Lafı kestirmeden söyleyelim:

Kestiğin kadar, yerine yenisini koyabiliyorsan eğer…

(Ki kaç yıl beklemen lazım o hale gelene kadar)

Amenna….

Ama koyamıyorsan.

(Ki koyamıyorsun, koyamıyoruz)

Bunun adı çölleşmedir, kuraklığa bir halka dahadır, ötesi yok.

Şimdiii….

Bir ormana gidin…

Yürüyün…

Çevrenizdeki ağaçları sayın sayabildiğinizce…

Uçaktan hayal edin…

Helikopterle uçun…

1’den başlayın… Yazmayı da bırakın, sayın…. 1,2,3,4,5…

100,1000,10000,20000,50000…

Sayın sayın ağaçları….

70000, 90000, 100000, 120000, 130000, 140000, 150000, 158000.

Nefesiniz yetmez.

Alanın büyüklüğünü düşünün şimdi.

Altın madeni açmak için 158 bin ağaç kesilecek.

Haberin yeni bir tarafı yok, hemen her gün yurdun bir köşesinde maden için kesilen veya kesilecek ağaçlarla ilgili haberler okuyoruz.

Şimdi de, 158 bin ağaç Çanakkale Lapseki’de maden için kesilecekmiş.

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği duyurdu.

Bölgenin su kaynaklarının da kuruyacağının altını çizen dernek, madenin olduğu bölgenin köylere ve yaşam alanlarına 1500 metre, içme ve sulama amaçlı Bayramdere Barajı’nın mutlak koruma sınırına 750 metre mesafede olduğunu ifade ederek ekosistemin büyük zarar göreceğini belirtiyor.

Say say bitmez.

158 bin ağaç.

Klasik söylem, “maden faaliyeti bitince alan eski hale döndürülecek.”

Kaba ama cuk oturan haliyle halk dilindeki meali:

“Yersen!”

13 yıl sürecekmiş proje..

Yok olan ağaçlar yanında zehir sızacak toprak ve suyun sonrasını düşünmek bile ürkütücü.
Kaç yer?

Kaç milyon ağaç?

Kaç yıldır?..

Yukarıda ilk yazdığımızı başka türlü yine yazalım:

Cenneti cehenneme çevirirken cehennem olan bölgelerin kaçta kaçı cennete dönüştü?..

Orman yangınından sonra bile orman kendi kendini yeniliyor.

Ama madenlerin çekip gitmesinden sonra cehenneme dönen alanların cennete döndüğünü gördünüz mü hiç?..

Ve:

Tam da bu haberin basına yansıdığı günden bir gün önce…

Önümüzdeki 20 yıl içinde önlem alınmazsa ülkemizin su fakiri ülkeler arasına katılacağı öngörülmektedir” dedi Türkiye Cumhuriyeti’nin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği bakanı.

Önlem alması gereken ilk bakanlık hangisi acaba?..

Yok ettiğimizin yerine yenisi gelmiyor. 

İlgili bakanlığın başındaki bakan, akılları durdurur şekilde demeç veriyor.İyi de bir de bunu google’a sorun.

Teee 5 yıl önce Prof Dr Mikdat Kadıoğlu aynısını söylemiş, 20 yıl demiş…

20 yıl sonra su fakiri olacağız demiş.

Kim duymuş?

Dahası; 

2018’den bu yana geçti mi 5 yıl?

Ne yapıldı?..

Anlaşılan o ki, kuzu kuzu beklediğimiz sadece büyük İstanbul depremi değil; kurumayı da bekliyoruz.

5 yıl önce bilim insanı tehlikeye vurgu yapmış.

Şimdi bakan aynı cümleleri söylüyor tıpa tıp.

Milyonlarca ağaç kesiliyor.

Çevre, Şehir ve İklimin üçüne bir bakan Sayın Bakanımız; (önlemi alması gereken artık kim ise) “önlem alınmazsa” diyor!

Kim bilir belki de kuraklık ve su fakirliğine de önlemdir yabancıların ve dev holdinglerin açtıkları madenler?!

Şaka gibisin Türkiyem.

Ama hiç güldürmüyor bu ve benzeri akıl yakan acı gerçekler.