CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile  MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ülkeyi sevip sevmediklerinden şüphe duymaya başladım.
Sayın genel başkanlar, HDP'nin eş başkanı Selahattin Demirtaş gibi düşünüyor, onun gibi konuşuyor sanki.
7 Haziran seçimleri öncesi neler dediklerini, ne yaptıklarını, seçmene nasıl çağrıda bulunduklarını hep birlikte gördük.
Özetle şöyle diyorlardı:
"AK Parti kaybetsin de Türkiye ne olursa olsun.." 
1 Kasım seçimleri için benzeri ifadeler kullanıp, aynı dili konuşuyorlar.
Yine böyle bir gözü dönmüşlükle karşı karşıyayız. 
Ülkenin bugünü, yarını ve geleceği umurlarında değil.
Attıkları her adım, sarf ettikleri her kelime ülkemizde birlik-dirlik istemeyen mihrakların ekmeğine yağ sürüyor.
Kılıçdaroğlu, Bahçeli ve Demirtaş tek yumurta ikizi hareket ediyor. Nutuklar atıyor.
Sadece ve sadece AK Parti'ye kaybettirmeyi amaç edinmişler. 
Bu uğurda herşeyin ve her türlü girişimin mübah sayıyorlar.
Hadi eş başkan Demirtaş'ı anlıyoruz. 
Talimatı ve emri Kandil'den alıyor. Dış güçlerin kendisine biçtiği rolü, içerideki işbirlikçilerinin eline saz vermesiyle dört dörtlük oynuyor.

İyi güzel de Kılıçdaroğlu ile Bahçeli’ye ne demeli?
Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini atan bir büyük ismin, büyük lider olan M. Kemal'in kurduğu CHP ile milliyetçiliği hiç kimseye bırakmayan MHP'nin bugünkü genel başkanlarına ve yönetimlerine yakışıyor mu bu davranış şekli.
Tablo tüm çıplaklığıyla ortada.
Türkiye üzerine oynanan oyunları görmeyen, duymayan, bilmeyen  kalmadı.
Peki o zaman şunu da soralım:
Ülkemizin geleceği, şu anda herkesin menfaati, güven ve istikrarı güçlü, tek bir parti iktidarına bağlıysa bu nasıl bir sorumsuzluktur? 
Nedir bu gözü dönmüşlük hali?
Sağduyulu her kişi gibi, bende Kemal Kılıçdaroğlu ile Devlet Bahçeli'den şunu bekliyorum:
"Türkiye kazansın da biz kaybetmeye hazırız.."
Derler mi?.. Demezler..!
Ama... 1 Kasım'da seçmen bunu zorla dedirtecek Kılıçdaroğlu ile Bahçeli’ye..
Bundan şüphem yok hiç...