Meydana doğru aktınız mı?..

Atar yapar mısınız?

Günde kaç kişiye atarlanıyorsunuz misal?

Konuşmalarınızın kaçta kaçı atmaca?

Hayatınızda ayar olduğunuz kaç kişi var?

Kaç kişiye dalmak istiyorsunuz öfkelenince?

Birine yürüdünüz mü bugüne kadar veya kaç kişiye yürüdünüz?

Neleri takıyorsunuz kafanıza?

Boş yapıyor musunuz çokça veya boş yapan kaç kişi var çevrenizde?

Sosyal mecraya koyduğunuz fotoyu captionladınız mı?

Darlanıyor musunuz, darlıyor musunuz?

Darlatıp duranlar var mı hayatınızda?

Haftanın kaç günü daral geliyor?

Kafa yerine diss atabiliyor musunuz tartışırken?

DM’den yürüdüğünüz oldu mu?

Gider yapıyor musunuz yoksa?

Kimi nasıl nerede ne zaman gömdünüz?

İş atıyor musunuz karşınızdakine?

Kafa açıyor musunuz?

Yoksa kafanızı mı yaşıyorsunuz?

Ama yine de kasmamak gerek hayatta.

Takipçi de kasmayın.

Linç etmeden kopmak gerek aslında.

Pik yapın hayatta.

Sallamayın.

Sıkıntı yok nasılsa.

Size soğuk yapan mı var?

Siz de stalklayanlardan mısınız yoksa?

Ondan mı tav oldunuz?

Tav olursan trip de atabilirsin…

Tribe de girebilirsin…

Yardırarak da gidebilirsin…

Yaldır yaldır da yürüyebilirsin…

Sonuçta trolleme diye bir imkanın da var.

Ahkam da kesebilirsin yargı da dağıtabilirsin…

Beceremediysen de üzülme, mezuna kal, seneye devam edersin.

*

Türkçemizin geldiği hal bu işte…

Günden güne daha çok konuşulan Z kuşağı dili…

2000’in başlarından ve biraz daha öne çekersek 90’ların sonuna doğru doğanların bolca kullandığı kelimeleri kullanarak yazdık cümleleri…

Tarih dergisi bu ayki sayısında yeni kuşağın kullandığı bu dili de taşımış sayfalarına…

Akademisyenlerin görüşünü de karşılaştırarak…

Bazı akademisyenler bu ve benzeri yeni icat kullanımların dilimizi bozduğunu ve hele hele özellikle İngilizceden geçme kelimelerin varlığının da hızla arttığının altını çizerek Türkçe’nin ağır hasar aldığını ifade ederken bazı akademisyenler de bu kullanımların dilin canlılığına zarar vermeyeceğini ve dil için bunların da zenginleşme olduğunu, zaman içinde kullanılmayan kelimelerin zaten yok olacağını, kullanılmaya devam edilenlerin de dil içinde kendi yer bulacağını ifade ediyorlar.

İki görüşü aktarmakla yetinelim…

Hoşnut muyuz bu tür söylem ve ifadelerin kullanılmasından ve giderek artmasından…

Elbette değiliz.

Lakin dil bu, şişeye koyup kapatamıyorsun ki, sonuçta konuşuluyor işte.

En azından bireysel ve kurumsal olarak olabildiğince dilimize özen gösterelim de Türkçe’nin doğru hali mümkün olduğunca silinmeden aktarılabilsin yarınlara.