Eskitiyoruz bazı sözcükleri, yoruyoruz bazı kavramları…
Birbirimizi şaşırtan, garip bir hayret ve heyecan uyandıran, kökeni olmayan alışkanlıklar ediniyoruz.
Konuşma üslubumuz, söyleme biçimiz, bilgi aktarma şeklimiz yepyeni bir hal alıyor.
Yeni iletişim yöntemleriyle birbirimize yabancılaşıyoruz.
Birbirimizi dinlemiyoruz.
Bazı sözleri duyduktan sonra gerisini beklemeden, sözün sonu gelmeden muhatabı / konuşanı dinlememek sanki gelenek halini aldı…
“Ne söyleyeceğini biliyorum” havaları… 
Anadolu’da bu durumu karşılayan, “Adamın Ömer diyeceği ağzını büzmesinden bellidir” ifadesi, hayatımızın her alanına hakim olmuş.
Devlet kapısında memur, özel sektörde satış sorumlusu, kamu hizmetlerinde görevli… 
Daha konuşmanın başında bir iki kelam ettikten sonra önceden üretilmiş çözümleri sıralıyor.
“Benim derdim o değil ki!” diyecek olursunuz, susmaz her şeyi bildiğini sanan kişi. Sürekli konuşur…
Bu defa da siz onu dinlemezsiniz. Haklısınız, onun konuşması da sizi ilgilendirmiyor.
Konuşmak, iletişimin en güçlü araçlarından biridir.
Dinlemek daha güçlü bir araçtır.
Dinlemeyi bilmiyorsanız, konuşmanın ne kadar kudreti varsa alıp götürür.
Bir de, güzel düşün güzel söyle uyarısı vardır. Eski bir sözdür. 
Yeni nesil pek uymaz bu kurala… Oysa sözün hakikati asla değişmemiştir.
Güzel düşünmezsen, güzel söylemenin imkanı yoktur.
Sosyo-politik hayatımızda yaygındır. İçi başka dışı başka! 
Kötü düşünüp güzel konuşanlar vardır.
Ancak, bu kişiler karşılaştıkları ilk zorlu anda kontrolü yitirir. Sözleriyle öfkesini, kabalığını dışa çıkarır.
Konuşmanın da bir estetiği vardır.
Düşünmek de öyle.
Konuşmak, sesli düşünmektir.
★★★
KALBİMİN SESİNİ DİNLE
Konuşmazsak; ne düşündüğümüzü, ne hissettiğimizi karşı tarafa aktaramayız. 
Ne konuştuğunuz, nerede ve nasıl söylediğiniz, jest ve mimikleriniz, beden diliniz ne ölçüde konuşmanıza eşlik etti? 
Bütün bunlar önemli ayrıntılar.
Konuşmak, estetik bir iletişim aracıdır aynı zamanda… 
Ne kadar güzel düşünürseniz düşünün; güzel konuşamazsanız, doğru ifade edemezseniz iletişimin kusurlu yollarına girmek kaçınılmaz hale gelir.
Sen benim öyle dediğime bakma, içimde kötülük yok” sözünü sıkça duyarsanız. 
Ancak, söz ölçülüp tartılmadan ağızdan çıkmışsa, kırıcı ve hoyratça sözler harcanmışsa, “Kalbim öyle demiyor” açıklamanız boşunadır.
Keşke yüreğinde taşıdığını dilinle öyle ifade etseydin başından beri…
Artık iletişim araçlarının gücü tartışılmaz ölçüde dilimiz üzerinde etkili. 
Bunun iyi yanı da kötü yanı da var. 
★★★
DOĞRU YAZI BULMAK ZOR
Sosyal medyada sıkça yazım ve anlam hataları yapanları uyardığımda aldığım yanıt değişmiyor: Hızlı yazdığım için hata yaptığım oluyor.
Sen konuşurken de bu hataları yapıyorsun” dediğimde iş başka yere gidiyor.
“Sen fazla takıyorsun” eleştirisiyle bitiyor.
Ben yazım hatalarını sadece sosyal medyada değil, ana akım medyada da görüyorum.
En çok izlenen televizyon haber bülteninde KJ adı verilen ekranın altındaki açıklayıcı başlıkta, haber bülteninin içinde, en çok okunan gazete haberlerinde…
Hepsinde her gün pek çok hata görüyorum.
Birkaç örnek vermek gerekirse…
Manisa’da askerlerin zehirlenmesi olayının ardından bir gazete haberinden aktarıyorum:  “…Zehirlenen 69 askerimizin 62 tanesi bir bölüğün askeri…”  
İnsan sayısı taneyle ifade edilmez.
Hele insanların hassasiyeti olan bir konuda askeri taneyle anlatırsan, saygı ve güvenirlik zedelenir.
Bir başka haber: “Hatay’ın Arsuz ilçesinde vatandaşlar, sahil kenarında yaklaşık 12 metre uzunluğunda bir balina bulundu…”
Haber cümlesi tam olarak böyleydi. 
Doğrusu şöyle olmalı: “Hatay’ın Arsuz ilçesinde vatandaşlar, sahilde yaklaşık 12 metre uzunluğunda bir balina buldu…” 
Sahil ne demek?
Karanın deniz, göl, ırmak boyunca uzanan bölümü. Kıyı, yaka, yalı…
Bir haber cümlesi daha… O kadar sık karşılaşıyoruz ki, artık fiiller, “Gerçekleştirmek”le yer değiştirdi. 
Örnek; Proje gerçekleştiriyor, açılış gerçekleştiriyor, konuşma gerçekleştirdi…
Oysa basit, sade ve doğrusu şu: Proje uyguluyor, açıyor, konuştu…
Örnekler çok da…
★★★
Hata aramak değil işim ama inanın doğruyu bulmak daha zor hale geliyor.
Bu yazılı kültür, sözel iletişime geçiyor. Hata üzerine hata bindiriyoruz.
Bu yüzden iletişimin kusurlu yollarından çıkarmıyoruz. 
Birbirimizi dinleyerek düzeltmeye başlayabiliriz.
Yazı yazma işini üstlenenlerin de dilin kurallarına uygun yazarak katkıda bulunabilir. 
Yazılı kültürümüz, sözel kültürümüzün kaynağıdır.
İyi kitaplar okumak, iyi fikirlerden ilham almak, güzel düşünmek ve güzel konuşmak…
Birbirini anlayan, anlaşan ve sağlıklı iletişim kurabilen toplum bu şekilde kuruluyor.
Dilimizi düzeltmeden hayatın diğer alanlarını düzeltmenin imkanı var mı?
Denedik, olmadığını gördük.
O halde güzel düşünüp güzel konuşmayı denedik mi?
Zaman geçirmeden, hemen şimdi başlayabiliriz.
Güzelliklerle kalın.