“Sırtından vurana kızma, ona güvenip arkanı dönen sensin. Arkandan konuşana, fırıldak çevirene de darılma, onu insan yerine koyan yine sensin.”
Bazı hikayeler vardır, masal gibi başlar ama gerçeğin ta kendisini anlatır.
Genç bir adamın, babasıyla dostluk üzerine yaptığı bir tartışma, işte böyle bir hikayeyle buluşturdu beni.
Kadim dostum Yasin’in gönderdiği bu masal, hem içimi ısıttı hem de beynimi durdurdu.
Size de anlatayım, belki sizin de kulaklarınız çınlar!
Hikaye şöyle:
Genç bir adam,
“Benim de senin gibi dostlarım var!” diyerek babasına her gün övünür;
Babasının cevabı ise kısa ama keskin:
“O kadar çok dost olmaz evlat. Hakikisi bir, bilemedin iki.”
Bir akşam sınavla test edilir bu söz.
Bir koyun kesilir, kanlı çuvala konur.
Amaç belli: Hâkiki dostu bulmak.
Genç adam çuvalı alır, dost kapılarını birer birer çalar.
Hepsi kanlı çuvalı görünce yüz çevirir.
Hepsi “dost” kelimesinin karşılığını boş bırakır.
Umutsuz döner eve.
Ama baba hâlâ umutludur.
“Benim bir dostum var” der, “hadi ona git.”
Ve olan olur...
O dost, kapıyı açar. Çuvalı alır, çukuru kazar.
Koyun, adam sanılarak toprağa verilir.
Üzerine sarımsak dikilir, iz silinir.
Genç sevinçle döner babasına:
“Baba, işte bu dost!”
Baba dur der:
“Henüz değil, yarın git ve ona iki tokat at!”
Ertesi gün, genç adam tekrar gider babasının arkadaşına tokadı indirir.
O adam yalnızca şunu söyler:
“Git de söyle babana... Biz iki tokada satmayız sarımsak tarlasını.”
★
İşte dostluk bu!
Ne çuvaldaki kan lekesi korkutur onu, ne de yediği tokat.
Hâkiki dost, seni sırtından vurmaz, yüzüne konuşur. Seni insan yerine koyar, ama kendini de satmaz.
★
Yasin, bu masalı gönderirken bir de not düşmüş:
“Sırtından vurana kızma, ona güvenip arkanı dönen sensin. Arkandan konuşana, fırıldak çevirene de darılma, onu insan yerine koyan yine sensin.”
Sözün bittiği yer kesin burası!
★
Hadi, bugünü farklı kılalım. Yasin’in attığı bu iki tokat, kulaklarımızda çınlasın. Ve bir de küpe takalım o çınlayan kulaklara:
Beş çeşit insandan uzak durun!
- Yalancılar: Çıkarları için yalan söylerler, dürüstlük onların lügatinde yoktur.
- Menfaatçiler: Sürekli bir şey ister, duygu sömürüsüyle sizi yorarlar.
- Çok bilmişler: Nasihat vermekten zevk alır, kimseyi beğenmez, kendilerini en doğrunun kralı sanırlar.
- Fırsatçılar: Dost görünüp yüzünüze gülümser, ama arkanızdan açığınızı kollayıp sizi kendilerine bağımlı hale getirirler.
- Kıskançlar: Sizi küçümser, başarınızı sindiremez, enerjinizi çalmak için her yolu denerler.
★
Ez cümle;
Dostlar değerlidir ama hakiki dost, zamanla ve sınavla belli olur.
Hayat, sarımsak tarlası gibi. Kiminle gömeceksin o çuvalı, kiminle dikeceksin sarımsağı, iyi düşün.
Çünkü tokadı yiyip de tarlayı satmayan dost, bir ömre bedel!
Selametle..