Yükseköğretim Kurulu (YÖK)
Türkiye'nin bilimsel, teknolojik ve sosyoekonomik gelişiminde stratejik bir öneme sahiptir.
Anayasal bir kurumdur.
Özellikle son yıllarda
hem Türkiye içinde yaşanan sosyoekonomik dönüşümler
hem de dünyada bilim ve teknoloji alanında ortaya çıkan yapay zekâ temelli yeni paradigma değişiklikleri,
yükseköğretimin bütün yapısını etkilemektedir.
Bu gelişmeler karşısında YÖK'ün yeniden yapılandırılması artık bir zaruret hâline gelmiştir.
Yeniden yapılandırma süreci anayasa ve yasa değişikliklerini de gerektirebilir.
Ancak mevcut mevzuat çerçevesinde bile yapılabilecek çok sayıda düzenleme ve reform imkânı mevcuttur.
Bu açıdan,
YÖK’ün yalnızca düzenleyici bir bürokratik yapı olmaktan çıkıp,
yönlendirici, teşvik edici ve vizyon üreten bir kurum hâline gelmesi gerekmektedir.
Bunu başarabilecek liderlik ise
ancak yeterli donanıma, stratejik vizyona ve güçlü bir yönetsel iradeye sahip bir YÖK Başkanı ile mümkündür.
Mevcut başkan,
görev süresi boyunca yürüttüğü hizmetlerle
önemli katkılar sunmuş ve kurumsal devamlılığı sağlamıştır.
Kendisine bu hizmetlerinden dolayı teşekkür etmek gerekir.
Ancak geldiğimiz noktada,
yükseköğretimin ihtiyaç içinde bulunduğu derin dönüşüm süreci,
bu göreve yeni bir liderlik anlayışının kazandırılmasını zorunlu kılmaktadır.
Türkiye Yüzyılı vizyonuna uygun bir yükseköğretim sistemi
ancak bu değişimle mümkün olacaktır.
Bu bağlamda
yeni atanacak YÖK Başkanı'nın sahip olması gereken nitelikler açık ve nettir.
Her şeyden önce,
bilimsel ve teknolojik gelişmeleri yalnızca takip eden
değil
öngörüp politika hâline getirebilen bir stratejik derinliğe sahip olması gerekir.
Yapay zekâ, dijital dönüşüm, veri temelli yönetim gibi alanlara vakıf, bu çağın gerekliliklerine uygun bir yükseköğretim anlayışını şekillendirebilecek donanımda olmalıdır.
Ayrıca
akademik camiada güven uyandıracak,
tüm paydaşlarla iletişim kurabilecek bir saygınlıkla
bu görevi yürütmelidir.
Tüm bunlarla birlikte,
kamu yönetimi tecrübesine ve sistem kurma yeteneğine de sahip olmalıdır.
Sadece mevcut sistemi yönetmekle yetinmeyip,
yeni ve etkili bir yapı inşa edecek iradeyi gösterebilmelidir.
Bu görevde bulunacak kişinin
aynı zamanda
toplumsal değerlere duyarlı, milli duruşu olan, bilimi ve ahlâkı birlikte değerlendirebilen bir denge kurması da elzemdir.
Öğrencilerle, akademisyenlerle, iş dünyasıyla, sanayiyle
ve
devletin ilgili tüm kurumlarıyla
etkin ve verimli işbirliği kurabilecek bir şahsiyet,
YÖK’ün gelecek vizyonunu hayata geçirmede
kilit rol oynayacaktır.
Kısacası,
yükseköğretimin karşı karşıya olduğu sınamalar ve fırsatlar, bu kuruma yeni bir soluk, güçlü bir irade
ve
çağın ruhunu taşıyan bir liderlik anlayışı kazandırılmasını zorunlu kılmaktadır.
Yeni yapılacak atama,
yalnızca bir kurum başkanının belirlenmesi değil,
Türkiye'nin gelecekteki bilimsel gücünün ve beşerî sermayesinin yönlendirilmesi açısından da hayati öneme sahiptir.
Bu çerçevede,
yapılacak atamanın sadece bugünü değil,
Türkiye'nin geleceğini de şekillendireceği unutulmamalıdır.
Umarım ve dilerim ki
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdogan
bu kritik süreçte isabetli bir tercih yaparak,
yalnızca bir kuruma değil,
aslında bir neslin geleceğine yön verecek bir irade ortaya koyar.
Gençlerimizin umutlarını yeniden ülkemizin geleceğine bağlayacak,
onları yurt dışında değil kendi vatanlarında kök salmaya teşvik edecek bir vizyonun önünü açar.
Şimdi atılacak adım,
yalnızca idari bir atama değil,
aynı zamanda ülkemizin entelektüel inşasına yön verecek tarihî bir karardır.
Allah yardımcısı olsun.