Uyku girmemişti gece gözüme.
Gece yarısı kalktım
Yaşamımda içimdeki duyguları aktaramıyacağım kadar çok farklı bir yeri bulunan
Ağabeyin, ustanın her görüşünde beni;
"Hâlâ bırakmadın mı şu zıkkımı.." diye çok kızdığı sigarayı tüttürmeye başladım.
Sabahın ilk ışıkları camdan yansıyordu,
Göz perdeleri inmiş uyuyakalmışım.
Bir alarm gibi uzun uzun çalan telefonun sesine uyandığımda;
Mahmut kardeşimin;
"Abi.. Ekrem ağabeyi kaybettik" sözlerini işitince;
Ne olduğunu anlayamamış, rüyada kabus görüyor gibiydim.
Duyduklarıma inanmak istemiyordum sanki..
"Ciddi misin sen!. Ne diyorsun?" diye tekrar tekrar sordum..
Üzüntülü bir ses tonuyla "Evet abi.. Başımız sağolsun" dediğinde Mahmut..
Hayatın bir gerçeğiyle yüzleşiyordum.
***
Ekrem abinin ölüm haberine inanmak istemiyordum.
Çünkü bir gün öncesi birlikteydik.
Sapa sağlam, dimdik ayaktaydı.
Daktilosunun yerini alan bilgisayarının başında,
Yine birşeyler yazıp-çiziyordu.
Gazetesindeki muhabirlerin haberlerini derleyip toparlıyordu.
Elini öpüp sohbet ettik uzun uzadıya.
Konumuz her zamanki gibi Balıkesir'di.. Gazetecilik üzerineydi.
Bir ara söze gazetenin yazı işleri müdürü Cengiz Güner girdi;
"Ramazan, çalışan gazeteciler senden rahatsızmış!" diyerek
Nedenini sormadan, tepkim şöyle olmuştu;
"Ekrem abi kadar çalışan gazeteci mi var!.. O'na soralım bakalım. Ekrem abimiz ne diyor!.."
Hepbirlikte gülüştük.
***
Ekrem Balıbek bu kentin en kıdemli, en yaşlı gazetecisi olmasına rağmen en çalışkan gazetecisiydi.
Bizim kuşak bir yana, genç meslektaşlarımızı bile çalışkanlıkta geride bırakacağına adım gibi eminim.
Genç kuşak gazetecilerin; "Bir emekli olsakta evimizin köşesine çekilip rahat etsek" derken
Ekrem abinin 78 yıllık yaşamının 60 yılında gazetecilik var.
Dile kolay geliyor ama bir ömür.
Bugün gaspedilen yıpranma hakkımızı da dikkate alırsak
Ekrem abi üç kez emeklilik hakkı elde etmiş olmasına karşın
Gazetecilikten hiçbir zaman kopmadı, uzaklaşmadı.
Nefesinin son anına kadarda çalıştı.
"Damla Damla" adlı köşesi hiç boş kalmadı.
Onbinin üzerinde yazı kaleme aldı.
Bunların tamamına yakını ülkemizin, kentimizin sorunlarıyla ilgiliydi.
O bir Balıkesir sevdalısıydı.
Her sorunuyla yakından ilgilenir,
Daha iyinin, daha güzelin yakalanması için beynini yorardı.
***
Uzun yıllar birlikte çalıştık Ekrem abiyle..
Bu kent için, bu kentin insanları için ne gibi kavgalar verdiğini en iyi bilenlerden biriyim.
Kentin en güzel yerini işgal eden, verimli topraklar üzerine konuşlandırılan Küçük Sanayi Sitesi,
"Balıkesir'in prestiji merkezi olacak" denilen ama yapıldığı günden bugüne bu kente herhangi bir güzellik katmayan Özmerkez,
Mimari yapısıyla, localarıyla, salonu ve sahnesiyle bir kültür mirası gibi korunması gerekirken yerlebir edilen Salih Tozan (Şehir) Sineması..
En çarpıcı örneklerinden sadece birkaçıdır.
Daha bunlar gibi onlarca örnekler sıralayabilirim.
Ekrem abi yüzlerce yazı kaleme aldı; "kıymayın bu kente" diye..
Rahatı ve rantı bozulan kimi çevreler hemen çamur atarlardı;
"Bu zihniyet zamanında boğaz köprüsüne de karşıydı" diyerek.
Her nedense sonunda haklı çıkan hep Ekrem abi olurdu.
Tabii iş işten geçiyordu.
Kaybeden ise kent oluyordu.
***
Türk Basınının usta kalemlerinden,
Balıkesir'in yetiştirdiği en önemli gazetecilerinden biriydi o..
Kurucusu ve sahibi olduğu Yeni Haber'de zaten bir gazetecilik okulu gibiydi.
Bizimde aralarında bulunduğu onlarca gazeteci O'nun okulundan mezun oldu.
İyi bir gazeteciydi.
İyi bir ustaydı..
Görevini ve yaşadığı kente karşı sorumluluklarını bilen
Örnek bir kent insanıydı.
O kalemini silah gibi kullanmaz, kullananlara karşı cesurca tavır alır, maskeleri düşürmek için çabalardı.
O cebini düşünmez, gazetesini ve gazeteciliği düşünürdü.
O "Temiz Basın, Temiz Toplum" mücadelesini başlatanlardandı.
O kutsal olarak nitelediğimiz mesleğimize asla toz kondurtmaz, ilkelerine sıkı sıkı bağlıydı.
O'nu Balıkesir'de en iyi tanıyan, bilen isimlerden biriyim.
O kadar çok anılarım oldu ki, inanın duygularımı aktarabilecek durumda değilim.
Çünkü bir babayı, bir ağabeyi, bir ustayı kaybetmenin sızısı var yüreğimde..
Ekrem abi, şimdilik bizleri bu sınav sahnesiyle başbaşa bırakarak sonsuz bir yolculuğa çıktı.
Yazdıkları ve yazamayıpta bize söyledikleri, mesleki anlamda öğrettikleri hep ışığımız olacak.
Güle güle Ekrem abi.
Gözün arkada kalmasın
Meslek adına, kent adına verdiğin kavganı senin okulundan yetişen bizler sürdüreceğiz..
Ruhun şad olsun..
Cenabı Allah mekanını cennet eylesin..
4 ŞUBAT 2011