Demek ki Balıkesir'in metropollere örnek olacak işleri yapacak kapasitesi, kadrosu, vizyonu varmış. Sadece onlara güvenmek, arkalarında kapı gibi durmak gerekiyor.

Bundan yaklaşık yirmi yıl önceydi. Yer: Otel Basri’nin o meşhur salonu.
İçeride ilimizin önde gelen zenginleri, belediye başkanları, kaymakamlar, sanayi ve ticaret erbabı, esnaf odaları, ziraat çevreleri… Kısacası, “Bu şehrin sahibi biziz” edasıyla dolaşan o tanıdık tayfa, tam kadro oradaydı.

Amaç büyüktü:
Kuruluşu için çeyrek asır mücadele verilen, 1992’de hayalden gerçeğe dönüşen Balıkesir Üniversitesi’nin bünyesine bir Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi kazandırmak.



“Eskisi gibi her şeyi devletten beklemeyelim” diyerek kampanya başlatmıştı şehrin kanaat önderleri. Gazeteler günlerce, haftalarca, aylarca çağrı üstüne çağrı yaptı. Ama bir noktada iş tıkandı. Bunun üzerine “Balıkesirliler Birliği” üzerinden, herkes aynı çatı altında toplansın, hayırda yarışsın istendi. İşte Otel Basri buluşması böyle doğmuştu.

O dönem şehrin kasabadan kente dönüşümünün öncülerinden rahmetli Sabri Uğur, elinde mikrofon, adeta açık artırma yapar gibi…
Bir eşyayı en yüksek fiyata satmaya çalışan sunuculara taş çıkartır vaziyette çabalıyordu.

Gecenin sonunda 2–2,5 milyon lira toplanmıştı.
En yüksek bağışı ise dönemin Bigadiç Belediye Başkanı Davut Uzuner yapmıştı. O günün parasıyla büyük meblağlardı bunlar… Şehrin en zenginleri bile zorlana zorlana 2–3 derken, Sabri Başkan’ın ısrarlarıyla 4–5’e çıktıklarını unutamam.



Sonunda, Mediko’nun Sosyal Bilimler binasında derme çatma tadilatlarla başlayan süreç, her ne kadar modern bir yapı ortaya koymasa da, Balıkesir’e “Üniversite Hastanesi" adıyla anılan gelişmiş bir tıp merkezi kazandırdı.
Bugün hâlâ tam kapasiteye ulaşmamış olsa da modern binasında şifa dağıtan Tıp Fakültesi Hastanesi’nin hikâyesi, işte o akşam başladı.



En son pandemi döneminde gelmiştim buraya. Beş, bilemediniz beş buçuk yıl önce…
Acil Servis yeni açılmıştı. Genç, enerji dolu, güler yüzlü bir hekim karşıladı beni: Dr. Bahadır Çağlar.
Acil Servisi kuran ekibin genç liderlerinden… O sayede “Acil Servisi olmayan Tıp Fakültesi” ayıbından kurtulmuştu Balıkesir.
Dönemin rektörü Prof. Dr. İlter Kuş’un da hakkını teslim etmek lazım; hastanenin gelişimi için çok emek verdi.

Aradan beş yıl geçti. O gün Acil’de tanıdığım o genç doktor şimdi Doçent ve hastanenin yönetimi ona emanet.
Atandığını duyduğumda “İşte bize böyle gençler lazım” demiştim, bugün de aynı kanaatteyim.
İşin özü; Liyakat.. Liyakat.. Liyakat...
Yaptıklarını gördükçe insanın alnından öpesi geliyor.

Ekibi de kendisi gibi dinamik, üreten, çabalayan, gecesini gündüzüne katan gençlerden oluşuyor.



Mesela Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Süha Serin… Ege’nin kıpır kıpır gençlerinden. Hastaneye bir şey katmak için yanıp tutuşan, Balıkesir'in sağlıkta örnek olmasına gönülden inanan biri.

