Okumağa başladığınız yazımızın  başlığı için,  “Şu bizim Balıkesirliler Birliği” sözcüklerini kullanmak isterdik amma, son ve katılımın  az olduğu belirtilen genel kurulundaki aidat vermeyen ihraç edilsin,  önerisinin düşünülmüş olması  nedeniyle, kendimizi ihraç edilmişlerden biri yerine koyup konuşmayı uygun bulduk. Ve hemen de şu sözleri aktarmayı..Ne demişti Vali sayın Yılmaz Arslan, iki hafta önce?.. Her şey para demek değildir !

Şimdi söyleyeceklerimizden, başka yorumlara geçilmesinin mümkün olacağını tahminle, bir cümleyi daha eklemek istedik, bu girişimize.. Söyleyeceklerimiz,  biz bunları yaptık anlamında değildir. Eğer günün birinde araştırılırsa, bazı bilgileri  kayda almaktır,  yarına aktarmaktır niyetimiz, muradımız.

1992 yılında oluşturulan Balıkesirliler Birliği’nin tüzüğünden, Şükran günü’ne, yılda bir yapılan Tarhana Çorbalı toplantısından, tüzükteki Vakıf Kurma zorunluluğuna kadar nice konu, (pek ayıp olacaktır belki söylememiz), bu satırların sahibine aittir.

“ Balıkesirliler Birliği”  ismi, İçişleri Bakanlığı’ndan geçmez, başka isim bulalım, diyenlere direnmemiz de sayılmalıdır ayrıca.. O günlerin valisi sayın Kadir Uysal, “ Bir başka kentte bu isim uygun düşer amma, Balıkesir’de anlamsız kalır” biçiminde eleştiri getirdiğinde de “Efendim biz, önce Balıkesirliler olarak birlikteliğimizi  güçlendirmek kararındayız.” Demişizdir ve iddia edildiği gibi, isim Bakanlıktan geçmemiş, bizim hazırladığımız bir tür savunma, ilgili Bakanlıktan kabul görmüş ve Balıkesirliler Birliği ismi kesinleşmiştir.

Kent kent geziler / temaslar, dernek dernek ziyaretler,  Sanayi Odasında ve Sayın Yücel Aytaç’ın evindeki toplantılar; Balıkesirlileri her yılın aynı gününde bir kez daha buluşturacak etkinliklerin içeriği üzerine çalışmalar; Ankara, İstanbul, Gebze şubelerinin kuruluşları ; yürüyüşler, kentin kimi köşesinde çevreci inancı sergileyen etkinlikler,  18 mayıs’larda Ata’ya, Ulusal Marşımızın şairi Mehmet Akif’e, Alaca Mescid toplantısındaki buluşmalarıyla  Kuvvacı hareketi başlatanlara çelenk sunmalar, hep o ilk ayların / yılların  çalışmaları, çabalarıdır.

Bütün bunlar gerçekleştirilirken, kimse çıkıp da, arkadaşlar, bu gibi işler parasız pulsuz olmaz, önce aidat toplayalım,  dememiştir. Tıpkı, 1919’ların Kuvvacıları’nın söylediği gibi, bunlar bizim hemşehrilik görevimizdir  inancıyla, gönül zenginliği ile , kentin böylesi davranışlarla daha  güçlü örnekler kazanacağı umuduyla çalışmalar sürdürülmüştür.

Gün olmuş, Salih Tozan’daki bir genel kurulda, dönemin valisi ve Birliğin  üyesi, sayın Utku Acun, yönetimin değindiği maddi ihtiyacın, aidat ile karşılanacağı hesabı ve önerisine rağmen, yönetimler bu  konuyu öncelik sırasına koymamışlardır.

Şimdi ise,  aidat vermemiş olmak, derneğin tüzüğü ve yasa gösterilerek,  ihraç gerekçesi yapılmaktadır. Peki, kimdir ihraç edilecekler ? Ve bu isimler, aidatı veremeyecek kadar inançsız, bölgesiz, görgüsüz, saygısız, kural bilmez isimler midir acaba ?

İhraç etmek,  bir yanıyla da cezalandırmak sayılmayacak mıdır?.. Zamanlarını, belki en güzel günlerini , paralarını ve yaşamlarının nedeni mesleklerine ayrılmış değerleri harcayanlara yakışacak nasıl bir uygulama olacaktır? Bir gönüllü hizmete soyunmuş, gerekenleri yapmış, örnek olmağa çabalamış, toplumun dayanışma ihtiyacını  sergileme kaygısına  ulaşmış hemşehrilere reva görülen cezalandırma, yarınlarda nasıl anılacak ve değerlendirilecektir?

Kaldı ki, Balıkesirliler Birliği, yarınlarda  en güzel örnek olarak gösterilecek Kadir bilirliliği,  tüzüğüne hüküm olarak koymuştur. Hayatta olsun olmasın, Balıkesir’e hizmeti olan , Balıkesir kenti halkından olmayanların elini öpen bir anlayışla şükran günleri düzenleyip, inancını Şükran Belgeleri ile kanıtlamıştır.

Bu arada,  kimi hasis anlayışların tavırları öne çıkmış gibi bir görünüm oluşmuş, ancak yüreklerindeki inanç  ile  tüzüğünden Şükran Günü’ne kadar nice konuyu savunanların tutumu, o hasis tavırları adeta unutturmuştur.

Şimdi, her şeyi, hatta inancı bile para ile ölçen / bekleyen bir anlayış önündedir, içindedir Balıkesirliler Birliği…

Tüzüğündeki maddeyi uygulayıp,  kadirbilir inancını sergileme yerine, dünlerini o kuruluşa adamış isimleri belki,  el öpme / saygı ile selamlama güzelliğini, ihraçla  değerlendirecektir, ceza kararı ile tarihine kaydedecektir.

Gerçekleştirilmesi değil, düşünülmüş olması bile bizim için  hüzün veren bir bakış, bir tutum niteliği taşıdığından , kendimizi , kurucusu olduğumuz Birlik’ten ihraça lâyık isimlerden biri gibi görülmüşlüğümüz nedeniyle, o anlayıştan uzak tutmak istiyoruz

Umarız, bu düşüncemiz istifa gibi anlaşılıp, deftere de kayıt düşülecektir.