Balıkesir kentiyle ilgili yazılarımız, biraz ayıp gibi (!) olacak amma, söylemek zorundayız, beklediğimizin ötesindeki ilgileri getiriyor. İlgi’nin kimi kesiminde, ağır eleştiriler de var elbette. Amma, eleştirilerin ağırlığı bize dönük değil.

Geçtiğimiz haftalarda söylediklerimize değinen kimi okurumuz, bazı hemşehrimiz, dizi sorularına karşılık bekliyor. Hele, kimi hemşehri ifadesi öyle ağırdır ki, suskun kalmak ayıp gibi anlaşılacak bir yerde.
Balıkesir kentinin uzun yıllar ihmale uğradığını bize seslenen hemşehrilerin nerdeyse hepsi ağız birliği etmiş gibi işaret ediyorlar. Ediyorlar amma, bugünleri de konuşurken, zaman hatırlatması da yapıyorlar elbette.  Yöneticiler, her günlerinin değil, her saatlerinin bile değerli olduğunu unutmamalıdırlar,  diyenler çok.
Nasıl anlayıp,nasıl değerlendirip  aktarmalıdır bu sözleri, dilekleri?
Bize, çeşitli biçimlerde ulaşan okur ya da hemşehrimizin işaret ettiği noktaların hepsi çok önemli.
Balıkesir yine köy / kent görünümüne mi varacak, yoksa yarınlarını yakalamış bir kent görünümü mü verecek?
Kent insanından belli gurupların istekleri mi değerlendirilecek, yoksa bunlara karşı kentin yarınlarda sahip olması gerekli olan konulara doğru mu yürünülecek?
Siyasetçiler  söz vermiştik  diyerek, küçük çıkarları mı savunacak, yoksa kentin çağa uygun gelişmesine yönelik önerileri olanlara mı yolları açacak?
Cumhuriyet döneminde yeni bir caddeyi bile kentin merkezi sayılacak kesimlerine kazandıramamış yönetim anlayışı yine geçerli mi olacak, yoksa kentte yaşayanların huzurundan güvenine kadar nice sorunun çözümüne mi çalışılacak?
Bunlar gibi nice görüş iletildi köşemize, bize..
Kaldırım işgalleriyle ünlenmiş bir kent resmi çizen Balıkesir’in, 2004 seçimi sonrasında iki satırlık bir girişimle bu işgalleri önlediğine değinen hemşehriden, kaldırımların yine işgal altında kalmasının nasıl önlenebileceğini sorana kadar meraklı anlatımlar vardı bu arada.
Ancak, kaydettiğimiz notların önemlice bir bölümünün buluştuğu  bir yer vardı. Balıkesir kenti halkının eşit işlemler önünde kalmadığı  gibiydi bu nokta da.
Toplu Taşıma Araçlarının kent merkezine alınmasıyla kent kazanmayacaktı, bir kısım hemşehrinin çıkarı gözetilmiş olunacaktı mesela..
Yaya kaldırımların yeniden daraltılıp, caddelerin genişletilmesi, araç sahiplerine dönük bir hizmet olacak, yaya hemşehrinin hakkı çiğnenmiş görünüm verecekti.
Balıkesir kentine hizmet etmeğe yürümüş nice siyasetçiden seçim kazananlar da verdikleri sözleri tutmuşlar, ancak tuttukları sözün ortaya çıkardı eser, yeni sıkıntıların oluşmasını engelleyememişti. Hasan Baba sitesi bunlardan biriydi.
Verilmiş sözlerden biri olan asfalt parasının artık alınmayacağı vaadi dahi  ödeme yapanla, şimdi verilmiş sözler karşılığı asfalt katılma payı vermeyen arasında bir önemli dengesizliği/ eşitsizliği getirmişti. Kentin kazanımı için o tür ödemeleri yapanla, şimdi verilmiş sözler nedeniyle öyle bir payı ödemeyen bir garip manzarayı da ortaya çıkarmıştı. Ödeyenler, şimdi biz enayi mi sayılıyoruz, demekte mesela..
Hatta,  böyle olmadığımızı göstermek, yeni yöneticilere düşüyor, madem para alınmayabiliyor, o takdirde bizim ödediklerimiz geri verilsin, diyenler de artıyor.
Kentin çıkarıyla, kişilerin çıkarının aynı terazide tartılmaması gerektiğini söyleyenler de vardı bize ulaşanlar içinde. Millikuvvetler’den en az sayı ile her gün 20 bin dolayında araç geçtiği örnek gösterilip, bu sayının artmasını getirecek yeni hesaplarla, yakıt tüketimi artarken, ulusal servetin zarar göreceği, amma asıl zararın,  kent halkının sağlığında görüleceği de öne sürülüyordu.
Yazılarımızın işareti gibi sayılmış noktaları konuşan hemşehri, çıkar yolun birkaç bin kişinin isteği olmayı aşamayacak yeni uygulamalar olmadığını, yüreklerde heyecan ve inanç varsa, sorumluluk yüklenenlerin, yarınların Balıkesir’ini kazanmak yolunda  koşar gibi görünmeleriyle çözümlere ulaşılacağını iddia ediyordu.
Biraz garip gelecektir herhalde, bize ulaşanlardan kimi hemşehrimizin şu sözleri... Siyasetçimiz, önce yarınların Balıkesir’ini kazanmak için söz vermelidir!