Kafam çok karışık. Neler olduğunu anlama konusunda.
Bizler yılların gazetecileri olsak da görünen, oynan, yazılan, konuşulanın dışındakileri anlamakta zorlanırız.
Milleti çabuk anlar, çabuk kavrarız. Ama iş devlete gelince işte orada devreye körlerin fili tarifi devreye girer.
Her kör file dokunduğunda hissettiği şekilde tarif eder. Bizlerde aynı şekilde tarif ederiz.
Onun için kendi tariflerimizi de esas sanırız.
Oysaki bütün tarifleri toplamayıp ortaya çıkanı görmeye çalışmayız. Aynen pazzlenın parçaları gibi. Aslında bütün tarifleri toplarsak ancak gerçek ortaya çıkar.

Haftayı kapatırken gündemde üç farklı ve önemli konu gündemi meşgul ediyordu. Üç konuda devletle ilişkilidir. Milletin geleceğini yakından ilgilendiriyor.

Hafta boyunca Türkiye'nin Başika'da ki askeri üssü ile ilgili Irak'la yaşadığımız Musul konusu. ABD, İngiltere'nin kışkırtmaları ile gelinen nokta ve Türkiye'nin net tavırları.

Salı günü MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin Grup Toplantısında gündeme getirdiği Başkanlık Sistemi'nin halkın önüne getirilmesi. 

Haftanın son günü İstanbul Büyükşehir Zabıtası elemanlarının seyyar tatlıcıya karşı yaptığı sopalı saldırı.

Ayrı konular olsa da hepsi devleti yakından ilgilendiriyor.  Bir taraftan Suriye'de Ordu'muzun desteği ile Özgür Suriye Ordu'sunun elde ettiği başarı devam ediyor. Hatta DAEŞ' ten temizlenen bölgelerin imarına bile başlandı. Diğer taraftan bu başarıdan korkanların Musul'da DAEŞ'e karşı girişilecek operasyonda Türkiye'nin yer almaması için ittifak kurması dikkat çekiyor. ABD, İngiliz, İran işbirliğini bu çerçevede değerlendirmek lazım. Irak yönetiminin havlamasını da.

Şükür ki ülke içinde muhalefetten Başika konusunda şimdilik HDP dışında aykırı ses yok. Bu güzel bir gelişme. Toplumda Musul konusunda doğal sınırlarla ilgili bir hafıza da oluşuyor. Yarın bölge ile bütünleşme konusunda bir adım atılırsa garipsenmeyecek.

Tüm bunlar yaşanırken Türkiye'nin Suriye ve Musul konuları ile uğraştığı bir sırada MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin Başkanlık Sistemi tartışmalarını gündeme getirmesini nasıl okumak gerekir? Aslında kafa karışıklığım bu konuda. Bu işin ciddiyetini nasıl okuyacağız. Devlet Bahçeli'nin 15 Temmuz'dan bu yana takındığı tavırları takdirle karşılamak gerekiyor. En azından ülkenin hızla normalleşmesinde çok büyük psikolojik katkısı var. Takındığı olumlu tavırların zorunluluktan mı yoksa samimiyetten mi kaynaklandığını değerlendirecek bilgiye sahip değilim. Fakat Salı günü Meclis Parti Grubu'nda ki çıkışı gündem oluşturdu. Türkiye gündemini etkili şekilde belirledi. Şimdi Türkiye'nin gündemine Başkanlık Sistemi tartışması oturdu. Bu tartışma sonunda Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın deyimi ile Başkanlık Sistemi konusunda milletin önüne koymayı başarılırsa öyle veya böyle kapanacak.

Fakat daha sonra MHP'li kurmayların yaptığı açıklamalar kafamı biraz daha karıştırdı. Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın'ın 330'un bulunması, Grup Başkanvekili Erkan Akçay'ın ‘MHP'nin isteği Parlamenter Sistemin' devamı olduğu beyanları. Oyunu çözemedim. Herkes anladığım kadarı ile samimiyet testinden geçecek.

Diğer taraftan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta ekiplerinin seyyar tatlıcı Ali beyle ilgili hiçbir şekilde onaylanamayacak saldırıları ve bu saldırılar sonrası oluşan toplumsal tepki. Haklı bir tepki. Toplumsal duyarlılığın hangi yüksek seviyede olduğunu görmemiz açısından önemli. Anladığım kadarı ile başına buyruk zabıta ekipleri bu sefer sert kayaya çarpmışlar. Tatlıcı Ali Abımızın sakatlılığı 15 Temmuz Darbe girişimi olarak duyurulsa da o kendi açıklaması ile Suriye'de Esat ve İsrail'e karşı savaşırken olduğunu söyledi. Tatlıcı Ali Abimiz öyle anlaşılıyor ki ülke ile dertlenen ülkenin geleceği için fedakârlık yapan biri. Zabıtaların tavrının bu kadar sert olması o nedenle anlaşılır gibi değil. Zabıtaların bu tavırlarından sonra toplumun nefretinin nereye gideceği hesaplanmış mıdır? Öğrenmek isterim.

Fakat 15 Temmuz'dan sonra seyyar tatlıcı Ali Abimiz gibi insanlara nasıl davranılması gerektiği konusunda kamu görevlilerini eğitmekte fayda var. 15 Temmuz'dan önce Ankara'da herkes Şahin taksi ile gezenlere karşı ciddi bir çekinceleri olurdu. Fakat 15 Temmuz gecesi gösterdikleri kahramanlıklar görülünce artık çekince ile değil saygı ile bakılıyorlar. Türkiye'de de herkes buna alışacak.

Kalın sağlıcakla…