Sizi üzenlere hala selam verebiliyorsanız, bu vicdanınızın sadakasıdır.” Vermeye devam edin o halde.. Vicdan kavramını günlük hayatımızda sıkça kullanırız, ama gerçekte ne ifade ettiğini pek bilmeyiz. Vicdansız herif, hiç mi vicdan yok, vicdanım rahat, vicdanın sızlamadı mı hiç, vicdan azabı çekiyorum gibi bazen olumlu, bazen de olumsuz cümleler içerisinde kullanırız. Herkesin bu kadar sıkça kullandığı bu kavram acaba bize neyi fısıldıyor?

Lügatlara baktığımızda çok farklı anlamlarla karşılaşırız… En yaygın anlamıyla ve Türk Dil Kurumu sözlüğünde şu şekilde tanımlanmış vicdan: “Kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç”, bir başka ve daha anlaşılır tanımlamada ise: “İyiyi kötüden ayırabilen, iyilik etmekten lezzet alan ve kötülükten elem duyan manevî bir duygu”..

Günlük hayatımız ölçüsüz tartısız, söz ve eylemlerle geçmektedir. Her gün yüzlerce kişi ve olayla muhatap oluyoruz. Ağzımızdan çıkan kelimeleri sarfetmeden evvel, yaptığımız eylemleri gerçekleştirmeden önce vicdan dediğimiz hassas teraziye bir vursak, sanırım yeryüzünde kötülük namına bir şey kalmayacaktır, tabi vicdanımız kaldıysa!!

Ne hazindir ki, rasgele konuşuyoruz, kişiler hakkında atıp tutuyoruz.. hiçbir kitap okumadan, hiçbir araştırma yapmadan, delilsiz, mesnetsiz yargıda bulunuyoruz, doğruluğunu bilmediğimiz konularda ahkam kesiyoruz, bir fiili hak hukuk/iman ve vicdan mizanına koymadan işliyoruz ve böylece belki de altından kalkamayacağımız büyük veballer yükleniyoruz. Özellikle kul hakkına riayet etmiyoruz, kamu hakkının kul hakkı olduğunu düşünmüyoruz.

Sanki normal bir durummuş gibi hareket ediyoruz...Haram ve helal noktasında, en dindarımızdan en günahkarımıza neredeyse hepimiz şuursuzca işler yapıyoruz ve hiç vicdanımız sızlamıyor. Ya da vicdanımızın sesine kulak vermiyor, geçiştiriyoruz.. “Kim zerre miktarı iyilik yaparsa karşılığını görür, kim zerre miktarı kötülük yaparsa yine karşılığını görür”(Zilzal Suresi) ihtarı bizi yaptıklarımız hakkında bir vicdan muhasebesine götürmüyor ise sonumuz hayra gitmiyor demektir.

Özellikle sorumluluk mevkiinde söz sahibi olanların bu hususlara çok dikkat etmesi gerekir.

Dilimizde kılı kırk yarmak diye bir kavram vardır. Bir konuda karar alırken, en ince detaylarına kadar düşünmek, tahlil yapmak, fayda ve zarar nazarında bir ölçüye vurmak gerek diye düşünüyorum.

Zira bizim inancımız insanlara ve diğer canlılara faydalı olmak temellerine dayanır. Yaptığımız her işi, söylediğimiz her sözü iman ve vicdan terazisinde ölçmek ve tartmak mecburiyetimiz var..

Dualarımızı güzel sözlerle süslüyoruz, faydasız ilimden, ürpermeyen kalpten, kabul olunmayan duadan sana sığınırız diyoruz, ama yaptıklarımız kalbimizi ürpertiyor mu acaba? Akşam eve vardığımızda, yastığa başımızı koyduğumuzda, bugün ne yaptım? Yaptıklarımın ne kadarı söz ve fiil olarak Allah’ın rızasına uygun?

Ya da eylemlerimizin ölçüsü insanlar beğensin, alkışlasın mı?

Bunun cevabı da elbette ki herkesin kendi vicdanındadır.

İçimizden bir ses yaptıklarımız ve söylediklerimiz hakkında bizi sürekli huzursuz ediyorsa, bilmeliyiz ki, işlerimiz hak ölçüsünde değildir.

Eğer yaptıklarımız ve söylediklerimizi hem Kur’an’a hem vicdana vurup, içimizde bir his gönlümüzde huzuru yeşertiyor ise, doğru yoldayız demektir.

Hayatın tek gerçeği olan ölümden sonra; kesin hesapların kesileceği günün dehşetinden sana sığınırım ya Rabbi!!

Ey tüm mevcüdatın yegane sahibi olan Rabbim, beni ve inanmış kullarını, bu andan itibaren, kul hakkından, ins ve cinnin şerrinden, zamanın fitnelerinden, cehennemin korkunç ateşinden ve azabından koru..

Bugüne kadar işlediğimiz her türlü günahımızı sonsuz rahmet ve merhametinle bağışla.

Bizler kendimize zulmedenlerden olduk. Kendi sonumuzu kendi ellerimizle hazırladık, yanıbaşımızda açlıktan, savaştan, hastalıktan ölen kardeşimizin acısı hiç vicdanımızı sızlatmadı.

Ne Filistin, ne Mescid-i Aksa hüzün vermedi kalplerimize, rutin haber olarak seyredip geçiştirdik..

Kendi rahatımızdan başka bir şey düşünmedik..

Bizlere şuur, iz’an ve merhamet duygusu ver. Körelmiş, kararmış vicdanlarımızı yeniden yeşert ya Rabbi!