Bugünde Başbakanla devam edeceğiz.
Balıkesir adını iki gün boyunca Türkiye'ye, hatta Dünyaya duyuran ziyaretten. 
Son yılların en iyi tanıtımından.
Kimi safi salaklar, at gözlüğüyle baktıkları için herşeye; 
"Başbakan iki gün kaldığı Balıkesir'e hiçbirşey vermedi" desede.
Yürekleri pas kapladığı gibi beyinleride sulandığı için, yapılan hizmetleri yok saymaya çalışsada..
Gelişen, değişen Balıkesir'in dünüyle bugünü arasındaki farkı görmemezliğe gelsede..
Başbakan, bugüne değin hiçbir Başbakan'ın yapamadığı tanıtımını yaptı Balıkesir'in. 
Değişik hizmet alanlarındaki 342 projenin bitirilerek resmen hizmete sunduğunu yok saysak bile, 
Dünya televizyonlarının, gazetelerinin, köşe yazarlarının günlerce Başbakan'ın Balıkesir konuşmasını dillendirmesi bile Balıkesir adını kazanımdır.
Kazanımın yanında kaybı yok mu?
Var.. 
Hemde çok büyük kayıp bu!
Hatta adına "ayıp" da denilebilir. 
Veya; "Suskun ve ne yapacağına  karar veremeyen Balıkesir.."
Yahutta; "Küçük düşünen, vizyonunu ortaya koyamayan Balıkesir.."
Siz farklı düşünebiliyor olabilirsiniz, saygı duyarım. Benim görüşümde bu. 
***
Neden mi böyle dünüşüyorum?
Paylaşayım o zaman. İyi okuyun.
Ama önce şunu hatırlatmama izin verin. 
Başbakan'ın ziyareti öncesi; "Başbakandan ne isteyelim?" başlığı altındaki yazımın bir bölümü şöyleydi: 
***
"İşte bugün bir Başbakan daha geliyor Balıkesir'e.
Çok merak ediyorum, gazete manşetleri nasıl çıkacak?
Acaba gazetelerde; "Balıkesir ilinin şu sorununun çözümünü istiyoruz Başbakanım" diye tek satır yer alacak mı?
Bugün sabah ilk işim gazetelere bakmak olacak!
Yine çok merak ediyorum.
Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Esnaf veya Ziraat Odaları'nın başkanları, temsilcileri, iktidar veya muhalefet milletvekilleri ya da Balıkesir ilinin en üst düzey yöneticisi olması dolasıyla sorunları en iyi tesbit mevkiinde bulunan sayın Vali, acaba ne istekte bulunacak Başbakan'dan?. 
"Yolumuz yarım kaldı", "Havaalanımız var, ama şu şu eksiklikleri var", "Üniversitemizde işler yürümüyor", "OSB'de sıkıntı yaşıyoruz", "Okullarımız yetersiz", "Köylerimizin yolu, suyu yok" vb. sorunları aktarıp, çözümü noktasında sayın Başbakan'dan yardım, destek, ilgi isteyecek mi acaba Balıkesir için?
Vallahi çok merak ediyorum!
Bugün özellikle bunu takip edeceğim. 
Bakalım Balıkesir adına ne isteyecekler?
Göreceğiz hepbirlikte."
***
Böyle demiş, ayrıca Başbakan'dan iki ayrı talepte bulunmuştum.
Bunlardan birincisi; et, süt, zeytin ve zeytinyağı üreticisine destek.
İkincisi; önündeki engelleri kaldırılmasına rağmen SEKA Kağıt Fabrikası'nın hâlâ ekonomiye kazandırılmamasıydı. 
İki talebimi içeren köşe yazımın bulunduğu Yeni Gazetem'i bizzat iletme fırsatı buldum Başbakan'a. 
Bekleyip göreceğiz, sonuçlarını hepbirlikte. 
***
Gelelim en can alıcı noktaya. 
"Ya şimdi konuşun, ya da sonsuza kadar susun!" demekle neyi kastettiğimize. 
Başbakan konakladığı Asya Termal'de, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. 
Aklınıza gelen her türlü derneğin, meslek kuruluşunun başkanı yanında ilin dört bir yanında ekonomik yaşama yön veren önde gelen işadamları da vardı bu toplantıda. 
Yaklaşık iki saat sürdü. 
Herkese "istediğiniz soruyu yöneltebilirsiniz" denildi. 
Dört kişiye mikrofon aracılığıyla soru sorma hakkı tanınırken, diğerlerinden soru ve taleplerini yazı aracılığıyla iletmeleri istendi. 
Onbeş 20 kişi Başbakan'a soru sorup taleplerini iletti. 
Bunlar kimlerdi dersiniz?
***
Biri malum meşhur oldu, diğerleri ıvır-zıvır!
Asla küçümsemdiğim sanılmasın o soruları yöneltenleri..
Ivır-zırdan kastım, abidik gubidik soru veya taleplerdi Başbakan'a iletilenler. 
Zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin beklentisini içeren talebi ileten Körfezli hemşehrimiz hariç..
Peki kimler vardı o yemekte?
Kimler yoktu ki?
Ben dahil herkes ordaydı!
Ama Balıkesir'in bugünü ve yarınıyla ilgili tek bir talepte bulunan yoktu.
Kendi kendilerine saz çalıp hicaz söyleyenilimizin zat-ı muhteremleri,  sorunları çözecek, Balıkesir için aktarılacak projelere onay verecek Başbakan'ın karşısında dut yemiş bülbül kesildi!
***
İç sesimle sesleniyorum size.
Duyun beni.
Hey..!
Orda mısınız? 
Susmayın...
Cevap verin.. 
Ya şimdi konuşun,yada sonsuza kadar susun.. 
Duyamıyorum sizleri.
Herhangi bir kıpırtıda göremiyorum. 
O zaman vakit tamam.
Kararımı verdim. 
Konuşmayı değil, susmayı tercih ettiniz. 
O zaman diyebileceğim tek bir şey kaldı:
Allah yar ve yardımcınız olsun...
...