SURİYELİ GÖÇMENİMİZE DİKKATLİ DAVRANALIM.

ÜLKESİ İÇİN BÜYÜK GELECEK DÜŞÜNENLER BÜYÜK ŞEHİRLERİMİZDE HER ÜÇ KİŞİDEN BİRİNİN YABANCI OLACAĞI GÜNLERE HAZIR OLMALIDIR.

(ÜLKEMİZE GÖÇ EDİLMESİNE KARŞI OLMAKLA, GÖÇ ETMİŞ GÖÇMENE KARŞI OLMAK AYNI ŞEY DEĞİLDİR : ARADA FAŞİZMİN EN BÜYÜK AYIBI IRKÇILIK GİBİ BİR FARK VARDIR VE AKIL DIŞIDIR)

Geçmişte az sayılamayacak bir süre yurtdışında yaşadım. Kökleri yaşanılan ülkeye ait olmadan yaşamak nedir iyi biliyorum. Bu yüzden konu üzerinde önceleri çok defalar düşünmüştüm.

Ülkemizdeki Suriyeliler meselesine bakarken. Öncelikle geçmişteki gözlem ve deneyimleri bana yol gösteriyor. 

Öncelikle göçmen olmak, geçmişinin sana ve köklerine ait olmadığı bir toplumda yaşamak demek. Vatandaşı olmadığın ülkede ve siyasal karar süreçlerinde en sonuncu olmak veya olamamak çok zor bir şey. Tıpkı bastığın zeminin güvensiz olması gibi bir duygu.

Göçmen olmak öncelikle çok zor bir şeydir özellikle kendi ülkenizde artık yaşama şartları kalmadıysa.

Gemileri yakıp gidemezsiniz.

Hele geldiğiniz toplum size gülümsemiyorsa işiniz çok zorlaşır.

Bu yüzden hep söylerim; "Göçe karşı olmakla artık göçmüş olan göçmene karşı olmak aynı şey değildir. Gelişmiş bütün ülkeler ya gelişmişlikleri nedeniyle işgücü ihtiyacı yada başka bir çoğrafyada ki. İnsanlarla bağları güçlendirmek adına göçmen alırlar.

Bakınız Avrupaya orada bütün ülkelere yabancılar dolmuş durumda. Hatta bu yüzden Avrupa şu tarihten sonra müslümanlaşacak diyenler bile hiç az değil.

Evet Suriyeli oranı çok yüksektir. Başlangıçtaki yanlış politikalar sonucu böyle bir durum gelişmiştir.

Hatta bu ülkeyle ilgili hesaplarımız geçmişe göre adeta 180 derece aksi yöne doğru evrilmektedir. Bütün bunlarda Suriyeli insanların kararı veya suçu yok denecek kadar azdır.

Öyle veya böyle içimizdeki Suriyelilere bundan on yıl önce sorulsaydı çok çok azı ülkesini terkederdi.

Kim bozmak ister kurulu düzenini.

Öncekle şunu bilelim. Suriye sorunu Esad sorunu falan değildir. O başka bir meseledir.

Suriye sorunu bütün dünyada ülkelerin birbirine göre güç oranları değiştikçe hedefteki ülkeler listesine girmesidir. Yani süper güçteki ülkelerin paylaşım yarışı sahasında kalmıştır. Başına gelenler bu yüzdendir.

Bu konuyu sırası geldikçe hep anlattık ve anlatacağız.

Buradaki asıl uyarım şudur;

Elbette Suriye sorunu önümüzdeki süreçte bitecek ve bu göçmenlerin çoğunluğu ülkelerine dönecekler. Burada düzen kurmuş bazıları da kalmaya devam edecekler. Gidenler Türkiye hakkında yığınla bilgi ve ilişkiye dönecekler. Burada kalan dostluklar, tanışıklıklar deneyimler sürecek.

Bir de bakacağız ki bu acılı başlangıç iki ülke arasında iş ve ticaret köprüsüne dönüşmüş.

Tarih bu ilişkinin nimetlerini Türkiye bilinçli olarak kurgulamasada yazacaktır.

Bu tür ilişkilerin sonuçlarını Avrupalı ve Amerikalılar çok iyi bilmektedirler.

Bu nedenle Paris'in sokakları Afrikalılarla doludur.

Bu nedenle Fransa Afrika'da en güçlü Avrupa ülkesidir.

Bu nedenle Türkiye'nin en büyük ticaret hacmi Almanya iledir.

Bu nedenle Amerika dünyanın zeki çocuklarını toplanmaktadır.

Suriyeli göçmen konusunda ayar kaçmış mıdır? Evet kaçmıştır.

Yanlış politikalar nedeniyle midi?  Evet yanlış politikalar nedeniyledir.

Ama bunda Dünya güçlerinin birbirine düşürdüğü küçük bir ülke olan Suriye'nin vatandaşının temel bir suçu yoktur.

Bir birine düşürülen halk çoğunlukla cahil midir? Evet cahildir.

Dünya meselelerini düşünüp anlayıp birlikte olacaklarına birbirlerine düşürülmüşlerdir. Ama gerçek şu ki cehalete sen niye cehaletsin denilmez. Yani suçlu aranacalsa başka yerlerde aramak lazımdır.

Eğitim düzeyi veya kendilerine has bazı gelenekleyle bize ters gelen veya uymayan davranışları olabilir. Bunların legal olanlarına saygı duymak zorundayız. Tabiki yasaları zorlayan konularda toplum idareye baskı yapmalı ve idare de harekete geçmelidir.

Ancak şunu bir kenara not almalıyız ki; Türkiye ve ilişkileri önümüzdeki çok zor birkaç yıldan sonra çok hareketli bir döneme girecektir.

Sokaklarda yürüyen Pakistanlılara, Afganlara, Hintlilere, Çinlilere, Afkalılara velhasıl 72 milletle karşılaşıp saygıyla selamlaşmaya, bizden farklı geleneklerini yaşayıp sürdürmelerine hazır olmalıyız.

Onlarda zaten alıştıkları Türkleri kendi ülkelerinde daha çok görecekler.

Başka kültürlere saygı duymak medeniyet ölçüsüdür.

Zaten bu konunun gelecek yıllarda okullarda işlendiğini göreceğiz ve TV'lerde mecburi program olarak koyulduğuna tanık olacağız.

Ülkesinin büyük, refah içinde gelişmiş ve güçlü ülke olmasını isteyenler, işsizlik olmasın üretelim ve satalım, işler tıkır tıkır gitsin diyenler bu konu öncelikle sizleri ilgilendiriyor.