40 yıldır terörle yaşıyoruz.

Bizim kadar canı acıyan bir toplum var mıdır?..

Emniyet’in servis ettiği caninin fotoğrafına bakıyoruz bu satırları yazarken.

New York yazılı bir sweatshirt giymiş, ayağında terlik, fotoğrafı çekilirken mevcut görüntüsü ise sinmiş, korkmuş, ürkmüş de; Pazar gününün sabahı hangi ruh halindeydi ki?

Ne yaptığının farkında mıydı acaba?

Yakalanacağını bilmiyor muydu, ne vaat ettiler, nasıl beyni yıkandı?

İnsan demeye dili varmıyor kimsenin ama insan(!) işte!

Masumları öldürebilecek kadar aklını, vicdanını, yüreğini köreltmiş.

Maşa...

Piyon...

Patlattı, yakalandı; ne geçti eline?

Masum insanları öldürmekle hangi terör örgütü hangi amacına ulaşabilmiş ki?

Bir Pazar günü İstiklal’de kızıyla dolaşırken can veren baba ve küçük çocuğun hayattan koparılışını hangi kelimelerle anlatabilirsiniz?

6 can gitti.

81 yaralı.

Terörün her türlüsüne, teröristlere, işbirlikçilerine lanet olsun.

Kaç ocağa kaç tarifsiz acı ve gözyaşı?..

Suriye uyrukluymuş.

PKK/PYD/YPG tarafından özel istihbarat elemanı olarak yetiştirilmiş!

Afrin üzerinden eylem yapmak amacıyla kaçak yollarla Türkiye’ye giriş yapmış!

Kaçak yolla girmeyen yok ki sınırlarımızdan.

Öylesine delik deşik ki, kelimenin tam anlamıyla kentlerimizin demografisi değişiyor.

Girenlerin hangisi mülteci, hangisi terörist nerden bileceksin?

Taksim bile eski Taksim değil. 

Anlatılınca dili tutuluyor insanın, Taksim’in de, İstanbul’un da, İstiklal’in de ve Ankara’nın Kızılay’ı dahil pek çok merkezin ve kentin de görüntüsü değişiyor.

Vatandaş farkediyor da görmesi gerekenler görüyor mu bu tablonun alarm veren sinyallerini?..

Terörün amacı sindirmek, korkutmak…

Terörle yaşıyor onlarca yıldır Türkiye.

Masum insanların canına kastetmek dışında ne geçti terör örgütlerinin eline?

Ne geçebilir?

Fotoğrafına bakıyoruz.

Kelime yok tarif edecek.

İnsan olsa bir şey dersiniz!

İnsan değil.

2023’e, Cumhuriyet’in 100.yılına yol alırken ve önümüzde bir seçim süreci varken… 

Bu gibi terör faaliyetleri, ülkeyi karıştırmak isteyenlerin daha önce de kurgulanmış, pek de şaşırtmayan sinsi tezgahlarının yine ortaya çıktığını gösteriyor.

Oyuna düşmeyiz ama özellikle siyasilerin bu zamanlarda olsun ortak paydayı hatırlamalarında ve ortak paydada buluşabilme gerekliliğinin ayırdında olmaları şart.

Terörün ateşi düştüğü yeri yakıyor...

Fakat acısı tüm ulusu sarıyor...