Balıkesirspor olduğunda mevzu, bazen yaptığım gibi “sana ne” diyerek üç maymun(!) pozisyonu alamıyor, ister istemez strese giriyorum.

Hele şu ters kündeye getirdiğim illetten sonra stres yapmamam gerektiğini beynime nakış gibi işlesem de, Bal-Kes denildiğinde yürekten bir sesgir topa” diyor..

Ben yazıyorum, üç-beş Bal-Kes sevdalısı okuyor. Sen, ben, bizim oğlan misali kendimizi avutuyoruz.

Biliyorum bunu bilmesine de, geleceğe anekdotlar bırakmak tek tesellim benim.

Notlar düşüyoruz yine beyaz yapraklara.

Dün gibi bugün de dikkate alınmayan sessiz yığınların sesi olmaya çalışıyoruz.

Popülizm değil çünkü bizim yaptığımız.
Yaşanmışlıklardan söz ediyoruz.
Buna göre, neyin nasıl olması gerektiği noktasında düşüncemizi paylaşıyoruz.

Balıkesirspor'la ilgili son iki yazıma aldığım telefonlar, mesajlar ve sosyal medyadaki taraftar yorumları gösteriyor ki, aklın yolu bir.

Doğru tek..

Tersten bakan yok mu?

Olmazsa bizim şehirde şaşarım!

Çok değil hepi topu bir-iki.. bilemedin üç çatlak ve yaltak var, bağcıyı dövmek isteyen...

Bu yönüyle bakıldığında iyi yoldayız.

Eskiden daha çoktu, çatlak ve yaltaklar!

Bir çok alanda uyanış ve diriliş dönemini yaşayan Balıkesir, spor alanında da uyanıyor mu dersiniz?

Bir kaç minik hatırlatma yapalım.

Bakarsınız okuyan çıkar da, uyanışa dirilişe katkımız olur...

***

GEÇMİŞTE YAPILMADI
ŞİMDİ NEDEN BAŞARILMASIN

SADECE Balıkesirspor’u düşünenlere değil, herkes için ders var okuyacağınız satırlarda.

Şimdi gözünüzün önüne eski başkan Tuna Aktürk dönemini getirin.
Kendisi aynı zamanda Belediye’nin ikinci adamıydı.

Beş yıllık yönetimi döneminde Belediye aracılığıyla Balıkesirspor Kulübü’ne giren ve çıkan paranın hesabı, kitabı bilinmiyor desem yeri.

Har vurulup harman savruldu trilyonlar.

Takım iki kez şampiyon oldu, Süper Ligi de yaşattı, ama...

50 yıl önce nasıldıysa Balıkesirspor Kulübü, bugün de aynı..

Çakılı tek çivisi yok!

Varsa söyleyin.

Cahil kalmayayım.

Her daim söyledim, yine tekrarlıyorum.

O trilyonlar, 5-10 günlük lay lay lomla unutulan sportif başarılara harcanacağına, Balıkesirspor’un 5-10 yılını kurtaracak günlerine harcansaydı keşke.

İşte o zaman gerçekten şampiyon olurduk biz.

Tuna Aktürk’le İsmail Ok, hesapsız, kitapsız, tutarsız davranışları karşılığında bugün yargılanmaz, hayırla yad edilirdi.

Bu geçmişte yapılamadı, şimdi neden başarılamasın!

***

KAŞMERLER DEĞİL Mİ
ZATEN İŞİ BERBAT EDEN

İSTİKRAR yönüyle olumlu, bırakılan eser açısından berbat bir beş yıl diyebileceğimiz Aktürk döneminde mesele şampiyon olmak değildi.

Mesele yaratılan o kaynakları Balıkesirspor’un yarınları için kullanmaktı.

Mesele goygoyculuk yaparak toplananı namerde vermek değildi.

Mesele helâlinden geleni hakkınca değerlendirmekti.

Kardeşlerim;
Mesele halk yardakçılarının ağzına bakıp popülizmin cazibesine kendini kaptırarak macera peşinde koşmak değil,

Mesele adımı ve temeli sağlam atmaktır.

Onu bunu bilmem.

Gelene ağam, gidene paşam demeyi geçim kaynağına dönüştürenlerin ağzına bakarak günü kurtarırken, yarınları ipotek ettiriyoruz.

İşte bu kaşmerler yüzünden iyi yakası bir araya gelmiyor Balıkesirspor Kulübü'nün.

***

FATİH SULTAN MEHMET
ve BALIKESİR'İN GENÇLERİ..

Az daha unutuyordum;

Gençlerine güvenmeyen, geleceğine de güvenle bakmasın!

Sahi,
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiğinde kaç yaşındaydı?

21..

Evet yanlış okumadınız..

Yirmibir yaşındaydı.

O, nefsinin, dalkavukların, yaygaracıların ve düşmanlarının itimat duygusuna zarar veren bütün dedikodulara kulaklarını tıkadı, İstanbul’u fethedebileceğine inandı ve başardı..

İyi de bunun Balıkesirspor’la ne ilgisi var demeyin.

Söz konusu olan bizim şehrin sporcu gençleri ya..

Yoksa ‘bizim şehirden çıkmaz, çıksa da başaramaz’ düşüncesiyle sahayı Konstantiniyye gençlerine mi bırakmayı seçiyorsunuz?

***

Sizi bilmem ama ben Balıkesirspor'u altyapısından gelecek bizim şehrin çocuklarının kurtaracağına inanıyorum.

Bizim gibi şehirlerin başka seçeneği olduğuna da inanmıyorum.

Olsa da dipsiz kuyuya taşınacak suya her zaman bir deniz bulamazsanız!

***

30 Mayıs 2017'de, 3 yıl önce yazmışız bunları. Yine aynı noktadayız, ama bir farkla.

Sezon başı zorunluluktan gençlere forma şansı verildi.

Çocuklar iyi de iş çıkardı çıkarmasına da, bizimkiler parayı bulunca geleği değil günü düşündü!

Kendi gençleri dururken 10-12 topçu bulup getirdi.

Kriz yeniden patlayınca çareyi bizim gibi düşünen 3-5 salağın inandığı, güvendiği Rahmi Anıl'a sarılmakta, pardon satmakta buldu.

Şimdiyse önümüzdeki tek seçenek yeni Rahmi Anıllar'a inanmak, güvenmek,vitrine çıkarmaktır.

***

Sözün özü;
Üzülüyorum bu şehirde
saçı bitmemiş yetimin hakkının yenmesine, tırnakla kazılıp bulunan paraların kepçeyle çar-çur edilmesine ve markanın itibarsızlaştırılmasına.

Önümüzde kongre var.

Yine birileri çıkacak, "hiç bir şey eskisi gibi olmayacak" diyecek, ama değişen tek şey isimler olacak.

Ne mi yapılmalı?
Önce samimi olunsun, gerisi kolay!

Selâmetle...