Sekiz yıllık kesintisiz eğitim 28 Şubat sürecinin somut tek projesiydi.
Bir eğitim reformu olarak siyasetin doğal akışı içinde şekillenmemişti. Toplumsal bir talep değildi. Asker tarafından Meclis'e dayatıldı. Amaç, 'dini, eğitimin konusu olmaktan' çıkarmaktı. Doğrudan imam-hatip okulları hedef alındı. Orada durmadı, Kur'an kurslarına yöneldi. Kurslara yaş engeli getirildi. İlkokul çocuklarının yaz aylarında Kur'an öğrenmesi yasaklandı. Yapılan, eğitim üzerinden toplumu biçimlendirme projesiydi.
'Bin yıl sürecek' dense de ömrünün pek uzun olmayacağı belliydi. Tarihin akışına, toplumun yönüne tersti çünkü. Önce, o sürece 'vücut veren siyasi kadrolar' tasfiye edildi. O partilerin tabelası bile kalmadı. Son izi de silindi. Tarihin çöplüğüne gönderildi.
Önceki gün kesintili 12 yıllık zorunlu eğitim yasası Meclis'te kabul edildi. Kolay olmadı tabii. Tıpkı 97'de olduğu gibi siyaseti gerdi. Özellikle komisyon aşaması çok sert geçti. Sesler yükseldi. Yumruklar sıkıldı. Milletvekilleri sık sık karşı karşıya geldi. Muhalefet Meclis'ten sokağa taştı. CHP salı günkü grup toplantısını Tandoğan Meydanı'nda 'miting' olarak yaptı. Ondan bayrağı, sol tandanslı bazı sendika ve sivil toplum örgütleri devraldı. Öncülüğünü KESK'in yaptığı gösteri ve eylemler '4x3 protestosunun' ötesine geçti.
Eğitim 12 yıl ve kesintili hale dönüşmekle kalmadı, Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimiz'in hayatı seçmeli ders olarak düzenlendi. Bu eğitim reformunu taçlandırdı. İlk önergeyi MHP verdi. İlmihali üçüncü ders olarak ekledi. Teklifi AK Parti de sahiplendi. Pakete uygun hale getirdi. İlmihali dışarıda bıraktı. MHP'nin yanı sıra BDP'den 5 milletvekili de yasanın kabulü yönünde oy kullandı. En fazla oyu bu Kur'an-ı Kerim maddesi aldı. Meclis'in iradesini göstermesi açısından son derece önemli... Benzer tablo 2007'de başörtüsü yasağını kaldıran anayasa değişikliğinde tekrarlanmıştı.
CHP'nin kanuna sert itirazları olsa da Kur'an-ı Kerim'in seçmeli ders olarak okutulmasına açıkça karşı çıkmadı. Başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP sözcüleri dikkatli dil kullanmaya özen gösterdi. Kanuna geneli üzerinden muhalefet yapmayı yeğlediler. Oysa CHP'nin geleneksel ideolojik çizgisi sürseydi, 'Laikliğin tehlikeye girdiğinden', 'Rejim krizi yaşandığından' dem vurulurdu. Kemal Kılıçdaroğlu'nun hakkını teslim etmek gerekiyor. Yeni CHP, farkını gösterdi. CHP lideri, her öğrenciyi tabletle buluşturmayı hedefleyen 'Fatih projesi'nin Kamu İhale Kurumu dışında tutulmasını eleştirirken "Hırsızlığı kapatmak için Kur'an-ı Kerim alet ediliyor. Ben biliyorum karşı çıkınca Başbakan meydanlara inecek 'Efendim bunlar Kur'an-ı Kerim'e karşı' diyecek. Ben hırsızlığa, yolsuzluğa karşıyım." dedi. Bu sözlerden CHP'nin Kur'an-ı Kerim'in seçmeli ders olarak okutulmasına karşı olmadığı sonucunu çıkarmak mümkün. Bunu da olumlu duruş olarak kaydetmekte yarar var.
Kur'an-ı Kerim'in seçmeli ders olarak okutulmasına imkân sağlayan düzenlemenin öncülüğünü AK Parti ve MHP yaptı. CHP ortalığı ayağa kaldırmadı. Ve bu Meclis tarihe geçti. Arapça ezan yasağının kaldırılması gibi yıllar geçse de unutulmayacak. Eminim ki 24. dönemin milletvekilleri tarihe altın harflerle yazılacak. Bunun farkında olan milletvekilleri 'tarihi anı' ölümsüzleştirmek için oylama sonrası Genel Kurul salonunda 'hatıra fotoğrafı' çektirmeyi ihmal etmedi. Başbakan Erdoğan, milletvekillerine teşekkür ederken 'Sizler tarihe silinmeyecek bir not düştünüz. Belki bunu biz anlamıyor olabiliriz. Ama inanıyorum ki gelecek kuşaklar, gelecek nesiller bunu anlayacaklar. Ve bizleri hayırla yâd edecekler.' dedi. Toplum, Meclis'in yaptığının bugün de farkında... Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimiz'in hayatının ders olarak okutulmasının önünü açan '24. dönem' her türlü övgüye layık. Bin yıl unutulmayacak.