KÜRESEL SERMAYE GRUPLARI GELECEKLERİNİ GELİŞMİŞ ÜLKELERİN HEDEFLERİNE KİTLEMEK YERİNE, DÜNYA'NIN YENİ BEKLENTİ VE GERÇEKLERİNE GÖRE TASARLAMAYI TERCİH EDERLER...
Büyük sermaye gruplarının tercih ve davranışları Dünya'nın geleceğini en az ülkelerin davranışları kadar etkileyeceklerdir. Geniş anlamda belki de bazılarının ömürleri ülkelerinkinden daha uzun olacaktır.
Bir önceki makale de ele aldığımız gelişmelerdeki çelişkiyi ( batılı gelişmişlerin ekonomik büyüklüğünün küresel ortamdaki payı hızla düşerken bunlardan biri olan ABD'nin tek süper güç haline gelmesi) uluslararası sermayenin diğer deyişle "paranın sahiplerinin" fark etmemesi mümkün değildi.
Ülkeler nasıl ki geleceklerini oluşturacak yol ve hedeflerini önceden tasarlarsa, büyük ve küresel sermaye gruplarının da gelecekte kendi sürdürebilirlikleri ve hatta büyümeleri üzerinde hesaplar yaparak operasyonel davranmaları yaşanan bir durumdur.
Bu büyük sermaya grupları( paranın büyük sahipleri) 40 yıl öncesinden küresel ekonominin ve teknolojinin gidişatını gözlemleyip hedeflerine uygun plan ve senaryolar yaptıkları çeşitli mecralarda sıkça konu edilmektedir. Hatta geleceğe çeşitli senaryolarla nasıl ve ne şekilde yön vermek istedikleri de yazılır ve bilinir olmuştur. Uygulamada global hedefleri ve yönlendirmeleri hakkında ön bildirimler yaparlar.
Uluslararası sermaye grupları yıllar içinde gelişmekte olan ülkelerin dış ticaretine, mal ve hizmet üretimine, parasal sistemine ve bu ülkelerde yeni teknolojilerin üretimine, otomasyon sistemlerine hakim olacak ve onları kontrol altında tutacak programlar geliştirdiler. Bu programlar çeşitli algı yöntemleriyle, anlaşmalarla, siyasal müdahalelerle, yaptırımlarla, uluslararası sistemin ve hukukun işleyişi ile uygulamaya sokuldu.
Yakın geçmişimizde tek kutuplu süreç devam ederken; Rusya ve Çin'in alternatif güçler olarak ortaya çıkma ihtimalleri ve yeni süper güç adayı olarak potansiyel olmaları durumu gelişmiş ülke yönetimleri ve büyük sermaye tarafından farklı ve ayrı yaklaşımlarla yorumlanacaktı. Yorumlan dı da. Büyük sermaye derinden ve güçlü bir şekilde özellikle Asya merkezli yeni coğrafyalara trilyonlarca Dolar ve teknoloji akıttılar. Hatta bu yeni coğrafyalarda var olmak kaygısıyla ekonomilere destek verdiler.
Bize göre büyük sermaye gruplarının mevcut Dünya'nın bugünkü gerçeklerini algılamada gelişmiş ülke yönetimlerine göre daha gerçekçi olmaları ve gwlismesi beklenen durumları daha kolay kabullenmeleri normaldir.
En azından bu grupların gelişmiş ülke yönetimleri gibi kendi karar alma mekanizmalarını etkileyecek iç demokratik sistemleri yoktur. Yarar, büyüme, hakim olma ve sürdürülebilirlik güdüleriyle karar alırlar.
Uluslararası sermaye güçleri içine girdiğimiz sistemsel, güç ve teknolojik büyük dönüşüm çağında geleceği kurgulama ve gelişen piyasalarda güçlenme arzusuylarıyla hareket etmektedirler.
Her türlü küresel olası gelişmelere hazır olup bunları yönlendirme arzusunda oldukları ve buna uygun alternatif senaryolarının üretildiği gayet açıktır.
Bu noktalarda ülkeler konumlarını koruyup geliştirme endişesiyle hareket ederlerken.
Büyük sermaye her nerede güç varsa orada var olup o coğrafyanın aktörü olarak başat olma yarışındadırlar.
Olağanüstü güçlere sahip olan büyük sermaye gruplarının,
Ülkelerden bağımsız hareketleri yanında, ülkelerin strateji, operasyon ve siyasi yönelimlerini etkileyebildikleri sayısız örnekler de vardır.
Basın, sivil ve resmi örgütlenmeler, kontrol, algı yönetimi organizasyonları, para politikaları ve yeni savaş yöntemleri gibi argümanlar küresel oyuncuların tümü tarafından kullanılır.
Yukarıdaki çıkarımlarla, büyük sermaye gruplarının kendi geleceklerini ve büyüme stratejilerini gelişmiş ülkelerin ulusal hedeflerine kilitlemek yerine mevcut şartlara ve istedikleri hedeflere göre yönlendirebileceklerini yorumlamış olduk.
Konuyu noktalamadan belirtmek gerekir ki; Uluslararası sermaye grupları tek bir reflekse, birbirine uyumlu ve birbiriyle benzer hedeflere sahip değillerdir. Hatta gelişmiş ülkelerdeki siyasete paralel büyük akımlarla etkileşim halindedirler.
Büyük gelecek senaryolarının ilk görünen proje ve taleplerle aynı olmadıklarını akılda tutmak gerekir.
Bunlar dışında projeleri ve hedefleri çelişse bile ortak menfaatler ortaya çıktığında işbirliği yapma konusunda mahirdirler.