Günlerdir düşünüyorum Ülkem, 15 Temmuz öncesi mi, yoksa şimdi mi daha tehlikeli bir süreçten geçiyor.
Neden Sayın Devlet Bahçeli 15 Temmuz öncesi başkanlık sistemine fetö gibi hain bir olgu var iken hayır derken, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 11 Ekim 2016 grup toplantısında başkanlık çıkışı yapıp referandum sürecine Evet dedi.
O gün hayır derken, bugün Evet demenin bağımsızlık, özgürlük, vatan millet, var olma, yok olma mücadelesi olduğunu söylüyor. Evetin çıkması için yıllarca siyaset yaptığı ülküdaşları ile ters düşüyor, hayır dediği başkanlığa bugün Evet diyor.
15 Temmuzun öncesinde partisine feto operasyonları yapılırken, kaset kompleleri kurulurken, haşhaşilerin bütün devletin kurumlarına sızmış askeriye- emniyet-,İstihbaratı, eğitimi adeta ele geçirmişti.
Bunun ötesinde iş dünyası,medya sektörü, hayır kurumları diğer cemaatler bile fetö'nün kontrolü altına girmişti. O gün bu kadar tehlike varken başkanlık sistemine hayır diyen, Sayın Devlet Bahçeli bugün temizlenme arınma sürecinde neden evet der hale gelmişti.
15 Temmuzdan önce neden hayır demişti Bence bunun iki nedeni var dı.
Birinci nedeni Reise ve AK Parti'ye güvenmemesi, ikinci neden partisi içindeki muhalif sesler,tabanın evete ikna zorluğu.Peki bugün neden Evet.Yarım asır öncesine gidelim, sabataistlerin, İzmir'in 200 yıl önce yahudi olup, sebatay sevi ve ona inananların, dinlerini değiştirip kendini gizledikleri, Kestane Pazarında ki camide başlayan, 15 Temmuz ve günümüze kadar uzanan süreç.
Bu öyle bir yarım asır ki,Ülkem de ve 180 ülkede okullar açan yetiştirilen elemanlarını Devletin bütün kurumlarına yerleştiren fakir fukara çocukları, dünyanın dört tarafına dağılmış binlerce gençler, hipnoz halinde, Sadece bir kişiye adanmış, ondan başka hiçbir güce yapıya tabi olmayan, özünde milliyetçi dindar, vatan millet sevdalısı hain fetöye adanmış ruhlar,bedenler.
Karşı tarafta 15 yıldır AK Parti iktidarı,kimi adanmış ruhların anaların dan babaların dan kardeşlerin den oluşmuş siyasi bir yapı.
İşte kavganın başladığı yer, binler den,on binler den, milyondan oluşan bu yapının, acaba kaçta kaçı ne yaptığını, kime hizmet ettiğini, başlarında Mehdi olarak gördükleri kişinin, siyonist Amerika'nın bir projesi olduğunun farkındaydı.
Bütün İslam dünyasını Afrika'yı Balkanlar'ı Türkiye cumhuriyetlerini, Ümmeti raptı zapt altına alma projesi, Tayyip Erdoğan'ın oyunu görmesi, AK Parti ile Ülkemin tekrar ben de varım demesi, İsraille aramızdaki gerginlik, One Minute ve Mavi Marmara Gemisi ile tarafların ayrışması, fetö'nün gerçek yüzünü ortaya çıkması.
Oturup düşünelim bu oluşan büyük yapı içindeki, yüzlerden binlerden oluşan ihanet çetesinden kendini kurtarabilseylerdi veya fetö'nün büyüsü, hipnozu altındaki yapı, 80 yaşına merdiven dayamış hain fetönün ölmesiyle hipnozdan kurtulabilseydi. fetönün ölmesiyle hipnozdan uyanan, Allah rızası için bu yapıya hizmet ettiğini sanan bu topluluk, devletine milletine, askerine polisine tankla uçakla saldırıp Hükümetine Meclisine darbe, Cumhurbaşkanı suikast yaparmıdı.
O yüzden deşifre olan,dünyanın 180 ülkesinde örgütlenmiş ekonomik boyutu yüzlerce milyar dolara ulaşan bu yapı fetö'nün ölümüyle kontrol edilemez bir hale gelecek, Devleti'ne Milletİne ihanet şebekesi olma durumundan çıkacak, büyük devlet büyük millet olma yolunda en büyük unsurlar dan biri durumuna gelecekti.
