Merhaba dostlar.
Nasılsınız bakem?
Özlediniz değil mi yazılarımı?
Kusuruma bakmayın. Bir süredir yazamıyorum.
Neden demeyin sakın..
Haklı gerekçelerim var.
Çünkü yakalandım, vuruldum, sarsıldım ama yıkılmadım.
Önce grip vurdu beni. Söylenildiğinde göre 'keçi gribi'ymiş adı. Gerçekten keçi gibi inatçıydı. Yatak-döşek. Sarstı beni..
Ardından mide bulantıları başladı. İğrenç birşeydi.
Çektiğimi bir ben, bir Allah bilir..
Birilerinin ahı tuttu desem, hayırsız ve uğursuzlardan başkasıyla uğraşmam ki!
İşin gerçeği şu; Yaş kemâle eriyor!
Eski model bir otomobil gibi anatomimizi oluşturan parçalar yıpranmış..
Bir ayar yaptırıp yeniden eski günlere dönüş yaptık.
Yıkılmadık, ayaktayız yani.
Helvamızı yemek isteyenler biraz daha bekleyecekler anlayacağınız.
Sizlerden uzak kaldık ama sizlerle nefes alıp verdik.
Attığınız adımı takip etmesekte, kimin ne yaptığını ve neler peşinde koştuğunu hep işittik.
Bilirsiniz, 'Balıkesir'de olup bitenden herkesin haberi olur'.
Olmama olasılığı sıfırdır!
Çünkü bu kentte iki kişi arasında konuşulan bile SIR değildir!
Derdimize derman ararken bile, bu kentin güzel insanları (!) anında yetiştirdi bize bu güzel kentte ve medya dünyasında olup bitenleri.
Allah'a şükürler olsun ki, şimdi turp gibiyim.
Maşallah deyin ha..
Nazara gelmeyelim sonra!
Unutmadan ajans10'culara teşekkür ederim.
Beni benliğime kavuşturan hekimler kadar ilgilendiler benimle.

***

Bu kadar hasbihâl yeter.
Gelelim mevzuya.
Biliyorsunuz değil mi çıkış noktamı?
Hatırlayın;
"Kamuoyu adına görev yaptıklarını deklare edenlerin niyetlerini, dışarıdan bilinmeyen yüzlerini sizlere aktarmaya çalışacağım demiştim."
Devam edeceğim maskeleri düşürmeye.
İster makyajlı halleriyle görmeye, sohbet etmeye, kapılarınızı açmaya devam edin.
İsterseniz natürel yüzlerini ve niyetlerini görüp, "defol git" deyin..
Bu sizlere kalmış birşey.
Kısacık bu hatırlatmayı yaptıktan sonra
İki olay paylaşacağım  bugün siz benim okurlarımla..

***

Birincisi var ya
Tam anlamıyla skandal.
Hatta adına Balıkesir Basınının ERGENEKONU bile denilebilir!
Meraklandınız dimi?.
Açın gözlerinizi ve iyi okuyun.
Sonra da kararınızı verin!
Balıkesir'de siyasete girmiş, elini-yüzüne bulaştırmış
Pazarlamacılık yapmış, elini ayağına dolaştırmış
Atların 'KIYAK'cılığını çok sevmesine rağmen, hayvanların vurduğu çiftelerle ağzı-yüzü yanında şakülü kaymış olmasına karşın akıllanıp uslanmayan
Attığı her adımda ortalığı karıştırmış, insanları birbirine düşürmüş, 
Elini değdirdiği her işi batırmış
Dikiş tutturamayınca, hani o bir önceki çok reyting alan yazımda alanen paylaştığım üçkâğıtçılar gibi çareyi medya kalkanına sığınmakta bulmuş
Hani o sizin çok iyi bildiğiniz
Balıkesir medyasının 'AZİZ' ve 'MUHTEREM' kişiliği var ya..
Ortalığı yine kasıp-kavurmuş!
Kıyakcılığına soyunduğu atları beslemek için üçkağıt açmadığı kimse kalmamış.
'Bana ne bundan?" diyebilir,
"Her koyun kendi bacağından asılır" mantığından hareket edebilir,
"Yaradan herkese akıl vermiş, kullansaydı" görüşünü benimser,
"Dinsizin hakkından imansız gelir" deyişinin arkasına sığınabilirsiniz!
İstediğinizi demekte özgürsünüz.
Ancak
En garip, en iğrenç, en lanet olanı ne biliyor musunuz?
Ettiği yemine sadık kalmayan bir hipokratın hatasını yaşamı boyunca bunun acısını çekecek olan masum bir yavrunun adının bu üçkâğıtçının kartları arasında kullanılması..
"Allah belanı versin be adam" diyesi geliyor insanın içinden ama, inancım nedeniyle yakıştıramıyorum bunu kendime.
Bende hayal kırıklığı yaratan ise, yatak-döşek yatarken duyduğumda inanmak istemediğim, haberi bana getirenlere; "gözümle görsem inanmam" dediğim olay ne biliyor musunuz?
Yarım asırlık mazisi olan, hergün "güven damgası" yaftasıyla Balıkesirliler'in huzuruna çıkıp, onların sözcülüğüne soyunan ve 'gazetecilik' denildiğinde mangalda kül bırakmayanların "tokatçı" diye kamuoyuna ilan ettikleri bu AZİZ kişiliğe ağızlarından çıkan sözlerin henüz yankısının bile hissedilmediği süreci yaşamadan sahip çıkarak kanatlarının altına almaları..
Söyleyecek çok sözüm var ama  ben yine de yorumu size bırakıyorum.

