İnsan nedir? İnsanlık nasıl bir şeydir? Ben insan mıyım? Beynimi tırmalayan onlarca soru var, çoğuna karşılık bulamadığım için aklımı yitirmekten korkuyorum!
Her gün gazetelerde, televizyonlarda, internet haber sitelerinde ve ne yazık ki bataklığa dönen sosyal medya platformlarında tüyler ürperten, kan donduran, şeytanı bile utandıracak olaylarla karşılaşıyoruz. Linç kültürü her yanı sarmış durumda.
Bir insan:
-
İstediği kızı vermediler diye neden katliam yapar?
-
Çocuğunu “çok konuşuyor” diye neden öldürür?
-
Erkek, karısını neden tokatlar ya da eşikteki, beşikteki masumu hangi ruh haliyle katleder?
-
Kadın, kocasını neden aldatır, öldürür ya da öldürtür?
-
Eğer kadın ve erkek eşitse, birinin beyanı neden diğerine üstün tutulur?
-
Süresiz nafaka nedir?
★
Bir insan:
-
Neden durmadan yalan söyler?
-
Niçin hırsızlık yapar?
-
Neden uyuşturucu kullanır?
-
Henüz çocuk yaşta, neden para karşılığı bedenini satar?
-
İntiharı neden düşünür ya da neden intihar eder?
-
Bir kediye, köpeğe hangi ruh haliyle işkence eder?
-
Başkasının acısından nasıl mutluluk duyar?
Sizler bu saydıklarıma bir çoklarını dahil edebilirsin.
★
Bu olaylara karışanların profiline bakıyorum:
-
65–70 yaşında erkekler, kadınlar.
-
8–15 yaş arası çocuklar.
-
Üniversite mezunları da var, okulu zor bitirenler de.
-
Çok bilgili olanlar da var, hiç okuma yazma bilmeyenler de.
-
Köylüler, şehirli elitler, taşralılar, metropol sakinleri.
★
“Neden, niçin, nasıl oluyor bu işler?” diye soruyorum.
Ülkemizde bu sorulara kafa yoran, çözüm önerileri sunan toplum bilimciler, akademisyenler var mı?
Bu önerileri ciddiye alıp, insanların doğruyu bulmasına, o yolda yürümesine öncülük eden kurumlar mevcut mu?
Gördüğüm kadarıyla, konuşulanlar, yazılanlar, yapılanlar hep günü kurtarma derdinde.
İster etkili, ister yetkili, ister söz sahibi olsun, herkes bu döngüde.
Hani bir söz var:
“Eşek hoşaftan ne anlar; suyunu içer, tanesini bırakır.”
Ben de bu işleri tam anlamıyorum.
Çünkü bu meseleler eğitim, görgü ve bilgi ister.
Bizde bunlar eksikse, anlamamamız doğal.
★
Yukarıdaki notları sıralayıp sokaktaki birine sorsam, cevaplar belli:
“Cani, psikopat, sapık, hırsız, yalancı, hain…”
Yaftalamak, kara çalmak kolay. Vurun, kırın, asın, gitsin!
Bu konuda elimize su döken yok.
Ama “Neler oluyor bize?” sorusunun izahı, izanı yok mu?
Toplum bilimci değilim, ama bir olaya cinayet, diğerine cinnet, şuna kadına şiddet, öbürüne hırsızlık deyip geçiştiriyoruz.
Sorunun köküne inmedik, bataklığı kurutmadık.
Şimdi dört bir yanımız, dert yandığımız insan profilleriyle dolu.
★
Dostum, medenileştikçe vahşileştik.
Hapishaneleri azaltmak yerine yenilerini inşa ettik, kampüslere çevirdik, hatta yöre halkına “ekmek kapısı açıyoruz” diye övündük.
Fanatik tribünler önünde günü kurtarmakla yetindik.
Saygısız, sevgisiz, merhametsiz, bencil ve inançsız bir nesil yarattık.
Altmış yıllık gözlemimle şunu söylüyorum:
İnsana her şeyi öğrettik, ama insanı diğer canlılardan ayıran insanlığı öğretemedik.
