Sevimli ya da sevimsiz sonuçları olan bir sözcüktür aldatmak bilirsiniz. Karadeniz fıkralarından kimindeki Temel’in diliyle daha sevimlilik kazanan aldatma vardır meselâ, ya da  kapının ziline basıp, elindeki tencere / tavayı satmak isteyen satıcının methettiği ürünün, aslında beş para etmeyen bir taklit ve teneke ürün olması da,,.

Zaten  aldatma sözcüğü  ve uygulama  teknikleri çok çeşitlidir. Bebek emzikle aldatılır örneğin. Çocuk elma şekeriyle, balonla.. Kimi kişiler tatlı sözlerle…Bazen, sıkıntı verecek birinden kaçmak için bahane uydurmak…Argo sözcükler sözlüğünde de vardır herhalde,  madik atmak,  tongaya bastırmak,  mandepsiye düşürmek,  çaparize getirmek,  külah giydirmek,   kayışa çekmek…Amma, bütün bunların toplamı için  galiba tek sözcük vardır. Yalan…

Bebeği emzikle aldatmak küçük bir yalandır belki, ya da çürük çarık ürünü kakalamak sözde hünerdir. Amma, toplum huzuruna çıkan, yaptığı kâğıtların üzerinde yazı olarak kalanların yaptığına nasıl bir isim , nasıl bir sıfat yakıştırmalıdır?

Daha açık bir dille söylemelidir artık. Bir gazetenin, okurunu / hemşehrisini, doğru olmayan olaylarla /sözlerle bilgilendirmesi, aşağılaması, hakaret etmesi, hangi sözcükle anlatılmalıdır?         

Balıkesir kentinde yayınlanan  Yeni Balıkesir gazetesini yayımlayan kişinin, soy adını bile doğru yazmamasından kendine yakıştırdığı  medya gurup başkanı, Ceo, amiral gemisi kaptanı, gibi sıfatlara kadar davranışı/söylemi, nasıl bir karşılıkla anlatılacaktır, doğrusu söylemek zordur.

Aldatma sözcüğünün, diyelim ki, bebeklere / çocuklara yönelik uygulamalarda masum ve biraz da sevimli bir yanı vardır. Amma, bir mesleğin uzman ismine, onun ağzından çıkmamış sözcükleri, yorumları, sözde analizleri yakıştırır ve bunları gazete sayfasında, üstelik  fotoğrafla yayınlarsanız  bunu yalnız  aldatma  sözcüğü içinde görmeniz nasıl olacaktır?

Aldatılan da vardır oysa konunun bir yanında.

Önce, doğruları yazmayan gazete ve yayımcıları, sorumluları… Sonra okuyanlar gazeteyi. Hatta gazetenin çalışanları…  Ve de ilgili makamlar..

Meslek sahibi bir hanımı düşününüz mesela. Mesleği psikolog. Bir danışmanlık merkezinin en öndeki ismi. İzmir gibi bir metropolde / kentte çalışıyor. Mesleğinin öğrettiği gerekleri yerine getiriyor ve topluma bir hizmet sunuyor. Bu hanımın / psikologun adını ve kurumunu İnternetteki özel sayfasından öğreniyor ve tutup, hakkında  türlü /çeşitli  yayın yaptığınız onurlu bir iş adamına, bir meslek odası başkanına,  psikologun söylemediği, amma sizin uydurduğunuz sıfatları yakıştırıp yeni bir karalama aşağılama olayını sunuyorsunuz bir kentin kimi insanına.Kendinizi bir an için, suçlanan Oda Başkanı sayın Mahmut Yavuz yerine koyunuz ve size yakıştırılan özgüveni yok, çıkar hesabı yapıyor..  benzeri sözlerin, başlıkların., basılmış olarak sağda solda konuşulmasını öğreniyorsunuz. Nasıl bir davranışınız olacaktır böyle bir olayda?

Çünkü gazete, yani  Yeni Balıkesir gazetesi, haberini, İzmir’deki İsmer Danışmanlık Merkezi’nin  üst düzey ismi, psikolog sayın  Pınar Ersöz’ün analizi olarak  veriyor  İzmir’deki meslek sahibinin, Yeni Balıkesir’in yazdığından haberi yok.. Amma, ondan önce, bir hukukçu hükmü  veriyor.  Böyle bir analiz ya da yorum, meslek etiğinden / namusundan mahrumdur, diyor.

Öyle olduğunu da, İzmir’deki meslek sahibinin, Noter aracılığıyla gönderdiği ve gazetenin (düne göre) yayınlamadığı ihtarnamesinden / tekzibinden öğreniyorsunuz, Tekzip sahibi,  “Ben fotoğraf bakıp hüküm verecek bir kişi değilim. Mahmut Yavuzu da tanımam. Bana sözü edilen gazeteden bir teklif, bir analiz önerisi de gelmemiştir. Adım ve fotoğrafım kullanılarak, bana ait olmayan, söylemediğim sözler kullanılmıştır. Her türlü yasal işleme başlayacağım” diye yazıyla bir açıklama yapmışsa,  gazetenin  yayınına nasıl bir isim konulacaktır?

Yalancılık kavramını kendi dilinize mi yakıştıracaksınız, ya da aldatma sözcüğünün hafif kalacağını mı söyleyeceksiniz kendinize ?

Ancak, burada çok önemli bir nokta hepimizin önündedir.

Soyadınızı doğru söylememeniz sizi ilgilendirir. Amma, siz bunu topluma karşı yapmışsanız, bağlı olduğunuz her tür yasa size doğru bilgi vermenizi emrediyorsa, tutumunuzun adı ne olacaktır?

Konuşmadığınız, tanımadığınız, ağzından iki çift sözcük duymadığınız bir ismi konuşturmuş gibi, yorumları / analizleri ona mal ediyorsanız,  yaptığınıza ne denilecektir?

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar,  atasözüne sığınsanız, yatsıya bile kalmadan  , uydurma bilgilerin ardındaki gerçekler ortaya çıkmışsa kendinize saygınız ne kadar olacaktır?

Balıkesir kenti basınını karalama, aşağılama, meslek terbiyesinden mahrum gösterme davranışlarıdır izletilen…

Ve bunu yapan, yapanlar, yüreklerinde biraz olsun saygı duymadan, sevgisizlik örneği sergileme telaşları varmışçasına, kendilerini doğruları işaret edenlere,  otur oturduğun yerde ,  diyebilecek bir terbiyeleri olduğunu ilana kalkışmışlarsa…Yasaları aramanız, mevzuatı  göstermeniz neden yanlış gösterilecek, ya da görülecektir?