye daha güvenli ve jeopolitik açıdan daha avantajlı bulduğu coğrafyalara yönelecektir.

Bu ülkelerin etrafında kümelenmelerin olabileceği ve yeni kutup ve güç merkezlerinin oluşabileceği şimdiden gelecek senaryolarının içine kuvvetli olasılıklar olarak katılmalıdır.

Türkiye tarihsel, kültürel ve jeopolitik potansiyelleri yanında olağanüstü şartlara dayanıklılığla çok sayıda tecrübe yaşamış bir ülke olarak önümüzdeki koşullarda şansının ve potansiyelinin yüksekliğiyle fazlasıyla dikkat çekmektedir. Türkiye bu tür senaryolar içinde eşsiz konumunu her platformda hissettirmektedir

Küresel ağır kriz döneminde, uluslararası geleneksel kurumlar, etkisizleşirken kendini yönetmekte güçlük çeken ve birliğe ihtiyaç duyan ülkelerin daha yüksek potansiyelli ve daha güçlü ülkelerle işbirliği ve entegrasyon arzusu içinde olmaları doğaldır. Zaten çoğunlukla beklenen ve en çok belirsizlikler içeren konu da budur!

Ancak şunları şimdiden eklemek gereklidir: Hem küresel sermaye, hem bugünün hegemon devletleri hem de Asya'nın yükselme potansiyeli taşıyan ülkeleri Çin'in yükselişi karşısında ona dengeleyici bir güç çıkarmak zorunda olduklarının farkındadırlar. Bu gücün çok sayıda üyesinin bulunma zorunluluğunu bizzat karşılarındaki gücün devasa yapısı dayatmaktadır. Önümüzdeki süreçte Asya'da bu tür işbirliği adımları ve misyon yüklenen ülkelerin kendini göstermesini heyecanla bekliyoruz...

▪️Devam Edecek▪️