Onların anlattıklarını dinlerken ben bile heyecanlandım.
En küçük örnek: Temizlik Robotu “Sağdıç”.
Ne yoruluyor, ne çay kahve molası istiyor, ne mızmızlanıyor… Sadece işini yapıyor; hastanede hız, verimlilik ve hijyen sağlıyor.
Hatta dünyanın en büyük havalimanı olan İstanbul Havalimanı’nı işleten İGA’dan ekipler, “Sağdıç”ı görmek için Balıkesir’e gelmiş.
Düşünebiliyor musunuz? Biz anlatıyoruz, İstanbul dinliyor!

Ama asıl büyük müjde başka:
Robotik ameliyat yapabilen son teknoloji cihaz yakında hizmete giriyor.
Türkiye’de sadece birkaç ilde bulunan bu cihaz sayesinde Balıkesir artık sağlıkta bölge merkezi olacak. Bursa, Manisa, Kütahya dahil çok sayıda ilden insan buraya gelecek!
Tanıda sıfır risk sağlayan mamografi cihazı, milyonluk ameliyatların burada onda biri maliyetle yapılabilmesi…
Hepsi bir yana, en önemlisi: İnsanlara can olacak.
Hastanedeki mevcut cihazı da Bigadiç Devlet Hastanesine bağışlanmış. Ne güzel dayanışma..



Bir düşünün…
Nesillerdir İzmir, Bursa, İstanbul, Ankara yollarında derman arayan bir şehrin çocuklarıyız biz.
Kamil Koç ve Uludağ’ın o hastane seferlerini unutmuş değiliz.
Ben bile daha düne kadar her 6 ayda bir Ankara yolcusuydum.

Şimdi ise, o şehirlerden Balıkesir’e şifa aramaya gelen insanların sayısı artıyor.
İnsanın içi huzur doluyor: Nereden nereye…
Demek ki Balıkesir'in metropollere örnek olacak işleri yapacak kapasitesi, kadrosu, vizyonu varmış.
Sadece onlara güvenmek, arkalarında kapı gibi durmak gerekiyor.

Tıp Fakültesi Hastanesi’nde öyle kıymetli doktorlarımız var ki; onların bu şehre kattığı değeri başka bir yazımda sizlerle paylaşacağım. Edirne’den Kars’a kadar onlarca ilden insanların Tıp Fakültesi’ne geldiğine bizzat şahidim. Sayıları az olsa da sahip olduğumuz bu hünerli doktorların şehre ve insanlara verdiği huzur, kelimelere sığdırılamayacak kadar büyük.



Bugün Balıkesir Üniversitesi’nin sağlık alanında attığı adımlar, büyüme hızı ve nitelikli gelişimiyle gurur veriyor.
Emeği geçen herkese minnetle…

Bu şehrin bir ferdi olarak, Rektörümüz Prof. Dr. Yücel Oğurlu’ya, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Volkan Yüksel’e ve Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nin hamarat, gece gündüz çalışan ekibine teşekkür borç biliyorum.

Rabbim, sağlık için mücadele edenlerin sayısını artırsın.



Eksikler var mı? Elbette var.
Ama eksikleri artıya çevirmenin yolu da yine bu şehrin dinamiklerinden geçiyor.

Sabri Uğur döneminde olduğu gibi, siyasetinden iş dünyasına, gazetecisinden STK’larına kadar herkesin elini taşın altına koyması şart.

Unutmayalım:
Balıkesir’in geleceği, sadece seçim sandık hesabı yapan siyasetin değil, memleket derdi taşıyan kadroların omzunda yükselir.
"İşinin Delisi" olan her kim varsa bu kadim şehirde hepsine selam olsun.



Son söz:
Hayır yapmayı düşünüyorsanız, Balıkesir Üniversitesi'nin kapısı açık.
İnsan hayatına değen en doğru yere katkı yapmak istiyorsanız, üniversite yönetimi veya Vakfı ile temas kurun. Emin olun, dokunduğunuz her şey bir cana derman olacak.

Herkese sağlık, afiyet, huzur dolu günler dilerim.

baun-tip-fakultesi2

#09Aralık #RamazanDemir #KendimeNotlar