Köylü sebil ise; hesabını bana değil, süt varken yerine tozunu, tereyağ varken margarini okyanus ötesinden getirenlere, uçak fabrikasını kapattıranlara, devrim otomobilini sabote edenlere, aselsanın cep telefonunu yok ettirenlere sorun!...
Siyasetçiler geçmişte kırsala gidip oy isterken;
"Şehirde ne varsa köyde de o olacak" derdi.
Politikacıların verdikleri sözleri yerine getirdiği pek görülmez/duyulmaz, ama köylüye verilen söz tutuldu!
Günümüzde şehirde olan köyde de var.
Köylü üretmek yerine, hemen her şeyi üç harfli marketlerden zahmetsiz alıyor.
★
Geçen gün Salı Pazarında alışveriş yapan bizim köylüler ile karşılaştım.
Ispanak, marul, pırasa, lahana, yumurta peynir ne varsa torbalara doldurmuşlar.
Bana da "Sebzeler çok pahalı, bu manavlar çok fırsatçı.." diye yakındılar.
"Ulen sizin yüzünüzden biz de pahalı yiyoruz hımbıllar. Kan ekseniz, can bitecek toprağınız var, suyunuz var, ne ekseniz oluyor. Manavlara fırsatçı demeye utanmıyor musunuz.." diye çıkışacaktım, ayıp olmasın düşüncesiyle dilimin ucuna kadar gelen kelimeleri yuttum.
Köyde hemen herkes maaşa bağlandı.
Ekilmeyen(!) tarlalara teşvik verildi. "10 dönüm bostan, yan gel yat Osman.." lar çoğaldı. Kasada para, depoda buğday, barajda su, pompada mazot tükenince ne bostan kaldı, ne Osman!
★
"Hey aga iyi hoş diyorsun da, çok boş konuşuyorsun. 10 dönüm bostan ekip bir cep telefonu bile alamıyorum ben. O n'olcek?" şeklinde düşüneniz varsa eğer, onu bana değil, "süt varken yerine tozunu, tereyağ varken margarini okyanus ötesinden getirenlere, uçak fabrikasını kapattıranlara, devrim otomobilini sabote edenlere, aselsanın cep telefonunu yok ettirenlere sorsun" derim.
★
Demem şu ki;
Günümüz köylüleri, köylü desen köylü değil, şehirli desen şehirli değil.
Ulen ne salağım ben de!
Elbette köylü köylüye benzemez.
Ne çabuk unuttum Büyükşehir olduğumuzu.
Köyleri mahalleye dönüştürdük ya..
Dursunbey'in kuş uçmaz Karyağmaz'ı, Bigadiç'in kervan geçmez Yukarı Çamlı'sı..
Ayvalık'ın altın kumsallı Küçükköy'ü, İvrindi'nin bir anda varoşa dönüşen Gökçeyazı'sı da Balıkesir'imizin güzide birer mahallesi yapıldı ya!
★
Kepsut'un kenardaki Tilkicik köyünde yaşayan 25-30 kişi de, Edremit'in paha biçilmez topraklarına ve sahillerine sahip Altınoluk'ta keyif süren de aynı vergiyi, aynı su parasını ödediğine göre...
Biri beş para etmez arazisine, diğeri bilmem kaç bin veya milyonluk dolarlık arsasına ev yapmaya kalktığında aynı izinleri almak zorunda olduğuna göre...
Erdek Ocaklar, Ayvalık Sarımsaklı da oturan mahalleli ile Sındırgı'nın Çoturtepe, Dursunbey'in Sebiller mahallesinde oturan arasında elbette fark kalmaz!
Manzara böyle iken, ne desen nafile!
Yok yere köylü kardeşlerime haksızlık ettiğim için özür dilerim.
★
Ez cümle;
Köyleri yeniden köye dönüştürmek,
Eğitim ve sağlık imkanlarına kavuşturmak,
Havran'ın Çakmak köyüne benzer köyler oluşturmak,
Kırsal kalkınma hamlesi başlatmak, tarımda kendi kendine yeten bir ülke için köylüyü milletin efendisi yapmak şart.
★
Bu arada,
Büyükşehir elbisesi bazı illere uyabilir, ama İstanbul'un üç katı büyüklükte coğrafya sahip, binin üzerinde köyü, pardon mahallesi (!) bulunan Balıkesir'e kesinlikle uymuyor.
Hem ne diyor bizim kitabımızda;
"Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak temiz akıl sahibi olanlar anlar."
Söyleyin Allah aşkına; Sarımsaklı da oturan ile Sebiller de oturan bir olur mu?
Sanki kulakları sağır edecek o ses yaklaşıyor!
Siz yine de tedirgin olmayın, tedbirli olun!
★
O değil de,
Önceleri köyden misafirliğe gelenler beraberinde ekmek ile yumurta getirirdi, şimdiyse biz götürüyoruz ya en çok da o gücüme gidiyor!