Bütün İslam dünyasına ve Afrika'ya dağılan bu hücresel yapı sayesinde, Türkiye Avrupa Asya Afrika kıta sın da en büyük organizasyona sahip bir güç haline gelecekti.
Pensilvanya'daki hain ve onun etrafındaki saadet zinciri ve bütün bu hainlerin efendileri, MİT krizi,Reise ameliyatında suikast girişimi, 17- 25 Aralık, hükümeti devirme planı, (yeni kurulacak hükümeti,kabine bile tespit edilmiş), 7 Haziran seçimleri, ihanetin en büyüğü 15 Temmuz kalkışması, darbe girişimi, Reisi suikast girişimi, iç savaş.
15 Temmuz dünyanın efendilerinin, piyonları vasıtasıyla devreye soktuğu, her iki sonuçta da kazananın kendilerinin olacaklarını düşündükleri,hükümete,meclise halka, millete devlete karşı yapılan darbe girişimi İdi. Rabbimin izin vermemesi,Reisin başkaları gibi şapkasını alıp kaçmaması, liderinin emriyle Vatan, Devlet, Bayrak sevdalısı insanların, sokaklara sel olup akması, verilen yüzlerce Şehit Gazi,sonuç unda ihanet şebekesinin darbe girişimlerinin ellerinde patlaması.
Devlet hızlı refleks gösteriyor, darbe teşebbüsünde bulunan haşhaşileri, 24 saat gibi bir süre zarfında bertaraf ediliyor, getirilen olağanüstü hal sayesinde, devletin içine sızmış kendileri bilerek veya bilmeyerek ihanet şebekesine hizmet eden hainler tutuklanıyor bir çokları devlet kademelerinden el çektiriliyordu.
Devletin güvenliğinden ekonomisine, bütün sistemler ihanet şebekesi tarafından çökertilmeye çalışılıyor, bir taraftan terör örgütleri pkk ve daeş harekete geçiyor.Ülkemin şehirlerin de bombalar , güneyin de deaş roketleri patlıyordu.
Diğer taraftan derecelendirme kuruluşları not indiriminde bulunuyor, doların dövizin yükselmesiyle, ekonomik bir kriz yaratılmak isteniyordu.Ülkem adeta fötö, pkk, deaş, Avrupa, Amerika Rusya ya karşı,adeta bir var olma mücadelesi veriyordu.
Artık ihanet her yerdeydi, üst akıl başarmış, 40 yıldır din- iman- Allah denilerek, vatan millet denilerek yetiştirilmiş kendilerine altın nesil adını taktıkları yapı, Mehdi olarak gördükleri, hipnozları altına girdikleri adam yüzünden yok olma, vatan haini olma sürecine giriyorlardı.Üst akıl başarıyor, aşağılık fetö haini yüzünden, kardeş kardeşe hain gözüyle bakar , asker askere, polis polise Müslüman Müslümana güvenmez hale geliyordu. İslam dünyası deaş ihaneti, ülkemde feto ihaneti son bin yılın en büyük fitnesi oluyordu.
Bu süreçte adaletten askeriyeye, kurumlarda el değiştirmeler oluyor adeta başka bir yapı sistemi kontrol altına alıyordu.Bu yapı şimdi uyuyan,ileride ki zamanlar da harekete geçebilecek sol bir yapılanma.
İşte bütün bu hengame de ve süreçte bilge kişi adeta ak saçlı MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli devreye giriyor, tankların köprüye çıktığı andan, bugüne kadar Devletin, Hükümetin, Cumhurbaşkanının en büyük savunucusu destekçisi oluyordu.
11 Ekim 2016 tarihine gelindiğinde 3 ay içerisinde ki tek elden Reis vasıtasıyla, başarı ile yapılan mücadeleyi görüyor, parlamenter sistemin olaylara müdahalesinde ki yavaş hareket etmesinin, feto ve pkk ve daeşla olan mücadele de Devleti zaafa uğratacağını, iki başlı Devlet yönetim anlayışından kurtulmak için, 11 Ekim 2016 tarihin de AK Partiye çağrıda bulunuyor Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine Evet diyordu.
Ömürleri Milletine hizmetle geçmiş Muhterem Devlet Bahçeli 70 yaşında, Muhterem Reis Recep Tayyip Erdoğan 62 yaşında,
Evet diyorsa,Bu kendi İstikbal hayalleri için olamaz, mesele gelecek Türkiye'si, gelecek nesiller, Vatan Millet Bayrak Bağımsızlık aşkıdır.
Selam ve dua ile