Kavurucu yaz sıcaklarını buram buram hissetiğimiz günlerdeyiz.

aynı zamanda bir günde dört mevsimi yaşar hale geldik.

iklim değişikliği son bir-iki yıldır kendini net bir şekilde hissettiriyor.

Ülkemizde bugün şiddetli sağanak etkili oldu ve bir çok yerleşim birimini seller sular götürdü.

can kaybı haberleri geldi.

yollar kapandı, toprak kaymaları yaşandı, ağaçlar devrildi, evlerin bodrum ve zemin katları sular altında kaldı.

yine ağıtlar yakıyor, sorumlular/suçlular arıyor, günah keçileri ilan ederek her zamanki gibi topu taça atıyoruz.

oysa ki,

dere yataklarına

beton döküp binalar yaptık,

suyun akışını değiştirdik...

alt yapıyı "es" geçerek

bodrum katlarına oturma izni verdik...

#sel ve #taşkın olduğunda

"kader" deyip uykuya yattık.

her yenisi geldiğinde

"tefekkür" edeceğimize

sadece "keder"lendik.

çizmeleri giyip ilk geleni alkışladık!

aynaya bir bakabilsek tabloyu tüm netliğiyle göreceğiz, ama o yüz maalesef biz de yok...

sözün özü;

dere yataklarında betonlaşmaya kim izin verdiyse,

bölgenin alt yapısını yapmadan bodrum katlara oturma izinlerini hangi belediyeci verdiyse...

sel ve taşkınların geride bıraktığı acı ve kederin sorumlusu onlardır.

unutma;
her afet, kader/keder denilerek savuşturulacak ve ertesinde unutulacak/unutturulacak kadar basit türden elem verici olay değildir!

İyi Bayramlar...