Eğer insanlığı öğretebilseydik:
-
Bu korkunç olaylara şahit olur muyduk?
-
İnancımızı paylaşmayanların acısına sevinç çığlıklarıyla karşılık verir miydik?
-
Bizim gibi düşünmeyen yakınlarımızı bile “öteki” görür müydük?
-
Küçük bir trafik meselesinde öfkeyle bağırıp çağırır, bıçak tabanca kavgaya girişir miydik?
★
Eğitim sistemimiz matematik öğretiyor, ama bilim insanı yetiştiremiyor.
Fen ve biyoloji dersleri veriyoruz, ama doğayı katletmekten, hayvanları korumamaktan vazgeçmiyoruz.
Ahlak ve din dersi veriyoruz, ama sevgi, saygı ve hoşgörü aşılayamıyoruz.
Hiçbir şeyi doğru dürüst öğretemedik mi?
“İlim Çin’de bile olsa gidin bulun” diyen bir Peygamberin soyundan gelenler olarak, nerede hata yaptık ki böylesine absürt bir çağ yaşıyoruz?
★
Bak, mesela Japonya…
Atom bombalarıyla neredeyse yok edildiler.
Ne yaptılar biliyor musun?
Sıfırdan başladılar, yepyeni bir hikâye yazdılar.
Bugün, onları yok etmeye çalışan Amerika’ya kafa tutuyorlar.
ABD’nin en çok borçlu olduğu ülke Japonya. 2 trilyon dolardan bahsediliyor!
Bizim onlardan eksiğimiz ne?
İnançlı bir ümmetiz, daha iyisini yapabiliriz!
Köprü yapımında halat kopmasından kendini sorumlu tutan Japon mühendis gibi harakiri yapmayız ama, depremde yıkılmayan binalar inşa edebiliriz mesela.
★
Bir çılgın soru daha:
Kanunlarımız yabancı sistemlerden alıntı yapıldı, peki eğitim sistemlerine neden el atılmadı?
“O elbise bize uymaz” mı dedik?
Tamam, diyelim ki öyle.
Ama “muasır medeniyet” dediğimiz hedef nerede?
Belki asıl almamız gerekeni almadık.
“Gâvur” diye öğretilen o gelişmiş ülkeler, anaokulundan üniversiteye kadar “iyi insan olma”, “etik”, “güzel konuşma”, “yazma” ve “hoşgörü” dersleri koydular.
Gördükleri doğruyu uyguladılar ve sistemlerini bozmadılar.
Peki biz, neden toplumumuzun erimesine, çürümesine, yozlaşmasına göz yumduk?
“Ne ekersen onu biçersin” demişler. Biz de her geleni biçiyoruz, belli ki!
★
Kardeşlerim,
Ülkemizde her şey güllük gülistanlık değil, biliyorum.
Yeni bir istiklal ve istikbal mücadelesi içindeyiz.
Ama unutmayalım:
Toplumları sadece savaşlar yok etmez.
Ahlaki ve etik değerlerin eksikliği, bir milleti lime lime eder.
Yanlışsam düzeltin. Anaokulundan üniversiteye, çocuklarımıza neyi doğru dürüst öğrettik ki, bugün insanlık arıyoruz?
Bence sıfırdan başlamalıyız; İnsana insanlığı öğreterek.
Bir hadiste denildiği gibi, “İlim üstaddan öğrenilir.” Türkiye’nin 2053, 2071 hikâyesini yazacak nesillerin ilim öğrenmesi, doğru yolu bulması için önce insanlığı öğretecek âlimlere ihtiyacımız var.
★
Sahi neden hiçbir şeyi doğru dürüst öğretemedik?
İnsan nedir?
İnsanlık nasıl bir şeydir?
Ben insan mıyım şimdi?
Ah, bu delice sorular…
Allah’ım, aklıma mukayyet ol, çünkü yitirmek üzereyim!
★
Günün Sözü:
“İman çıplaktır. Elbisesi takva, süsü utanmak, meyvesi ise ilimdir.” (Hakim)
Selametle..