***

Gelelim ikinci olaya.
Birileri  de kalkmış, "basın özgürlüğü nerede?" diye soruyor.
Ergenekon terör örgütü kapsamında gerçekleştirilen operasyonlarda gözaltına alınıp tutuklanan gazetecilere sahip çıkma adına bunu yapıyor?
"Cezaevlerindeki gazeteciler serbest bırakılsın" diyor!
Eğer bugün cezaevlerinde sadece ve sadece gazetecilik yaptığı için tutuklu medya mensubu varsa SERBEST bırakılmalıdır. Buna bu mesleği yıllarca yapan, şu anda da ucundan kenarından yapmaya çalışan biri olarak ben dahil kimse HAYIR diyemez.
Hiçkimse de dokunulmaz değildir.
Tıpkı Yargıtay Başkanı Gerçeker'in dediği gibi; "Yasalar önünde herkes eşittir."
Ergenekon kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan gazeteciler gerçekten gazetecilik yaptıkları için tutuklandıysa bende kalemimi kırmaya hazırım.
Ancak..
Yazdıkları için öldürülen, gerçekleri yazdıkları için kendi meslektaşları tarafından hedef gösterilen gazetecilere sahip çıkmayanların,
Çıkanları ise;"Bunlar terör örgütü üyesi. Bizlere komplo kuruyorlar. İftira atıyorlar." diyerek bugün dert yandıkları Cumhuriyet Savcılarına şikayet edenlerin
Bugün kalkıp; "basın özgürlüğü nerede?" diye yaygara koparmalarının ne kadar inandırıcı olduğunu ve onun arkasında saf tutanların da gazeteci olup olmadıklarını sorgulamak gerekmez mi?

***

Ey Balıkesir medyasının sakinleri;
Sen içindeki pislikleri arındırmak bir yana, onlara kol kanat geriyorsan
Meslektaşlarını hedef gösterenleri adam yerine koyuyorsan
"Gazeteciyim" demelerine karşın, gazeteci cinayetlerinde SANIK olarak yargılananları içinde barındırıyorsan
Üçkağıtçıları 'yılın transferi' diye  kamuoyuna ilan ediyorsan
Dışarıdan gazel okuyan biri olarak benim size ne dememi bekliyorsunuz?

Durum ve hal böyleyken;
Hala susuyorsan
Gerçekleri görmekte direniyorsan
Ben size;
"Susma! Sustukça Sıra Sana Gelecek" diyemem..
Yaşadıklarıma bakarak
Desem desem şunu derim;
Ne olursa olsun, sağlığınız yerinde olsun..
Sağlıklı günlerde buluşalım...
Unutmayın, bu yazı içinde bir reyting bekliyorum.
Okuduktan sonra, eşinize dostunuza link gönderin ki, bu dönemde bana bir moral olsun..

***

Bu yazıyı arşivime not etmek için takvim yapraklarına bakmasam, bugünün 8 Mart olduğunu unutuyordum.
Önce 'ANA'ların, sonra tüm kadınların günü kutlu olsun..
HEPİNİZİN ELLERİNDEN ÖPÜYORUM.. İYİ Kİ VARSINIZ...