Değerli bir ağabeyim geçenlerde şöyle dedi:

Serdar, eski yazılarını bile sanki bugün yazılmış gibi okuyorum.”

Bu sözleri duyduğum an şunu fark ettim:
Yazarken ne tarihe ne güne ne haftaya…

Bir hisse, bir bakışa, bir dokunuşun peşine yazmışım.

Yazdıklarımın zamanı yokmuş meğer.
Sabah çayı kadar sıcak,
Çocukluk oyunu kadar uzak,
Siyah-beyaz fotoğraflar kadar eski,

Telâşa değil, yavaşlamaya…
Unutmaya değil, hatırlamaya…
Bugüne değil, yarına ait…

Yazılarımı, “okunduğu an” için değil,
“İnsanın kendine döndüğü zamanlar” için yazmışım.

Eğer yazılarım size tanıdık bir olayı, unutulmuş bir anıyı ya da çoktan kaybolmuş bir duyguyu anımsattıysa…
İşte o zaman, zamanın dışına taşabilmişimdir demek.

Bazı yazılarım var…
Ne güncel bir olaya cevap veriyor ne de bir haberin izini sürüyor.

Hani suya sabuna dokunmayan” denir ya aynen onun gibi…
Sadece bekliyor…
Defterimin sayfalarında,

Dosyalarımın içinde,

Ya da zihnimin en derin köşesinde…
Günü geldiğinde çıkmak için değil,
Siz hazır olduğunuzda okunmak için bekliyor.

Benim yazılarım size havadan sudan yazılar gibi gelebilir…

Ama…

Susurluk’un havasından, Susurluk’un suyundan…
Bazen panayır anısında çocukluğunuzu,
Bazen tren garında vedaları,
Bazen okul bahçesinde yitip giden teneffüsleri hatırladığınızda…

Anlarsınız ne demek istediğimi.

Çünkü ben hiçbir yazımı beğenilmek için yazmadım.

Elimizden kayıp gidenleri tutmak,

Unutanlara yeniden hatırlatmak için yazdım.
Yazılarımı
“gündeme” değil, “gönüllere” teslim ettim.

Birçok kez “siyaset yazmıyorsun, eleştirmiyorsun” dediler…
Oysa ben biliyordum; her yazımda vardı
siyaset…

Tıpkı kelimeler arasına sakladığım eleştiriler gibi…

Zamanı olmayan yazılarım eski bir dostla yıllar sonra karşılaşmak gibi olsun istiyorum.

Eskimiş ama kıymetini yitirmemiş…

Bir kelimeyle, bir satırla, bir başlıkla…

Unutmaya karşı yazılmış tarihe küçük notlar olsun…

İşte o yüzden…
Yazılarım,
“zamanı olmayan yazılar…”
Bugün okursunuz, yarın hatırlarsınız,
Bir gün dost sohbetinde anarsınız…

Ve fark etmeden,

Anılara yolculuk yapmanın aslında bir kayıp değil, bir kazanç olduğunu,

Zaman kaybettiğinizi değil, zaman kazandığınızı hissedersiniz…