Türkiye'de önümüzdeki genel seçimlerin en geç 14 Mayıs 2028'de yapılması bekleniyor. Dolayısıyla şu an için önümüzdeki genel seçimleri hangi partinin kazanacağına dair kesin bir şey söylemek mümkün değil.
Ancak, anket şirketleri zaman zaman güncel kamuoyu eğilimlerini yansıtan araştırmalar yayınlıyorlar. Örneğin, ASAL Araştırma Şirketi'nin 10-14 Mayıs 2025 tarihleri arasında yaptığı bir ankete göre (kararsızlar dağıtıldıktan sonra):
-AK Parti: Yüzde 33,5
-CHP: Yüzde 32,4
-DEM Parti: Yüzde 9,1
-MHP: Yüzde 8,6
-İYİ Parti: Yüzde 4,2
-Zafer Partisi: Yüzde 3,8
-Yeniden Refah Partisi: Yüzde 3,1
Bu tür anketler, o anki seçmen eğilimlerini gösterse de, seçimlere kadar geçecek sürede siyasi gelişmeler, ekonomik durum ve partilerin performansı gibi birçok faktör sonuçları etkileyebilir. Bu nedenle bu veriler sadece birer gösterge niteliğindedir.
Seçim yaklaştıkça daha net tahminler ortaya çıkacaktır.
Belediyelerdeki
Yolsuzluklar ve Toplumsal Güven
Belediyeler, vatandaşların günlük yaşamına doğrudan dokunan, şehirlerin ve kasabaların altyapısından sosyal hizmetlerine kadar birçok alanda kritik rol oynayan kurumlardır. Bu kadar önemli bir konumda olmaları, aynı zamanda üzerlerindeki güven ve şeffaflık sorumluluğunu da artırır. Ne yazık ki zaman zaman belediyelerin yolsuzluk iddialarıyla anılması, hem kamu kaynaklarının israfına yol açmakta hem de halkın devlete olan güvenini sarsmaktadır.
Yolsuzluk, sadece maddi bir kayıp değil, aynı zamanda ahlaki ve etik bir çöküştür. Bir belediyede yolsuzluk olduğunda, o belediyenin sunduğu hizmetlerin kalitesi düşer, projeler aksar, kamuoyu vicdanı yaralanır. En temel vatandaşlık hakkı olan "hizmet alma" hakkı gasp edilmiş olur. Vatandaşlar, ödedikleri vergilerin gerçekten kendilerine hizmet olarak dönmediğini düşündüklerinde, sisteme olan inançlarını kaybederler.
Peki, belediyelerin yolsuzluklarla anılmaması için neler yapılmalı?
Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik Esastır
Her şeyden önce, belediyelerde şeffaflık ilkesi tam anlamıyla benimsenmelidir. Belediyelerin tüm ihale süreçleri, harcamaları, gelirleri ve projeleri halka açık ve kolayca erişilebilir olmalıdır. İnternet sitelerinde düzenli olarak güncellenen, anlaşılır ve detaylı bilgiler yayımlanması bu konuda atılabilecek en önemli adımlardan biridir. Vatandaşlar, belediyelerinin bütçesini ve harcamalarını takip edebilmeli, projelerin hangi aşamada olduğunu net bir şekilde görebilmelidir.
Hesap verebilirlik, şeffaflığın tamamlayıcısıdır. Yolsuzluk iddiaları ortaya çıktığında, bunlar hızla ve tarafsız bir şekilde soruşturulmalı, sorumlular adalet önüne çıkarılmalıdır. Yargı süreçleri etkin işlemeli ve cezasızlık algısı ortadan kaldırılmalıdır. İç denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi ve dış denetime açık olunması da büyük önem taşır.
Etik Değerler ve Siyasi İrade
Belediye yöneticileri ve çalışanları, görevlerinin bir kamu hizmeti olduğu bilinciyle hareket etmeli, etik değerlere bağlı kalmalı ve liyakati esas almalıdır. Siyasi atamalarda veya işe alımlarda kişisel çıkarlar yerine kamu yararı gözetilmelidir. Bir belediyede yolsuzluğun önlenmesi, sadece denetim mekanizmalarıyla değil, aynı zamanda güçlü bir siyasi iradeyle de mümkündür. Yöneticiler, yolsuzluğa karşı sıfır tolerans ilkesini benimsemeli ve bu duruşlarını her fırsatta göstermelidir.
Vatandaş Katılımı ve Denetimi
Vatandaşların belediye faaliyetlerine aktif katılımı ve denetimi de yolsuzlukla mücadelede kilit rol oynar. Kent konseyleri, sivil toplum kuruluşları ve mahalle meclisleri gibi yapılar, belediyelerin karar alma süreçlerine dahil olmalı ve projeleri yakından takip etmelidir. Her bir vatandaş, kendi yaşadığı şehrin veya kasabanın kaynaklarının doğru kullanılıp kullanılmadığını sorgulama hakkına ve sorumluluğuna sahiptir.
Belediyelerin yolsuzluklarla anılmaması, sağlıklı bir demokrasinin ve gelişmiş bir toplumun temelidir. Şeffaflık, hesap verebilirlik, etik değerlere bağlılık ve güçlü bir siyasi iradeyle birlikte vatandaş katılımı, bu hedefe ulaşmanın anahtarlarıdır. Unutulmamalıdır ki, temiz bir yönetim, sadece şehirleri değil, toplumun geleceğini de inşa eder.
