Balıkesir'in hareketli caddelerinden, sakin mahalle aralarına kadar her yerde karşımıza çıkan o tanıdık bina, Sağlık Ocağı, nam-ı diğer Aile Sağlığı Merkezi. Kimimiz aşı olmak için gideriz, kimimiz rapor almak için, kimimiz de basit bir rahatsızlığımıza çözüm bulmak için. Kapısından içeri girdiğimizde bizi bir telaş, bir koşturma karşılar. Peki, bu binaların içinde, o beyaz önlüklerin ardında neler yaşanıyor? Çalışanlar ne der, gelenler ne düşünür?

Sağlık Ocağı Çalışanlarının Görünmez Sorunları

Bir aile sağlığı merkezinde görev yapan doktorundan hemşiresine, ebesinden hizmetlisine kadar herkesin kendine özgü dertleri var. Dışarıdan bakıldığında "Ne güzel işte, devlet işi" dense de, durum pek de öyle değil.

Doktorlar: Onlar sağlık ocağının temel direkleri. En büyük sorunları yoğunluk. Sabah sekizden akşam beşe kadar dur durak bilmeden hasta bakmak, reçete yazmak, sevk etmek... Neredeyse nefes almaya vakit bulamıyorlar. Her hasta için ayrılan sürenin kısıtlı olması, kalabalıklar ve sürekli çalan telefonlar cabası. Bir de "Sistem çalışmıyor", "İnternet yok" gibi teknik aksaklıklar eklenince, işler iyice çığırından çıkıyor. Bazen en basit şikayetle gelen vatandaşa bile yeterli zaman ayıramadıklarını düşünüp üzülüyorlar.

Hemşireler ve Ebeler: Onlar da doktorlar gibi yoğunluğun altında ezilenler. Aşılar, pansumanlar, tansiyon ölçümleri, gebelik takipleri... Liste uzayıp gidiyor. Sadece tıbbi işlemlere yetişmekle kalmıyor, aynı zamanda evrak işleri, telefon trafiği ve zaman zaman gerginleşen hasta yakınlarıyla da uğraşmak zorunda kalıyorlar. "Bir elimizde evrak, bir elimizde iğne" durumu adeta.

Tıbbi Sekreterler ve Hizmetliler: Onlar adeta sağlık ocağının isimsiz kahramanları. Telefonlar onlarda çalar, kayıtlar onlardan geçer, temizlik onlardan sorulur. Bazen vatandaşın ilk tepkisini onlar karşılar, bazen doktorun yetişemediği evrak işlerine onlar destek olur. Düşük kadro sayıları ve sürekli artan iş yükü, onların da en büyük şikayetlerinden. "Her işi bizden bekliyorlar" sitemi dillerinde adeta.

Genel olarak tüm çalışanların ortak sorunları ise personel yetersizliği, düşük ücretler, yıpratıcı çalışma koşulları ve sözlü/fiziki şiddet riski. Bir de vatandaşın "Her şeyi burada halledelim" beklentisi var ki, bu da gereksiz yoğunluk yaratabiliyor.

Vatandaşın Sağlık Ocağı Memnuniyeti, Beklentiler ve Gerçekler

Peki ya sağlık ocağına gelen Balıkesirli vatandaşlar ne düşünüyor? Memnuniyet, beklentilere göre değişiklik gösteriyor.

Olumlu Yönler: Genelde yakınlık ve erişilebilirlik en büyük avantaj. Randevu almadan gidip hizmet alabilme, ilaç yazdırma kolaylığı ve temel sağlık hizmetlerine ulaşım, vatandaş için önemli. Özellikle yaşlılar ve kronik hastalar için eczaneye yakınlığı ve düzenli kontrollerini yapabilme imkanı büyük kolaylık.

Olumsuz Yönler ve Sitemler: Burada listenin başını sıra bekleme çekiyor. Kalabalık, uzun bekleme süreleri ve bazen "Doktor yok", "Sistem çalışmıyor" gibi aksaklıklar can sıkabiliyor. Hastaların bazıları doktorların kendilerine yeterli zaman ayırmadığından, şikayetlerini tam anlatamadığından yakınıyor. Bazen telefonla ulaşmada yaşanan sıkıntılar, doğru bilgiye ulaşamama da şikayet konuları arasında. Çalışanların yoğunluktan dolayı zaman zaman gergin olabilmeleri de vatandaşın gözünden kaçmıyor. "Güler yüz göremiyoruz" diyenler bile çıkabiliyor.

Sonuç olarak, Balıkesir'deki sağlık ocakları, şehrin sağlık hizmetleri yükünü çeken önemli kurumlar. Ancak hem içerideki kahramanları hem de dışarıdaki vatandaşları, daha iyi koşullar ve daha verimli bir sistem için bazı temel sorunlara çözüm bekliyor. Karşılıklı anlayış ve empati, hem çalışanların hem de hizmet alanların memnuniyetini artırmanın ilk adımı olabilir. Belki de küçük bir gülümseme ve "Kolay gelsin" dileği bile o yoğunluğun arasında bir nebze olsun ferahlık sağlayabilir.